GÜNÜN POLEMİĞİ; "AYDIN DOĞAN, ERTUĞRUL ÖZKÖK VE ARKADAŞLARI BAĞIMSIZ BİR GAZETE ÇIKARTMAK İSTERSE ONLARA DA YARDIM EDER Mİ?
KAYNAK : Haber Vitrini
Her "Sabah" dünya yeniden kurulur..
1957 yılında, Yeni Gün'de gazeteciliğe başladığımız günlerde, şefimiz M. Ali Kışlalı , bize gazeteciliğin temel ilkelerini, yaşamın temel ilkeleri ile birlikte öğretmeye başlamıştı..
"Her sabah dünya yeniden kurulur. Her gün taze bir başlangıçtır" ilk dersimizdi.. The New York Times'ın kapısında asılı bir plakanın üzerinde yazılı olduğunu söylemişti, M. Ali Ağabey.. Yıllar sonra New York'u ilk kez ziyaret ettiğimde, hemen, hem özel, hem meslek yaşamımda hep ayakta kalmamı sağlayan bu felsefenin tabelasını görmek için New York Times'ın sokağına koştuğumu hatırlarım..
Son sabahlarda "Sabah" taze başlangıçlara hazırlanıyor.. Önce fısıltı gazetesinde, sonra internette, nihayet hemen tüm gazetelerde duyulmaya başlayan haber gerçekleşti.. Zafer Mutlu, Güngör Mengi arkadaşlarımız başta, önemli bir grup yeni ufuklara yelken açmak üzere, Sabah 'tan ayrıldılar..
Yeni gazete kurulması beni hep heyecanlandırmıştır.. Bir gazetenin kapanması da hüzün vermiştir..
Bugüne dek 15'e yakın gazete ve derginin kuruluşunda fiilen çalışan biri olarak, gidenlerin heyecanını yüreğimde duyuyorum.. Dilerim başarılı olurlar.. Dilerim Türk medyası, Sabah gibi bir gazete daha kazanır.. Dilerim "Türkiye 2,5 gazeteye kalacak" Turgut Özal kehaneti tersine işlemeye başlar sonunda.
Günümüzde yeni gazete çıkarmak artık çok zor. Çıkarmak ve yaşatmak.. Arkalarında başka gazeteler, dergiler, televizyonlar olmayınca hele.. Olanların bile mali bakımdan ne durumda olduklarını biliyorum.. İşte en büyükleri.. Hürriyet, Milliyet, Sabah.. Kazanıyorlar mı?.. Onca tiraj, onca reklama rağmen.. Kadroları durmadan daraltmak zorunda kalmıyorlar mı?.. Sık sık, gruplar halinde arkadaşın işsiz kalmalarının acısını yaşamıyor muyuz?.
İngiliz The Independent örneği "Bağımsız" gazeteciler gazetesi çıkaracaklarını söyledi Zafer bana.. Hissedarları, gazeteciler olacakmış. Bir ortaklık kuruyorlar.. Kar değil, zarar ortaklığı olacak bu.. Kar eden gazete mi var?..
Bağımsızlık.. Bağımsızlık, önce ekonomik bağımsızlıkla mümkün.. Aydın Doğan basacak, Aydın Doğan dağıtacak, hatta gazete kendine gelene kadar, avans olarak maddi yardım da yapacak.. Peki nasıl bağımsız olacaklar o zaman?..
Aydın Doğan , yakından tanıdığım, sevdiğim patronlardandır.. Kendi başlarına gazete çıkarmak isteyenlere gönüllü yardımcı olmasını da alkışla karşıladım..
Aydın Bey , günün birinde Ertuğrul Özkök , yanına Doğan Hızlan, Emin Çölaşan, Fatih Altaylı başta, Hürriyet'in ağır toplarını yanına alarak ve gazetenin neredeyse yarısını boşaltarak bir "Bağımsız" gazete kurmaya karar verirse, ayni yardımı onlara da yapacaktır, inanıyorum.
Bence Kristof Kolomb 'dan daha müthiş bir maceraya yelken açan sevgili arkadaşlarıma başarılar dilemekten başka şey elimden gelmiyor..
Bu teklifi ilk alanlardan biriydim. Zafer 'e "Size başarılar dilerim" demem fazla vakit almadı..
Üç sebebi var..
Bir.. Dedim ya.. Yığınla gazete ve derginin kuruluşunda görev aldım.. Yeni yayın çıkarma macerasını yeterince yaşadım. Hele bu devirde gazete çıkarmanın tam bir macera olduğunu iyi biliyorum, üstelik arkanda büyük medya içi ve dışı güçler olmadan.. Artık yeni maceralara karnım tok.
İki.. Bugüne dek hiçbir gazete veya dergideki görevimi bırakıp gitmedim. Ya kapandı. Ya kovdular.. Yaşantımda, bindiği gemiyi, hem de kötü günlerde terk etmek yok.. Bana sağladığı imkanlarla bugünkü Hıncal Uluç olmamda önemli yeri var, Dinç Bilgin 'in.. Son yıllarda hiç haketmediğine inandığım acılar çekti.. Kazandığı, hatta kazanmadığı paraları (borçlar bu yüzden) Türkiye'nin en modern çalışma ortamında, en ileri tekniklerle hazırlanan ve dünya çapında tesislerde basılan gazete ve dergiler çıkarmak için harcayan Bilgin, şimdi bir onur savaşı veriyor.. Böyle bir savaşta, onu ve Sabah 'ı bırakmam söz konusu olamaz. Bana daha evvel de yapılan tekliflere de ayni yanıtı vermiş.. "Teklifinizi düşünmeye başlamam, ancak Sabah'ın emin sularda pupa yelken gitmeye başlaması ile mümkün olur" demiştim.
Gemilerde bir kaptanlar vardır.. Bir de.. Neyse..
Üç.. Taş yerinde ağırdır. Ben Sabah 'la gazeteci olmadım. Ama Sabah 'la köşe yazarı oldum.. Beni bugün olduğum konuma Sabah okurları getirdi. Benim asıl servetim, okurlarım.. Onlar burada.. Bir, onları terketmem zor.. İki.. Yeni bir yayın, yazar için işe sıfırdan değilse de, çok gerilerden yeniden başlamak demek.. Medya, gezgin yazarların, her değişiklikte biraz daha eksilmelerinin örnekleri ile dolu.. Gidip yuvaya dönenler bile, dönüşlerinde eski havalarını bulamadılar.. Bunları yıllar yılı yakından izleyen biri olarak gazete değiştirmenin, mutlak zorunluluk olmadıkça gerekmediğine inanıyorum..
***
Güngör Mengi 'nin istifa yazısını getirdikleri sırada Dinç Bey 'in yanında idim.. Gözleri dolu dolu oldu.. "Güngör benim yazarım değil, ailem" dedi..
Taa İzmir'den başlayarak beraber büyümüş, İstanbul'a beraber gelmişlerdi.. Aile gibiydiler gerçekten..
Dinç Bey , gidenlerin yerine başkalarını bulacaktır muhakkak.. Ama bir Güngör daha bulması için yarım asır geriye dönüp o yılları yeniden yaşaması gerek ki mümkün değil.. Gözlerinin dolması ondan..
Sadece Güngör 'e değil, gidenlerin hepsine üzgündü, benim gibi..
Ama üzülmek bir şeydi, hayatın tüm hızı ile devam ettiği bir başka şey..
Her sabah dünya yeniden kuruluyordu madem, her gün taze bir başlangıçtı, çünkü.. Kolları sıvamalıydık..
"Bak patron" dedim.. Anneannem 'Her işte bir hayır var' demeyi öğretti bana, Müftü Dedem'in bilgeliğinden kaynaklanarak..
"Belki de, Sabah'ın fena halde ihtiyaç duyduğu 'yenilenme' fırsatını zorunlu olarak eline geçirmiş bulunuyorsun.." dedim.
"Son zamanlarda fena halde yazara dayalı bir gazete olmaya başlamıştık. Şimdi gazetenin asli görevi haberciliğe ağırlık vermeye başlayabiliriz.. İkincisi.. Mevlana, yüzyıllar sonra yeniden moda oldu.. 'Artık yeni şeyler söylemek lazım' diye şarkılar yazılmaya başladı, partiler kurulur oldu.. Köşeler çok yaşlanmıştı.. Gençlere 'Siz ne diyorsunuz' diyecek yer kalmamıştı.. Genç köşeler açabiliriz.." dedim..
..ve de..
"Çok değerli arkadaşlar gitti. Kabul.. Ama herkesin çok iyi bildiği bir gerçek var.. Düşen altın dahi olsa, balon yükselir.." dedim..
***
Sabah 'ta yepyeni bir heyecan var.. Bir defa taşınıyoruz.. Yeni bir binaya gidiyoruz. İkincisi. Kadro yenileniyor.. Yeni şeyler söyleyecek olanlar geliyor.. İşte Mansur Foroutan.. Yeni neslin hem de nasıl "Mizah Duyusu" olan bir gazetecisi olarak onu tanımak gerek. Dün sabah onun köşesi ile uyandım. Bakın bir aya kalmaz, Mansur tiryakilik yaratacaktır.
Ali Kırca , kır saçları ile gene hem siyaset, hem duygu dolu yazılar yazacak..
Daha başka yeniler ve yenilikler sırada..
Bunların başında "Mutfak" ı, haberciliği öne alarak yeniden kurmak var. Ergun Babahan (Genel) ve Altan Tanrıkulu (Spor) gibi iki çok iyi yetişmiş, genç, cesur, atak, yeniliklere aç gazetecinin yönetiminde tüm mutfak yenileniyor.
***
Şu sıralar biraz fazla telaştayız.. Bu telaş, yepyeni bir ortamda, yepyeni bir Sabah 'ın telaşı..
Ayrılan dostlarımızın haberini "Sabah artık eski Sabah değil" diye verenler haklı..
Eski Sabah 'ın temelleri ve temel ilkeleri üzerinde yepyeni bir Sabah kurmanın tatlı ve heyecanlı telaşı içindeyiz..
"Her sabah dünya yeniden kurulur.. Her gün taze bir başlagıçtır" deyişinde minik bir değişiklik yapma telaşı bu.. "sabah" ın "s" si var ya, hani.. Onu büyük harfe çevirme telaşındayız..
"Her Sabah dünya yeniden kurulur. Her gün taze bir başlangıçtır.." yapacağız..
Yeni, yepyeni sabahlarda, yeni, yepyeni Sabahlara, sevgili okurlar..
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:42