Ünlü sanatçı Gülben Ergen bugün acı bir itirafta bulundu. Vatan gazetesinin sorularını cevaplayan ünlü tv yıldızı uzun süre dargın olduğu babasıyla, ölünce morgda elini öperek barıştığını söyledi. Gülben Ergen morg da ölü babasıyla yüzleştiğini, hatta konuştuğunu ve tüm problemleri böyle bitirdiğini öne sürdü.
yıllarca sır gibi gizlenen bir kardeşinin varlığını da ilk kez açıkladı.
İŞTE 'YALAN DA SÖYLERİM' DİYEN GÜLBEN ERGEN'İN İNANILMAZ AÇIKLAMALARI
Mutlulugu erkekte aramak faciadır
İnsan kendi kendine mutlu olmayı öğrenemez ve mutluluğu başka şahıslarda, hele hele erkeklerde ararsa geçmiş olsun. Sanat camiası insanı mutsuz ediyor. Yorucu, yıpratıcı... Çok yalan var, çok iki yüzlülük var. Bu camia tehlikeli ve tuhaf...
Türk filmleri senaryolarını abartılı bulan ve hatta küçümseyenlere inat, rüya gibi bir yaşam öyküsünün esas kadını gülben ergen... Etiler'de ana cadde üzerindeki mütevazı ancak şık ofisinin duvarları, hayat çizgisinin nereden nereye uzandığının göstergesi fotoğraflarla süslü... İbrahim Tatlıses'in klibindeki kırmızı etekli kızdan, Türkiye'nin en popüler kadınlarından biri olmaya kadar uzanan bu başarı öyküsünde, hedeflerine ulaşmanın haklı gururunu yaşarken, 'şımarık' eleştirilerini ise "Benim Allah korkum var" diyerek kabul etmiyor. Her şeye rağmen yaşamında yine de eksikleri var güzel yıldızın... Aşk, evlilik ve çocuk... Kısacası mutluluk...
* Her yerde 1972 doğumlu olduğunuzu söylüyorsunuz ama sanatçı dostlarınız gülben en az 35'inde diyor.
Ahh inanmıyorum. Takıntılı olsam açıklar mıyım... Hani 35'i geçmiş olsam belki... 1980 yılında Hürriyet Sinema ikinci Güzeli seçildiğimde 16 yaşında lise 2'deydim... Dizi çektiğimde de galiba 18-19 yaşındaydım. Hesap ortada...
* İş yaşamına çocuk denecek yaşta atılmanızın altında maddi sebepler mi yatıyordu?
Annemle babam boşanmıştı. Babamın durumu iyiydi. Ben annemle, abim babamla kaldı. Abimin durumu daha iyiydi tabii... Bir de babam hemen evlendi, onların daha hoş bir tablosu vardı.
* Bu evlilikten üvey kardeşleriniz var mı?
Hiç kimse bilmez ama bir tane erkek kardeşim var. Orta son sınıfa gidiyor galiba... Bayram, kandil, yılbaşı gibi özel günlerde telefonlaşıyoruz. Onlar Antalya'da yaşıyorlar.
* Neden birlikte görüntülenmediniz?
Zaten ben özel yaşamımı ve ailemi basınla ne kadar paylaşıyorum ki... Babamı da tanımadınız hiç...
* Dargın mıydınız?
O zaman çok klasik duygularım vardı. Babam annemden ayrıldı, başka kadın buldu psikolojisi yaşandı tabii... Ama şimdi o kadar çok hak veriyorum ki... Anlaşamayan iki insanın aynı evde oturması kadar saçma bir şey yok. Ölü görmekten ödüm kopardı. Hastaneye girer girmez babam hayatını kaybetti. Doyamamıştım ona. Morga indim ve babamı bir kez daha gördüm, elini öptüm. Hiçbir şekilde korkmadım, çok huzur duydum. Orada babamla yüzleştim, konuştum ve barıştım. Şimdi hiçbir problemim yok babamla...
* Üvey annenizle görüşüyor musunuz?
Evet, o da iyi bir insan. Herkesin kendi hayatı var. Kimse kimseden sorumlu değil bir kere... Benim gerçeğim bu olduğu için sonuçta insanlarla kavga etme sebebim azalıyor.
* Affetmenin, mutluluğun yolu olarak gösterildiği meditasyonlar var. Siz de katıldınız mı?
Mutluluğun yolu diye okuduğum kitapların haddi hesabı yok. Meditasyon ve yoga yapan arkadaşlarım da var ama ben yapmıyorum. Hakikaten ruh bilimi diye bir şey ve dünyaya gelme sebeplerimiz var. Hiçbir şey için isyan etme şansımız yok çünkü neyi seçtiysek, onu yaşıyoruz.
* Mutlu olmanın yolunu bulabildiniz mi peki?
İnsan kendi kendine mutlu olmayı öğrenemez ve mutluluğu tekil şahıslarda hele hele erkeklerde ararsa geçmiş olsun... Yani facia... Ben de bunu yaptım.
* Sanat camiası insana mutsuzluk veriyor mu?
Evet... Çok yorucu, yıpratıcı. Çok yalan var. Riya var, iki yüzlülük var. Tehlikeli ve tuhaf...
* Sizce neden yalan söyleniyor?
Bence insanlar önce kendilerine yalan söylüyor, kendilerini sevmiyorlar aslında...
* Siz yalan söyler misiniz?
Söylerim... Neden söylemeyeyim? Fakat ben yalan söylediğim zaman eciş bücüş bir şey oluyorum. Kıvırtıyor gibi yapıyorum, cümleyi toparlayamıyorum.
Erol Evcil'le geçen 1.5 yılın maliyeti
* İlk sahne çalışmanızın ardından yaklaşık bir buçuk yıl mesleğinize ara verdiniz. Geriye dönüşü hatırlıyorum. Altın Kelebek Ödül Töreni çıkışında son model jeepinizle poz veriyordunuz.
Nasıl bir izlenim bırakmıştı sende...
* Kesin zengin bir sevgilisi var diye düşünmüştüm.
O ilişki bittikten sonra ben oraya gelmiştim ve ardından Fırat dizisinin çekimlerine gitmiştim.
* Ama o zaman Erol Evcil'le ilişkiniz bilinmiyordu benim merak ettiğim böyle bir maddi güvencenin iş yaşamınıza etkisi nasıl oldu?
Bu ilişkinin bana destek olduğunu konuşursak çok gülerim. Bir buçuk sene ben ortadan kaybolduysam ve işimi bırakarak gittiysem bu bana nasıl destek olur? O dönem içerisinde benim madde olarak artıya geçtiğimden bahsediyorsan eğer, hepsinin bedeli bir maliye sayfasında ödendi. Çok şık kıyafetlerini ne kadar saklayabiliyorsan, benimki de öyle oldu. insanın parasıyla girebildiği yerler varsa eğer lanet olsun. Parayla girilen hiçbir yerden hayır gelmez ve girdiğin her kapı bir gün suratına tokat gibi çarpar. Şu anda hatırlamıyorum ama benim de suratıma kapanmıştır. Ben de yaşamışımdır belki...
Kavga Hülya'ya yaradı
Hülya Avşar'la ilgili konular Yeşil Işık'ın çok başarısız olduğu bir dönemde konuşulmaya başlandı. Ben kütür kütür Dadı'yı yapıyordum, acayip konserlerim vardı, albüm yeni çıkmıştı feciydi... Benim gündeme gelmeye hiç ihtiyacım yoktu ama karşı tarafa yaradı. Bana getirdiği sıkıntıyı ve ağırlığı üzerimden atmak için daha çok çalıştım.
Avşar'la yaşadıklarınızı Mahsun Kırmızıgül, İbrahim Tatlıses çekişmesine benzetiyor musunuz?
Onlarınki bizimkine benzemiyor acayip bir savaştı o... Bizimki daha kibardı yani... Bana göre o da yaramadı Mahsun'a... Ama bu konuyu kimse İbrahim Tatlıses olamaz diye kapatalım. Olmaya çalışanlar da komik oluyorlar.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:29