Gökçek, 'Kılıçdaroğlu kutu siyaseti yapıyor'
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Bir algı yönetimiyle faiz lobisi ve Amerika’daki Neoconlar Türkiye’yi soymaya başladı ve soyuyorlar. Ekonomik operasyon başladı Türkiye’de. Ortaya bir ayakkabı kutusu kondu. Bu tamamen bir mizansen, tamamen bir algı yönetimi. İnsanların kafasını kutuya endekslediler. Kutu eşittir AK Parti, eşittir başbakan gibi bir algı yaratmaya çalıştılar. Zaten mizansen bunun üzerine kurulmuş. Çark bunun üzerine dönüyor" dedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, TGRT Haber’de yayınlanan “Ankara’nın Gündemi” programına konuk oldu. Programın ilk bölümünde Gezi olaylarına değinen Gökçek, “Ben birçok televizyon kanalında, Gezi olaylarının arkasında neler olduğunu anlattım. Amerika’daki Neoconlar’ı incelemek lazım. Buna, Türkiye’deki Ergenekon’un Amerikan versiyonu diyebiliriz. Türkiye’de Ergenekoncular daha çok Cumhuriyet Halk Partisi'nin içerisinden çıkıyor, orada da Cumhuriyetçi Parti’nin içerisinden bunlar çıkıyor. Bunlar İsrail yanlısı ve dünya ekonomisine ekonomik olarak her türlü müdahaleyi yapmaya güçleri yeten bir grup. Eskiden bunlar, dünyadaki dengeleri darbeler yaptırarak çözümlüyorlardı. Bunların işi, askeri darbeler Türkiye’de ve birçok ülkede ortadan kalktığı için, adına demokratik devrim dedikleri ve devamlı olarak gençleri, kadınları, insanları o ülkenin hangi sorunu ön plandaysa o sorun üzerinden tahrik etmek suretiyle sokağa dökmek. Bunu Sırbistan’da yaptılar, Ukrayna’da, Kırgızistan’da, Mısır’da, Brezilya’da, ikinci defa Ukrayna’da yaptılar. Bunları her tarafta yapıyorlar ve her tarafta da başarılı oldular. Bir tek Türkiye de yapamadılar. Oyunları bozuldu. Bunun bir tezgah olduğu, beynelmilel bir oyun olduğunu örneklerle beraber anlattık. Bunların fikir babası olan, metotları yazan yazarın 198 metodunun 104 tanesi Türkiye’de nasıl uygulandı anlattık. Bizde duran adam var, onlarda da var. Bizde çiçek veren kız var, onlarda da çiçek veren kız var. Bizde parklara çadır kuruyorlar, onlar da parklara çadır kuruyorlar. Bizde tencere tava çalanlar var, onlarda da var. Birebir aynılarını yaptılar. Ama oralarda yedirdiler. Çünkü, Türkiye’de istikrar var. Oralarda istikrar yok, işsizlik çok, halk aç. Aç olan insanları sokağa dökmek çok daha kolay. Ama Türkiye’de istikrar olduğu için insanları sokaklara dökemiyorlar” ifadelerini kullandı.
“1071 MALAZGİRT BULVARI BİTTİ VE BUGÜN TRAFİĞİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ”
ODTÜ’deki olayların, Gezi olaylarında başarılı olamayan dış güçler tarafından planlandığını belirten Gökçek, “Bu işin 1. perdesi Gezi olaylarıydı. Ve Gezi olaylarında, olayı kesinlikle bitirdiklerini zannediyorlardı. Ama teptik. Daha sonra 2. olarak, okullar açıldığı zaman, yani Eylül, Ekim aylarında okulları sokağa dökeceklerdi. Bu sefer biz hazırlıklıydık ve tabiri caizse onlar oyuna düştüler. Üniversitelerde çıkacakları biliyorduk, gelen talimatları biliyorduk ve haklı bir konu üzerinden başladı olay. Nedir bu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) yanındaki yol için başladı olaylar. Biz çıktık, televizyonlarda anlattık. Dedim ki, ‘Bu yol bize mutlaka lazım. Bunu biz başlatmıyoruz. Bizden önce, Karayalçın başlattı.’ Bunları halka anlatarak, yüzde yüz haklı olduğumuza inandırdık. Sonra, marjinal grupları sokağa döktüler. 400 işiyle başladılar, 40 kişiyle olay bitti. Şuanda da 1071 Malazgirt Bulvarı bitti ve bugün trafiğin mutluluğunu yaşıyoruz. O olaylar da tutmadı. Üniversiteleri sokağa dökme olayı da tutmadı” dedi.
“AMERİKADA’Kİ NEOCONLAR TÜRKİYE’Yİ SOYMAYA BAŞLADI”
Gökçek, 17 Aralık operasyonun Amerika’daki Neoconlar tarafından yapıldığını, yaşanan olayların Türkiye’yi büyük bir maddi kayba uğrattığını ifade etti. Gökçek, şöyle konuştu:
“Bir algı yönetimiyle faiz lobisi ve Amerika’daki Neoconlar Türkiye’yi soymaya başladı ve soyuyorlar. Ekonomik operasyon başladı Türkiye’de. Ortaya bir ayakkabı kutusu kondu. Bu tamamen bir mizansen, tamamen bir algı yönetimi. İnsanların kafasını kutuya endekslediler. Kutu eşittir AK Parti, eşittir başbakan gibi bir algı yaratmaya çalıştılar. Zaten mizansen bunun üzerine kurulmuş. Çark bunun üzerine dönüyor. Kutunun içerisinde ne kadar para olduğuyla ilgili çeşitli rivayetler var. Her kafadan başka bir laf çıktı. Halk Bankası Genel Müdürü’nün parası olduğunu söylediler. Halk Bankası Genel Müdürü, ‘Ben bu parayı yurt dışında hayır işi ve cami inşaatı için. Yurt içinde de bir İmam Hatip Lisesi yapılması için, makbuz karşılığında aldım’ diyor. Zaten bunu ispat ettiği için dışarı çıktı şuan. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün vardı. Şuanda CHP milletvekili. Onun evinde 2 buçuk Milyon Euro yakalandı. Daha sonra kendisine iade edildi. Demek ki, bir yerde yakalanan para, daha sonra kendisine rahatlıkla iade edilebiliyor. Adam, ‘Ben bunu makbuz karşılığı, hayır için aldım’ diyor. Ve gerçekten çevresine sorduğunuzda, son derece hayırsever bir insan olduğunu öğreniyorsunuz. Bir an için, rüşvet parası olarak aldığını kabul edelim. Diyelim ki öyle. Ne diyorlar, ‘Kutuya bak’. Herkesi oraya baktırıyorlar. Gazeteler manşetleri oraya atıyor. Televizyonlar, devamlı olarak kutu gösteriyor. Kılıçdaroğlu, kutu üzerinden siyaset yapıyor. Bu algı yönetimi sayesinde Türkiye’yi soymaya başladılar ve soyuyorlar. Eskiden cambazlar vardı. İplerin üzerinde oynarlardı. Bazen böyle düşeceklermiş gibi yaptıklarında, aşağıda cepçiler insanları soymak için dolaşırlardı. ‘Cambaza bak, cambaza bak’ diye insanların algısını onlara yöneltip, ceplerinde ne varsa alırlardı. Şimdi ‘Cambaza bak’ lafı, ‘Kutuya bak’ oldu. Bunu diyerek tam 300 katrilyon lira soydular. 1 katrilyon demek, bin tane trilyon demek. Bir trilyonda da bin tane milyarı yan yana koyuyorsun. Düşünebiliyor musunuz, bizi 300 katrilyon soyuyorlar.”