Gerard Butler’in muhteşem saray evi
4 metre boyunda ve maun ağacından yapılan tokmağı ile heybetli bir kapı, eskitme alçı duvarlar, aslan heykellerini destekleyen büyük sütunlar, örümcek ağı gölgelerine sahip kristal avizeler, size bir Ortaçağ kalesini ya da atalara ait bir malikaneyi mi andırıyor?
Bu anlatılanlar New York’un Chelsea bölgesinin kalbinde iki katlı bir çatı katına ait. Ünlü aktör Gerard Butler, mimar Alexander Gorlin ve film tasarımcısı Elvis Restaino ile birlikte New York City’deki 300 metrekarelik bu muhteşem çatı katını tasarladı.
Eski dünyadan rustik bir şatonun çatı katına uyarlaması
Hem zarif hem de erkeksi ve doğal bir ev istediğini söyleyen aktör, evini barok bir tat ile bohem bir rustik şatonun karışımı olarak tarif ediyor. Daha önceleri Los Angeles’ta kiralık bir dairede yaşayan Butler, New York’ta kendine bir çatı katı aramaya başlıyor ve sonunda istediği gibi bir daire buluyor.
Dönüştürülmüş bir üretim deposunun altıncı ve yedinci katlarında yer alan çatı katı, Empire State Binası’na bakan kemerli pencereleri ve 300 metrekarelik boş alanı ile aktörü büyülüyor. Butler’ın emlakçısı çatıyı düzenlemesi için aktörü mimar Alexander Gorlin’e yönlendiriyor. Mimar, çatı katını destekleyen eski iki kiriş haricinde çatı katını tamamen değiştiriyor. Tek bir iç duvar ile çalışma odasını, çamaşır odası ve yatak odasını gizliyor. Böylece Gorlin, her alanın görünür olabileceği bir çatı katı yapmak için özel alanları bir iç duvar ile ayırdı.
İç mimarisiyle büyüleyici ve gizemli bir tasarım
Aktörün eskitmeye olan tutkusu onu Elvis Restaino adlı bir film tasarımcısına yönlendiriyor. Dört yıl boyunca çatı katının iç tasarımı için birlikte çalışan ikili modern mimari ile eski mimari özelliklerini bir araya getiren modern vintage tarzını benimsiyor. Yangına dayanıklı metal kapılar, antik görünümlü duvarlar ve aslan detayları ile zenginleştirilmiş sütunlar çatı katında muhteşem bir ambiyans yaratıyor.
Çatı katının ana kısmı muazzam ortaçağ tarzı ahşap ve demir masalı bir yemek alanına dönüştürülüyor. Aktörün vaktinin çoğunu geçirdiği yaşam alanı tuğa çerçeveli pencerelerle donatılıyor. Eski bir kütüphaneden alınan aslan başı ve bir katedralden getirilen ahşap kemer desteği çatı katının rustik havasını oluşturuyor.
Vaktinin çoğunu sinema setlerinde ve yollarda geçiren aktör Londra’da küçük bir dairede ve Holywood Tepeleri’nde İspanyol tarzı bir evde yaşamını sürdürüyor. Ancak vakit bulduğu her an New York’a gidiyor ve çatı katının ikinci katını ve bitişik çatı terasını yeniden yapmayı planlıyor.
