Medya
  • 16.12.2002 12:06

GAZETELER BİLGİLENDİRİR Mİ, MANİPÜLE Mİ EDER?

KAYNAK : Haber Vitrini GAZETELER BİLGİLENDİRİR Mİ, MANİPÜLE Mİ EDER? Dünyada, çevrenizde, ülkenizde olup bitenleri gazetelerden, televizyonlardan ya da genel adıyla medyadan öğrenen biriyseniz çoğunlukla manipüle edilmiş, aldatılmış, yanıltılmış ve fakat hadiselerin gerçek boyutlarını biliyor olmanın verdiği rahatlık içinde olmalısınız. Zaten sizden istenen de her şeyi biliyor olduğunuzu düşünmenizdir. Bütün dünyada medyanın maalesef böylesi bir işlevi var ve bunun adına “kamu görevi” deniyor, yani kamuyu aydınlatmak. Harry Truman “Dünyada olup bitenlerden gazete okuyarak haberdar oldukları inancıyla yaşayan ve ölen vatandaş çoğunluğuna acıyarak bakıyorum.” diyor. Gazete ya da televizyon, veya bugünkü her türlü iletişim ortamı. Gerçekten de enformasyonsuz ya da dezenforme olmaktan daha acınılacak bir durum düşünülemez. Bilgi güçse, bilgisizlik nedir ki? Aynı şey, Türkiye’de hepsi birkaç medya grubunun elinde olan ve buna rağmen birbirinden çok da farklı olmayan medya organları için de geçerli. Ülkemizde yayınlanan otuz bilmem kaç tane gazeteyi yan yana, alt alta, üst üste, nasıl dilerseniz koyun ve hepsi görüş alanınıza girene kadar geriye çekilin. Göreceğiniz şey hepsinin üç aşağı beş yukarı birbirinin aynı olduğudur. Sadece birinci sayfalar için değil, sayfaları çevirdiğinizde iç sayfaların da aynı olduğunu görürsünüz. Sanki bütün yayınların yazı işleri masaları aynı kişilerden oluşuyormuş gibi. Haber konuları, habere konu olan kişiler, köşe yazılarının içerikleri dahi benzer şeyler... Adeta bütün gazetelerin, televizyonların haber merkezleri, yayın yönetimleri tutsak edilmiş ve hemen hepsi aynı gazeteyi, aynı haberi vermezlerse öleceklermiş gibi bir durum söz konusu. Neden böyle? Çünkü Evrensel Enformasyon İletişim Düzeni böyle dayatıyor. Mantığı çok basit: Haberleşme araçlarını ve bu araçlarla verilecek haberleri üretenlerin oluşturduğu tekel yayıncılığın sınırlarını da belirliyor. Birkaç dev şirketin hakimiyetine giren haberleşme endüstrisi ulaşabildiği bütün dağıtım noktalarına benzer haberleri geçiyor. “Kaynak çeşitliliği azalınca, tercih, derinlik ve çeşitlilik gibi kavramlar da daha yanıltıcı oluyor. Haberin sunabildiği tek şey toplumun çarpık ve sathi bir imajı. Her gün meydana gelen yığınlarca olay arasından, tipik bir haber bülteni, ancak çok az bir kısmını çok az sayıda kaynağın bakış açısından sunabiliyor. Tabii ki derinlik yerine çarpıcılığa, sosyal önem yerine çekiciliğe ve keskin analiz yerine formalite muhabirliğe vurgu yaparak...” Haber için olmayan çeşitlilik haberin aktörleri için de söz konusu. Muhabir–yazar, politikacı... Politikacı konuşacak ki, muhabir yazsın, köşe yazarı köşesini doldurabilsin! Gazetecilik yaparken en gücüme giden nokta buydu: Haberi yazabilmek için politikacının ağzından çıkacak birkaç kelimeye bakmak... Dünyada olduğu gibi bizim medyamızda da medya araçlarının haber konusundaki zaafları biraz da politik yapımızdan kaynaklanıyor. “Beyaz Saray’da, Hill’de, Dışişleri Bakanlığı’nda ve Pentagon’da basın dikkate alınmaksızın varılmış önemli ve bazen küçük tek bir karar dahi yoktur. Alınan kararların halka nasıl satılacağını basının ilk önce haberi nasıl anlayacağı, daha sonra nasıl kabul edeceği ve son olarak da halka belli bir vizyonun propagandasını nasıl yapacağı belirler.” (ZAMAN/ NUH GÖNÜLTAŞ) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:55

İLGİLİ HABERLER