KAYNAK : Haber Vitrini
GAZETECİLER HÖDÜK MÜ GÜDÜK MÜ?..
- Cağaloğlu Hamamı'nın iç kısmını
- Küçük bir meyhane yapmıştı Hamamcı Faris Abi
- Babı-ı Ali taifesi küçük büyük doluşurdu oraya
- Cemiyet Lokali'nin "sistemi oturmuş" griliğine inat
- Delişmen, gülüşmen ve kavgacı güruh sığınağıydı Hamam
- Bizim kuşağın dünya ve ahiret "Baba"sı Halit Çapın
- Adı konmamış bir orkestra şefiydi başı bozgun koromuzda
- Dilini şefin değneği gibi kullanıp; kim konuşacak
- Kim susup kim şiir dökecek ortaya o yol verirdi
DEDİKODU KATIKLARI
- Koca bir günün 10 sütun yorgunluğunu
- Mesai bitimi saatlerin devam sayfasına dönerdik
- Şefleri, müdürleri, sıra arkadaşlarını, idareyi
- Parasızlığı, ilgisizliği, çaresizliği katık ederdik buz rakılara
- Biz gibi yeni yetme timlerin lakırdısı güdükleşince
- İnce muhabbetin mimarları çıkardı ortaya
- Spor aleminin gerçek imparatoru Namık Sevik
- Onun mucize kadrosundan İsmet Tongo, Nezih Alkış
- İlaveten Şansal Büyüka, İhsan Topaloğlu, Ferhan Tezcan
- Ve bütün zamanların kalemiyle
- En dünyalar kuran ustası İslam Çupi
- "Yine billahi kahredecek dili naaşadımı!"
- diyen suzinak şarkıyla
- Besmeleyi çektiler miydi, Allaaaah!..
BİZ NEYİZ Kİ?
- Gezdiğim dikenli aşk yolları'ndan
- Bakmıyor Çeş-i siyah feryade diyen
- Hamiyyet Yüceses hatıralarına kadar
- Bir sohbet firarı gırla giderdi.
- İnsan onların yanında kendini
- Sümük gibi yıvışkan, kıkız, ters tepelek
- İnsan kendisini cehalet ve sığlığın
- Alemeti farikası sanırdı Kuran çarpsın
- Derin dehlizlere çeken her sözcük her anlatım her hatıra
- "Biz hiçbir şeyiz. Ayrıca bi halt da olamayız!" kompleksini
- Getirir ta böğrümüze gömerdi; kezzap gibi yaka yaka
BİLGELİK BİLMEKTEN GELMEZ
- İşte o anlarda, gözümüzden mektup okuyan güzel abiler
- Bilgeliklerinin doğal frenini kökleyip
- İlgi alaka sevecenlik gidonunu bize kırarlardı
- İki satır yazımız, tek bir kare fotoğrafımızdan girip
- Aslında ne istidatlı çocuklar olduğumuza getirip dayarlardı lafı
- İçimizi, dışa vurmasız pırpırlara tetikler, sevindirirlerdi bizi
KIRILMAZ ZIRHLAR
- Herkeslerin sandığının aksine meslek erbabının
- Yani tekmil gazeteci şürekasının
- Aslında ne kapalı kutu, ne içli köfte olduklarını
- Mesleğin sert, acımasız ve iflahsız labirentlerinde
- Kaba, hoyrat, duyarsız, dengesiz, kırıcı bir zırha bürünüp
- İçlerinde nasıl büyümemiş çocuklar, saflıklar
- İçlerinde nasıl yufka yürek, kırık umut ve sevda biriktirdiklerini
- Herkesin her yerde her zamanki derdini tasasını anlatıp ömür tüketirken
- Kendilerini bir türlü ve kimselere deşifre edemediklerini
- Biz o ustaları, abileri, dostları dinlerken öğrenir şaşalardık.
KÖHNE GEMİLER GİBİ
- Hele ayrılık vakti geldiğinde kapıdan veda edince
- O yıkılmaz kaleler o muhteşem imzaların artlarından bakıp
- Karanlığa doğru tekil başlarına ve sarsılarak yürüyüşlerini görünce
- Bu kez bir başka buldozer çarpar kıymık kıymık parçalardı özümüzü.
- Size ne bunlardan aslında değil mi?
- Size ne gazeteci milletinin derdinden tasasından yasından?
- Ne bileyim öyle bir saçmaladım işte
- Bizim meslek çok sevmeden çok içine işlemeden yapılmıyor da
- Onu ucundan kenarından da olsa bir bilin istedim.
- Bazen yazı çizisine bakıp bakıp
- Ağız dolusu sövdüğünüz adamların içyüzü
- Gazetelerde basılı yüzlerinden çook daha hoştur
- Paylaşmayı diledim.
- Affedersiniz!...
(Sabah/ Savaş Ay)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:55