Gündem
  • 9.8.2005 10:45

GROSSMAN''DAN ÇARPICI PKK YORUMLARI... ''''ÖCALAN''I BİZ DEĞİL, TÜRKİYE YAKALADI!''''

Marc Grossman anlatıyor - FIRTINALI GÜNLER (2) / YASEMİN ÇONGAR ABD ordusunun PKK''ya karşı operasyon yapmamasının tümüyle askeri nedenlerden kaynaklandığı ve siyasi bir hesaba dayanmadığı konusunda Türk halkını ikna edebildiğinize inanıyor musunuz? Bence Türk halkını bu konudaki samimiyetimize ikna etmek çok çok zor. Kuşadası''ndaki gibi hunhar saldırılar sürdükçe Türk halkının açıklamalarımızla ikna olması kolay değil. Ama bana PKK konusunda gerçekten samimi olup olmadığımızı soracak olursanız, yanıtım kesinlikle ''''evet.'''' ABD''nin, Irak''taki PKK sorununu er geç bitirmeye kararlı olup olmadığını sorarsanız, bu sorunun yanıtının da ''''evet'''' olduğuna inanıyorum. Bu operasyonun Türk halkının istediği kadar ''''çabuk'''' olup olmayacağını sorarsanız, korkarım ki yanıtım ''''hayır'''' olacak. Karşıtlığımız samimi ABD''nin, PKK''ya karşı eylemlerinin temposunu artırmasının ve bu yolla Türk halkına ve hükümetine PKK''ya karşı politikamızın sadece samimi değil, aynı zamanda kararlı, etkili ve sonuç alıcı olduğunu göstermesinin zamanı geldi. Umuyorum ki, önümüzdeki birkaç ayda, Amerikalılar PKK''ya karşı daha fazla eyleme girişir. Öte yandan, Türk hükümeti de, Irak hükümetinin PKK''ya karşı eyleme geçmesini sağlamak için elinden geleni yapmalı. Bir yıl öncesine kıyasla, Irak hükümeti PKK''ya karşı tek bir laf bile etmeme noktasından bu konuda açıkça konuşma noktasına geldi. PKK''nın terörist olduğunu ve kuzeydeki varlığını sürdüremeyeceğini artık Iraklılar da söylüyor. Sonuçta Türkleri buna inandırmamız çok zor olsa da, PKK''ya karşı politikamız kesinlikle samimi. PKK öncelikli değil Iraklı Kürtlerin hissiyatı, ABD''nin PKK''ya karşı operasyon isteksizliğinde etken mi? Hayır, bence değil. Bakın, Irak''ta 4 bin kadar PKK''lı olduğu söyleniyor, sempatizanlarıyla birlikte bu sayı ne kadardır bilemem, ama az değil. Irak''ta isyancılarla savaştığımızdan işimiz başımızdan aşkın. PKK''ya karşı eylem yapılamaması, kuzeydeki Kürtlerin görüşlerinin değil, askeri önceliklerin gereği. Türkiye sınır ötesi bir operasyona kendisini mecbur hissederse, örneğin ''''sıcak takip'''' koşulları doğarsa ne olacak? Eğer Türkiye''nin askeri yetkilisiyseniz, bence ilk yapacağınız böyle bir durumda bölgedeki Iraklı ve ABD''li güvenlik güçlerinin yardımını istemektir. Varsayalım ki Kuşadası saldırısını gerçekleştirenlerin Irak sınırından kaçtığı yönünde sağlam istihbaratınız var. Türk hükümetinin ilk refleksi, bu istihbaratı Iraklı ve Amerikalı güçlerle paylaşmak ve onların bir şey yapmasını beklemek olmalı. Bu durumda gereğinin yapılacağına inanıyorum. PKK''ya eylem yapılmalı Irak''taki PKK varlığına karşı yapılabilecekler konusunda, ABD savunma ve dışişleri bakanlıkları arasında belirgin görüş farkı var mı? Bu konuda bir şey yapılabilmesi için bölgedeki askeri kapasitemiz ve bu güçlerin öncelikleri konusunda karar gerekiyor. Bu da, askeri bir karardır. Tabii, Iraklıların da kendi güçleri ve öncelikleri konusundaki kararı gerek. Ama Amerikan hükümetinde PKK konusunda ergeç bir şey yapılması gerektiği yönünde genel bir görüş birliği olduğu kanısındayım. ''''1 Mart tezkeresi kabul edilse, Kuzey Cephesi açılabilse, Türk askeri K.Irak''a girer ve bugün PKK orada barınamazdı'''' görüşüne ne diyorsunuz? Belki de doğru. Ama bu görüş, çok sayıda ''''eğer'''' içeriyor. Önemli olan bugün bulunduğumuz yere ve yarın ne yapmamız gerektiğine bakmak. ''''Şöyle yapılsaydı böyle olurdu'''' diye çok spekülasyon yapılabilir. Bugünkü anahtar mesele, ABD''nin Türkiye''deki imajını düzeltebilmek için PKK''ya karşı bir eylem yapmasıdır. Kürt devletine karşıyız ABD, bağımsız Kürt devletine karşı olduğunu yıllardır hep söyledi. Ancak Türkiye''de, ABD''nin aslında ''''Kürt devleti hedefinin hamisi'''' olduğuna inananlar var. Neden bu inancı kıramadınız? Sorunuzun yanıtını bilmiyorum. Bu konuda her zaman çok açık konuştuk. ABD hükümetinde, Türkiye sınırları içinde Kürt devleti kurma fikrini benimsemiş birisine asla rastlamadım. Kanımız birleşik Irak için Türkiye''nin toprak bütünlüğünün hep eksiksiz savunucusu olduk, dün de böyleydi, bugün de böyle, inanıyorum ki yarın da böyle olacak. Irak''a gelince, şu anda kanımızı ve hazinemizi başarılı ve birleşik bir Irak kurmak için harcıyoruz. Kanımızı ve hazinemizi parçalanacak bir Irak uğruna ortaya koymadık. Bence Türk halkının bu duruma bakıp Irak''ta bir Kürt devleti kurulmamasını garantilemenin yolunu, birleşik bir Irak hedefinin başarısında görmesi ve bunu hedefleyen politikayı desteklemeye başlaması gerekirdi. ABD ile Türkiye arasında felsefi ve tarihi bakımdan önemli bir fark var, o da federalizm. Biz federal devletiz, Türkiye ise üniter. Dolayısıyla, bazen ''''Şurada daha fazla yerel özerklik olsun'''' dediğimizde, Türkler bizi tam anlayamıyor. Burada temel mesele, ABD''nin Türkiye''nin toprak bütünlüğünü sonuna kadar kararlıklıkla savunması gereğidir. Türkler de, Irak''ın birleşik ve başarılı bir devlet olmasını sağlamanın yolunun bu hedefi desteklemekten geçtiğini görmeli. Irak''ta birleşik devlet projesi, etnik çatışma ya da rejimin niteliğine ilişkin anlaşmazlık nedeniyle çökerse, Kürtlerin bağımsızlığa yönelmesi olası değil mi? Bilmiyorum. Bildiğim şu: Eğer Ankara''da politika yapıyor olsaydım, bu sonucu önlemenin en iyi yolunun, bugünkü Irak hükümetine destek vermekten geçtiğini görürdüm. Çatışma olasılığı yok Kerkük''ün Kürt denetimine bırakılması olasılığının, Türkiye''de yaratacağı infial ABD yönetimince kavranıyor mu? Muhtemelen kavranmıyor. Bush yönetiminin Irak konusundaki vizyonu, büyük ölçüde isyanı bastırmaya ve anayasa takviminin uygulanmasına adanmış halde. Dolayısıyla, belki Kerkük konusundaki Türk hissiyatını bilen birçok uzman olabilir, ama bu hissiyat, en üst düzey Amerikan liderlerinin her gün farkında olduğu bir şey değil. Bu meselenin önemini biliyorum. Kerkük meselesi Kerkük''te etnik gruplar arası uzlaşma ve hak iddialarının adil biçimde ele alınması için çok çaba harcandığını da biliyorum. Birleşik bir Irak için yol gösteren ve farklılıkların hoşgörülmesi esasına dayanan bir anayasa ortaya çıkarsa, bu da Kerkük meselesinin çözümünü kolaylaştırabilir. Irak''ın yarattığı gerginlik ortamında, ABD ve Türkiye''yi birbiriyle savaştıran senaryolar yazılıyor. İki NATO müttefikinin çatışması sizce mümkün mü? Bu spekülasyonları kabullenmeyi çok güç buluyorum. İnanıyorum ki, Türkiye ve ABD''nin üst düzey yetkilileri, böyle bir olasılığın asla gerçekleşmemesi, gerçekleşeceği bir noktaya asla yaklaşılmaması için gerekli stratejik vizyona sahipler. ''Kapasitenizin önemini anlamalısınız'' Marc Grossman, söyleşimizin bir yerinde beni gerçekten şaşırttı. ''''Eski başbakan Bülent Ecevit, ABD''nin niçin Abdullah Öcalan''ı Türkiye''ye teslim ettiğini bilmediğini söyledi. ABD bunu niçin yaptı?'''' diye sorduğumda ilk işi sözümü düzeltmek oldu: ''''Öncelikle şunu söyleyeyim: Öcalan''ı Türkler yakaladı, Amerikalılar değil.'''' Ben, ''''Nasıl yani Amerikan istihbaratçıları hep devrede değil miydi?'''' deyince şu yanıtı verdi: Tuzağa düşürüyorsunuz ''''Beni tuzağa düşürüyorsunuz böyle demekle! Şuna kuşku olmasın ki Öcalan''ın yakalanmasında biz çok çalıştık. Ama bence Türkler de burada yaptıklarının gururunu, sahip oldukları kapasitenin önemini anlamalılar. Bunu biz değil, Amerikalılar yaptı diye düşünmek doğru değil.'''' Ben yine üsteledim: ''''Türkiye''de bilinen, Öcalan''ı Kenya''da Amerikalılar''ın yakaladığı ve havaalanında Türkler''e teslim ettiği yönünde...'''' Ama Grossman da ağız değiştirmedi: ''''Bu konuda birçok teori olduğunu biliyorum. Benim anladığım şekliyle olay, Öcalan''ın Türkler tarafından yakalandığıdır.'''' ''Öcalan''ı takip, ahlaki görevimizdi'' Her ne kadar Grossman, Öcalan''ın yakalanması konusunda ''''Bunu Türkler yaptı, gurur duymalılar'''' diyorsa da, PKK liderinin Şam''dan ayrılışından sonraki süreçte ABD''nin oynadığı rolü reddetmiyor ve Ecevit''in kafasındaki ''''Acaba neden teslim ettiler?'''' sorusuna dolaylı bir yanıtı esirgemiyor: ''''Türkiye Şam''dan çıkmasını sağlayınca, Öcalan kaçmaya başlamış, yakalanıp adalet önüne getirilmesi imkânı doğmuştu. Biz de Öcalan''ın peşine düşmeyi ve yargılanmasını sağlamayı ahlaki görevimiz saydık, yakalanması yönünde elimizden geleni bunun için yaptık.'''' İşbirliğimizin zaferi Grossman, ABD''nin Öcalan''ın yakalanması sürecindeki rolünü ise şöyle anlatıyor: ''''Bir gün şu ülkede, ertesi gün bir başkasında olduğu haberlerinin geldiği günlerde, ABD yönetimi olarak öncelikle izini sürmek, nerede olduğunu tesbit etmek ve bunu belirleyince de Türk hükümetinin onu tutuklayıp yargılayabilmesini sağlamak için çok çalıştık. Bence Öcalan''ın yakalanması Türk-Amerikan işbirliğinin büyük bir zaferidir. Türklerin onu sağ yakalaması, yargılaması, mahkemede gözlemciler bulundurması ve şimdi de cezasını çektirmesi azımsanamayacak önemde bir başarı.'''' (milliyet) Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:45

İLGİLİ HABERLER