SAVAŞ AY
Gazetecinin peşinde polisin işi ne?..
Böyle saçma bir şeyi meslek hayatımda hiç görmedim. Kayseri Emniyet Müdürü Bekir Tanrıkulu her nedense peşime sivil polisleri taktı. Her adımımı, her hareketimi kontrol altında tutmaya çalıştı. Güzelim kenti ve sıcacık insanları gezip kucaklarken her şey mundar oldu yav!
Önce anlamadım. 3-4 saat boyunca şehirde tur attım. Sonra bir grup gençle karşılaştım. Kayadibi adlı keyifli bir cafe- restorana götürdüler beni ve ekibimi. Çaylar içtik, tahinli pideler yedik söyleştik.
Ne koruması kardeş?
Sonra vakit geç oldu, gençler kalktı gitti. Biz, ailece orayı işleten dostlarla birlikte sohbete koyulduk. Bir ara baktım dışarıya tepsi gidiyor. Sordum
- Bu saatte dışarıya servis mi var?
- Yok. Ama sizi koruyan polislere gidiyor bu.
- Ne polisi, ne koruması? Bizim polisimiz filan yok
- Olur mu Savaş Bey? Arkanızda gezen Reno orada duruyor.
Emir demiri keser
Canım sıkıldı ama onların yanında ses etmedim. Dışarı çıktığımızda baktım karşıda, kuytulukta bekliyorlar. Gidip sordum.
- Hayırdır kardeşler?
- Müdür Beyin emri efendim. Güvenliğiniz için sizi kolluyoruz.
- Benim bir talebim olmadı. Kimi kimden koruduğunuzu da anlayamadım. Ama madem emir var, izleyin o zaman.
- Kusura bakmayın Savaş Bey. Malum biz... Yani...
- Anladım sevgili kardeşim de, insan gelir bir açıklama yapar peşinen. "Şu şu nedenle güvenliğinizi alıyoruz" filan der. Siz sivil arabayla, konuk olduğum bir kentte peşimden geliyorsunuz. Ben asıl o zaman telaşlanmaz mıyım?
- Haklısınız ama emirler işte...
- Tamam tamam ama lütfen çok uzaktan izleyin. Ben halkın arasına ancak polisle girebilen adam gibi görünürsem hoş karşılanmaz.
Tarassut altı
Bunu söyleyen ben değilmişim gibi davrandılar. Nerede dursam pat arabadan iniyor. Burnumun dibinde kadar sokuluyorlar. Kimle ne konuşuyorum? Ne diyor, ne yapıyorum? Her şeyim tarassut altında. Bununla da kalmıyorlar. Otele giriyorum, peşimden giriyorlar. "Resepsiyona ne not verdim? Beni kimler aradı? Kaçta kalktım? Kahvaltıda ne yaptım?" türünden ahret soruları soruyorlar.
Sorun bakalım
İçini afakan basıyor ve huy kapıyor insan. Yahu kardeşim, on yıllardır benim kim olduğum, nasıl çalıştığım belli. Uygun olan her yerde durur, selam kelam muhabbet, başlarım vatandaşla konuşmaya. Kimi gün gelir kızan bozulan da olur, yine gıkım çıkmaz. Son 30 yılın başta İstanbul Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm illerin polis şeflerine sorun bakalım. Bir gün dahi korunma talebim oldu mu?
Film gibi
Gazeteciyi casus filmlerine taş çıkartacak gibi takip edip izlemek, durup dururken aklıma "neyi saklıyorlar ki; beni kolluyorlar?" sorusu getirtmek ne mana yani? Sonunda çekimin ortasında, dibime kadar girmiş memura mikrofon uzatıp "Lütfen uzaklaşın kardeş. İşimi yapamıyorum" demek zorunda kaldım. Olan emir kulu o kardeşlere oldu. Bu gece A Takımı'nı seyredin sayın müdür. Bakalım beğenecek misiniz bu gayretkeşliğinizin sonuçlarını? Tövbe tövbee!..
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:33