Gündem
  • 16.9.2004 11:12

GÜNERİ CİVAOĞLU, BEKAA VADİSİ'NDEKİ KAMPTA TANIŞTIĞI OSMAN ÖCALAN'I ANLATTI…

GÜNERİ CİVAOĞLU/ MİLLİYET İKİNCİ ÖCALAN Osman Öcalan'ı, PKK'nın Bekaa Vadisi'ndeki kampında tanımıştım. Sabahın altısıydı. Gündüzleri karargah, geceleri konukevi olarak kullanılan tek göz odada soğuktan iliklerimize kadar titreyerek, bölük pörçük uyuyabilmiştik. Güneş doğduktan az sonra yeraltındaki sığınaklardan, haki renkli peşmerge giysileriyle aralarında kızların da olduğu PKK'lıların ellerinde kalaşnikovlar koşarak gelişlerini izliyorduk. Önümüzde uzanan futbol sahası büyüklüğündeki meydanda, 400 - 500 PKK'lı saf tuttu. Arkadaşım Ramazan Öztürk, bu sahneleri görüntülüyordu. Bir tabak meyve Meydanda PKK'lılar, sabah içtiması için sıralanırken bir ziyaretçimiz oldu: Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan... Elinde bir tabak dolusu meyveyle geldi. Portakalların, mandalinaların kabuklarını soyuyor, ''Buyurun'' diyerek ikram ediyordu. Şimdilerde fotoğraflarında göründüğü kadar şişman değildi ama dağlarda çatışmalara gidemeyecek kadar topluydu. Sürekli gülümsüyor, ''ne ihtiyacımız varsa giderebileceğini'' söylüyordu. Diğerlerinden, onun dağlara çıkıp çatışmaktan pek de hoşlanmadığını - sonradan - dinledik. Kamptaki güvenli ortamdan hoşlandığı belliydi. Bize poşular sundu. Dedeler ve çocuklar Sonra... Göğüslerine kadar ak sakallı ve siyah harmaniler içinde yaşlı adamlar göründü. Yanlarında el ele yürüdükleri çocuklar vardı. Yavaş adımlarla saf tutmuş PKK'lılara doğru yürüdüler. Alkışlandılar. Osman Öcalan izah etti: ''Bunlar şehit çocukları... Ak sakallı ihtiyarlar ise şehit babaları ve dedeleri, bilgelerimiz... Çocuklar, burada kampta yaşarlar. İleride savaşmak için eğitilirler. Babalar ve dedeler de zaman zaman ziyaretimize gelirler.'' Senaryosu iyi hazırlanmış bir gösteri miydi? Bilemem ama izlemesi ilginçti. Osman Öcalan, ''özellikle kampa gelen ABD'li, Avrupalı gazetecilerin bu görüntülerden etkilendiklerini'' söyledi. Veda töreni Arazinin sonlarında kırmızı bir araca gözüm ilişti. Osman Öcalan'dan aracın Abdullah Öcalan'a ait olduğunu öğrendik. Apo, aracın tamponuna ayağını dayamış, uzaktan töreni izliyordu. Az sonra, bu kez de, sayıları 50'yi bulan kızlı erkekli PKK'lılar, ellerinde kalaşnikovları, bulundukları yerden koptular ve sıranın en başına kadar koştular. Tek tek el sıkmaya başladılar. Onlar el sıktıkça, saf tutanlar da alkışlıyorlardı. Osman Öcalan, gene izah etti: ''Bunlar ülkeye, cepheye gidiyorlar. Vurulurlar. Arkadaşlarını bir daha göremeyebilirler. Veda ediyorlar...'' O sahne sonunda Osman Öcalan gene konuştu: ''Şimdi de önderliğe gidecekler. Topluca anı fotoğrafı çekilecek.'' Gerçekten, o 50 PKK'lı kırmızı araca koştular. Abdullah Öcalan'la fotoğraf çektirdiler. Protokol Bütün bu süreçte, Osman Öcalan, saf tutmuş PKK'lıların önündeki komutanlar(!) arasında hiç yer almadı. Abdullah Öcalan'la yaptığımız söyleşide, öğle yemeğinde, akşamüstü, kampı gezerken de ortalarda yoktu. Yani, kamptaki işlevi daha çok ''protokol görevlisi'' gibiydi. Savaşçı kimliğini bırakmış izlenimini veriyordu. Şimdi de, ağabey Öcalan'la yolları ayrılan Osman Öcalan'ın, yanaştığı ABD'nin elinde etkin bir ''joker'' kartı, yani, ''ikinci Öcalan'' olabileceğinden kuşkuluyum. PKK'nın gebe olduğu başka bölünmeler önemli. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:55

İLGİLİ HABERLER