KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Çalıştığı Sabah Gazetesi'nde Ali Şen'in kendisiyle ilgili ağır bir yazı yazmasına bozulan Hıncal Uluç,gazete yönetimini topa tuttu.Uluç,"Benim Sabah ve içinde bulunduğu gurupla sözleşmem yok, ama siz okurlarla var.Salı sabahı, kendimi fena halde zorlamasam, gazeteye gelmiyor ve Ercan 'ı yolluyordum, Yasemin 'le beraber eşyalarımı toplayıp getirmesi için..Ben bu kurumda bu kadar saygısızlığı, bu kadar aşağılanmayı, bu kadar alay konusu edilmeyi hak ettiğimi sanmıyorum "dedi.
İŞTE HINCAL ULUÇ'UN YAZISI
Gene dertleşme.. Ama herhalde son..
Benim Sabah ve içinde bulunduğu gurupla sözleşmem yok, ama siz okurlarla var.. "Sabah'ı senin için alıyorum" diye yazandan, benden nefret edenlere kadar geniş bir yelpaze içinde her sabah beni okuyanlarla bir sözleşmem var..
Buraya gelene kadar ben iyi, hem de çok iyi bir gazeteciydim.. Ama köşe yazarı değildim. Beni bu ülkenin önde gelen köşe yazarlarından biri yapan Sabah okurlarıdır. Onlar bu kadar ilgiyle okumasalar, "Yazar" Hıncal olur muydu?..
Salı sabahı, kendimi fena halde zorlamasam, gazeteye gelmiyor ve Ercan 'ı yolluyordum, Yasemin 'le beraber eşyalarımı toplayıp getirmesi için..
Ben bu kurumda bu kadar saygısızlığı, bu kadar aşağılanmayı, bu kadar alay konusu edilmeyi hak ettiğimi sanmıyorum..
***
Bak Faik Çetiner , atv Spor Müdürü ve Spor Stüdyosu sorumlusu..
Terbiye özürlü adamın Hıncal Ağabey 'in için en aşağılık yazıları yazdığını bilmiyor musun?..
"Bu adam hayatını Şamdan'da kadın satarak kazanır. Esas mesleği budur" diye defalarca yazdığını duymadın mı?.. Dünyanın en aşağılık yalan ve hakaretleri ile durmadan benden söz ettiğinden haberin yok mu?.
"Faik Çetiner, sözlük anlamı ile profesyonel bir pezevenktir" diye yazmış olsa, sen onu gene ikide birde programına konuk eder miydin?.. Ya da bu lafları, gazetenin patronları, ya da üst düzey yöneticileri için etmiş olsa, yüreğin yeter miydi, oraya çağırmaya..
Kendine yapmazsın. Patronlarına yapamazsın, peki bana nasıl ve niye yapıyorsun?..
Kendine yapmadığın şeyleri, başkalarına da yapmamak gerektiğini sana öğretmediler mi, Faik ..
Terbiye özürlü adamı oraya çağırdığın yetmiyor, rica minnet görüşlerini aldığın Hıncal Ağabey 'inin bandını yayınlarken, ekranın köşesine onun sırıtkan yüzünü oturtup, onun Hıncal Ağabey 'ine, Sabah gurubunun saygın bir üyesine nasıl kıs kıs güldüğünü milyonlara izletiyorsun.. Bu mizansen için terbiye özürlü adam ne vaat etti sana Faik ?..
Bak Faik ,
Ben sporla ilgili fikirlerimi köşemde, NTV'de ve Lig TV'de canımın istediği kadar konuşarak bol bol açıklıyorum. atv'ye ihtiyacım yok.. Ben senin ricanı, sırf "Bizim televizyonumuzdur" diye lütfen ve karşılıksız kabul ettim. Sen bu "Lütuf" görüntülerini olacak en çirkin oyunda kullandın.
Bir daha sakın ola bana kamera yollamaya kalkma.. Bir daha atv'nin herhangi bir birimi bana kamera yollamasın.. Bu pislik temizlenmedikçe, benden tatmin edici özür dilenmedikçe ve bir daha tekerrür etmeyeceği bir şekilde garanti edilmedikçe, atv benim için ölüdür.
Hıncal 'ın gazetesinde, Hıncal 'ın kurumunda Hıncal 'a hakaret edilecek, başka yayın kuruluşlarında Hıncal için en aşağılık lafları edenler, Hıncal 'ın kurumunda ısrarla baş tacı edilmeye devam edilecek ve Hıncal hala ve hala bu kurumda kalmak için kendi kendini zorlayacak ve direnecek?..
Bardak artık doldu, Sabah'ı yönetenler.. Bardak artık doldu.. Bir dertleşme yazısı daha yazmayacağım.. Bir sabah kalkıp gazeteye gelmeyeceğim, hepsi bu..
***
Terbiye özürlü adam, hem de bu gazetede benim için en aşağılık şeyleri yazarken, yönetimden kimsenin kılı kıpırdamamıştı. Daha sonra ayni terbiye özürlü, bu defa Star'da, o yazıları yönetimin talimatı ile yazdığını, amacın beni istifaya zorlamak olduğunu yazdı. Gene kimseden ses çıkmadı..
O zaman ilk dertleşme yazımı yazmıştım.. "Biz nasıl takımız?.. Niye kimse Sabah'ın önemli bir yazarına sahip çıkmıyor" diye..
Oğuz Ağabey 'den bir faks aldım.. "Ben sana Hürriyet'te sahip çıktım Hıncal" diyordu.. "O zamanki yazım gözünden kaçmış olmalı.. O tek yazı ile de kalmak istemedim. Sürdürdüm.. Bir yazı daha yazdım. Zamanın spor yönetimi o yazımı koymadı ben de Hürriyetspor'dan çekildim" diye..
Terbiye özürlü adamın kollarının nerelere uzandığının belgesiydi Oğuz Aral 'ın sözleri.. Beni yeterince savunmasına izin verilmediği için kendi gazetesinin spor sayfalarını boykot eden Oğuz Aral 'ın..
Sabah camiası Hıncal 'a hakaretleri sessiz, belki de içinden mutlu olarak izlerken, rakip gazeteden gelen desteği, "Nobellik Yazar" başlıklı Oğuz Aral yazısını, bugün köşeme alıyorum ki, Faik Çetiner ve ötekilerin yüzleri belki biraz kızarır.. İbretle okusunlar:
***
Siz Hürriyyet okuru kullarımın belki haberi yoktur. Ama Türk Edebiyatı, bu ara müthiş bir yazar kazandı. Bu Türkçesi engin, anlatımı veciz, deyimleri zarif yazarımız mutlaka Nobel Edebiyatı Ödülü'nü kazanacak ve Yaşar Kemal'i de kıskançlıktan çatır çatır çatlatacak.
Bu edebiyat şaheserinden mahrum kalmayasınız diye yazarımızın bir yazısından zeka ve zarafet dolu bazı bölümleri aşağıda sunuyorum.
"Bu Hıncal Uluç'u yazılarıma konu ettiğimde pek çok insan bana şaşırıyor.
'Böylesine bir kişiliğe sahip birini, köşende yer verip neden ünlü yapıyorsun, anlamıyoruz' diyorlar. Ben de bu antipatik, kişiliksiz ve yalancı adamdan söz etmemeye çalışıyorum.
Bu yalancı, dolambaz, mutsuz, ruh hastası, kişilik zaafı olan Hıncal..
Bu gecelerin adamı, yalan yazılar yazan yalancı, pespaye bu aşağılık kişilik. Hıncal Uluç'u yine bana bulaşana kadar yazılarıma konu etmeyeceğim."
( Hıncal'ın notu: İnanın, inanın.. Bu satırlar Sabah gazetesinde bir Sabah yazarı için yayınlandı ve gazetede kimsenin kılı kıpırdamadı.. Anlayın nasıl takımız biz..)
Perişan Türkçe'sinden çaktığınız gibi bu çiçeği göbeğinde taze yazarımızın adı Ali Şen. Yazdığı gazete, Uluç'un da çalıştığı Sabah Gazetesi... Okuma yazması olan herkes yazı yazabilir, ister mektup yazar ister alışveriş listesi... Ama gazete yazısı yazmak bir meslektir. İş adamlığının yöneticiliğin bile kuralları olduğu gibi yazarlığın da asgari kuralları vardır. Bunlardan ilki Türkçe'yi iyi bilmektir. Sonra basın dünyasını Bodrum gibi, Fenerbahçe gibi Ali Baba'nın Çiftliği sanmamak gerekir. Birine hakaret etmeyi canın çekse bile bunu zekice ve hiç olmazsa aile terbiyesi kuralları içinde yapacaksın. Çünkü, gazete sayfalarını okumak için insanlar para veriyor, bizler de ekmeğimizi kazanıyoruz.
Yalnız bu yazıdan önemli bir gerçeği öğrendim. Yıllardır "Allah Allah.. Bu Hıncal Uluç, nasıl bu kadar ünlü olabildi?" diye merak edip dururdum. Meğer onu meşhur eden Ali Şen'in yazılarıymış."
***
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:13