
'GENÇ SUBAYLARIN HEYECANI EGE'DE SAVAŞA YOL AÇABİLİRDİ!..'
1996’da yaşanan Kardak Krizi sırasında donanma komutanı olarak görev yapan Dervişoğlu, Yunan gemilerinin genç Türk subaylarını tahrik eden davranışlarının iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdiğini söyledi. “Yunan gemileri Türk gemilerine doğru çöplerini boşaltırlardı. Bizimkiler de bunlara karşılık verirdi.” diyen emekli komutan; ancak Yunan gemilerine cevap vermenin doğru gibi görünse de riskli olduğunu kaydediyor. Türkiye’nin AB üyeliğine olumlu bakan ve Başbakan Erdoğan’ın üyelik konusundaki gayretlerini samimi bulan Dervişoğlu, Kıbrıs’ta adanın birleşmesi için yapılan referandumda ‘evet’ kararını desteklemiş. Emekli Oramiral bu kararın gerekçesini ise şöyle izah ediyor: “Çünkü Güney Kıbrıs’ın ‘hayır’ diyeceğini biliyordum.” TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın açıklamalarının ardından gündeme gelen ‘casus belli’ tartışmalarını faydasız gören Dervişoğlu, olaya yeni bir bakış açısı da getiriyor. Dervişoğlu, “Bugün Yunanistan artık ‘ben 12 mile çıkaracağım’ laflarını etmiyor. Bizimkilerin de ‘sen bunu yaparsan savaş sebebi sayarım’ demesi yersiz. Sorun barışçıl yollardan çözülmeli.” diye konuşuyor.
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, Türkiye ile Yunanistan’ı bir dönem savaşın eşiğine getiren ‘Ege sorunu’nu en yakın bilen askerlerin başında geliyor. 1997-1999 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapan Dervişoğlu, 1996’da yaşanan Kardak Krizi sırasında Donanma Komutanı görevindeydi. Ege’de Türk ve Yunan savaş uçaklarının yaptığı it dalaşının bir benzerinin iki ülke savaş gemileri arasında da yaşandığını vurgulayan Dervişoğlu, şöyle konuşuyor: “Ege'de tatbikat alanı ilan ettiğimiz bölgeyi Yunanlılar da tatbikat alanı ilan ederdi. Tatbikatlarımız sırasında Yunan gemileri gelip bizim gemilerin arasına girerdi. Hatta gemilerimizin önüne geçip, çöplerini boşaltırlardı. El kol hareketleri yaparlardı. Bazı Türk subayları da bunlara karşılık verirdi. Halet-i ruhiyeleri tahrik olmuş genç subayların heyecanı, savaşa yol açabilirdi. Bunlar kendi kafalarına göre doğru zannettikleri çok riskli hareketlerdi.”
O dönemde basına yansımayan olaydan da bahseden Dervişoğlu, Türk donanmasına ait ‘muhrip’i taciz etmek için manevralar yapan küçük bir Yunan gemisinin, gemimize çarptığını ve batmaktan son anda kurtulduğunu ifade ediyor. Yunanistan ve Türkiye’nin şimdiye kadar birçok sorun yaşadığını; fakat hiçbir zaman olayların sonunun savaşa varmadığını hatırlatan Dervişoğlu’na göre, bundan sonra da ‘savaş’ çıkma olasılığı çok zayıf. Dervişoğlu, iki ülke arasında yaşanan sorunların karşılıklı güven artırıcı önlemler ile çözülebileceği inancını taşıyor.
Kardak krizi sırasında tüm donanmayı Ege’ye sevk eden Dervişoğlu, bunun sebebini “Tarihe gafil donanma komutanı olarak geçemezdim.” cümlesiyle özetliyor. Dervişoğlu Paşa, kriz sırasında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’yla arasında geçen diyaloğu şöyle anlatıyor: “Öncelikle, Aksaz’daki Güney Görev Grubu’muzu bölgeye kaydırmıştık. Güven Erkaya güneydeki kuvvetlerin takviye edilmesini istedi. Ben de durumun çok ciddi olduğunu, bir kıvılcımla Türk-Yunan savaşının çıkabileceğini söyledim. Erkaya, Genelkurmay Başkanı’yla da konuştuktan sonra bana, ‘İstediğini yapabilirsin’ dedi. Hemen 6 firkateyn gönderdim. Sonra denizaltılara emir verdim. Mayın filolarını Kardak’a sevk ettim. Sabah hareket etmek için de bir firkateyni kendime ayırmıştım. Yunanistan’da büyük telaş yaşandı, kararlılığımızı gördüler. Savaş çıkmadan olay kapandı.” Dervişoğlu, Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarmaktan vazgeçmediği sürece, ‘casus belli’nin geçerli olacağını vurguluyor. Fakat tartışmalara yeni bir bakış açısı da getiren Dervişoğlu, “Bugün Yunanistan artık ‘Ben sınırımı 12 mile çıkaracağım’ laflarını etmiyor. Bizimkilerin de ‘Sen bunu yaparsan savaş sebebi sayarım’ demesi yersiz. Sorun barışçıl yollardan çözülmeli.” diye konuşuyor.
Erkan Acar - Emre Soncan
ZAMAN
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:06