
"GÜVENLİK SORUŞTURMALARI UYGULAMADAN KALDIRILMALIDIR"
ZAFER ÇAKMAK -ANKARA
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, güvenlik soruşturmalarının, istisnalar dışında uygulamadan kaldırılması gerektiğini belirterek, "İstisnai kalemler dışında kalan hizmetlere girişte güvenlik soruşturmasına son verilmeli, kamuoyunda fişleme olarak adlandırılan kişi hak ve özgürlüklerine müdahalelerden birisi olan bu uygulama hayatımızdan çıkarılmalıdır" dedi.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Zafer Üskül, yaptığı yazılı açıklamada kişi dokunulmazlığının, insanın yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme haklarını içerdiğine işaret ederek, yaşama hakkı ve ölüm cezası, kolluk aşırılıkları, işkence, güvenlik soruşturması gibi sorunların kişi dokunulmazlığını ilgilendirdiğini belirtti. Bugün için güvenlik soruşturmasının, düşünce, kanaat, ifade ve çalışma özgürlükleri açısından kişinin birçok hak ve özgürlükleri üzerinde bir baskı ve tehdit olarak görüldüğünü ve varlığını sürdürdüğünü kaydeden Üskül, eşitlik, masuniyet karinesi, özel yaşamın gizliliği, kamu hizmetine girişte görevin gerektirdiği niteliklerden başkasının aranmaması ilkelerinin de güvenlik soruşturmasından etkilendiğini ve değer kaybına uğradığını savundu.
Hepsinin başında, kişinin onuru ve maddi-manevi varlığının bundan örselendiğini belirten Üskül, bu bakımdan güvenlik soruşturması konusunu kişi dokunulmazlığı kavramıyla, öncelikle de bununla irtibatlandırmak gerektiğini ifade etti. Güvenlik soruşturması uygulamasının başlıca özelliklerine değinen Üskül, "Güvenlik soruşturmasının konusu, suç oluşturmayan hususlardır. Suç konusu olan eylem ve davranışlar zaten ceza yaptırımını davet eder. Buradaysa, suç olmayan eylem ve davranışlarından ötürü kişinin adeta cezalandırılması söz konusudur. Güvenlik soruşturmasının kişiler bakımından da alanı çok geniştir.
Türkiye'deki uygulama, yalnız gizlilik dereceli görevlerde değil, kamu hizmetinin bütün alanlarında geçerli olmuştur. Güvenlik Soruşturması Yönetmeliği, bütün kamu personelinin atama ve yer değiştirmelerinde 'arşiv araştırması'na başvurulmasını buyurmaktadır. Güvenlik soruşturmasına tabi personelin kapsamında ciddiye alınacak bir daraltım sağlanabilmiş değildir" ifadelerini kullandı.
Hukuk açısından sarsıcı bir başka noktanın da, güvenlik soruşturmasının Anayasal ve yasal dayanağının bulunmayışı olduğunu kaydeden Üskül, konunun şimdiye kadar, bakanlar kurulu kararları, genelgeler ve yönetmelikler eliyle düzenlendiğini, dolayısıyla bu uygulamanın, hak ve özgürlüklerin yasayla sınırlanabilmesi ilkesinin de ihlali niteliğinde olduğunu bildirdi. Böylece Anayasal hak ve özgürlük ya da ilkenin, hiçbir yasal dayanağı bulunmayan yürütme işlemleriyle sınırlanmış olduğuna işaret eden Üskül şunları kaydetti:
"Bir devlette kamu hizmetinin bazı kesimlerinin özel dikkat gerektireceği açıktır. Bu kesimlere personel alımında güvenlik soruşturması bir gereklilik olarak kabul edilebilir. Ancak bu uygulamanın makul sınırlar içinde tutulması şarttır. Bu da her şeyden önce bir yasal düzenleme işidir. Bu yasal düzenlemeden sonra ve bu Kanun ışığında, güvenlik soruşturması, sınırlanmış çerçevesi içinde, yönetmelikle yeniden düzenlenmelidir. Güvenlik soruşturmasının yasayla düzenlenmesinde, hangi hizmetlere personel alımında bu yola başvurulabileceği istisnai olarak ve sayılarak gösterilmelidir. Bunları saptamakta büyük zorluk çekileceği söylenemez. Her halde askerlik, emniyet, istihbarat ve dışişleri hizmetleri gibi alanlar için böyle bir uygulamanın yasayla öngörülmesi, hizmetin gereklerine uygun düşer. Ceza infaz kurumlarıyla tutukevlerinde çalışacak personel için de aynı denetleme düşünülebilir. Bu istisnai kalemler dışında kalan hizmetlere girişte ise güvenlik soruşturmasına son verilmeli, kamuoyunda fişleme olarak adlandırılan kişi hak ve özgürlüklerine müdahalelerden birisi olan bu uygulama hayatımızdan çıkarılmalıdır."