HİSARCIKLIOĞLU: ''SABİT KUR SİSTEMİ UYGULANSAYDI, TÜRKİYE ÇOK AĞIR KRİZ YAŞIYOR OLURDU''
A. CANER BAYSAL
KAHRAMANMARAŞ - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sabit kur sistemi uygulansaydı Türkiye'nin çok daha ağır ve hatta 2001'deki Şubat krizinin benzeri bir dönemi yaşamasının söz konusu olabileceğini söyledi. Asıl problemin kur seviyesinin değil, faiz oranlarının yüksekliği olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ''Döviz kurlarının bir ülkeye vereceği hasar, yüksek faizin vereceği hasardan büyük olamaz'' dedi.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Toplantısı'na katılan Hisarcıklıoğlu, serbest kur sisteminin hükümetin, hatalı uygulamalarına karşı bir sigorta olduğunu belirterek, yapılan yanlışlıkların anında kurlara yansıdığını, bu uyarı sistemi algılanıp tutarlı kararlar alındığında ise kurların eski seviyesine döndüğünü hatırlattı. Sabit kur rejimlerinde, hem hükümetlerin hem de piyasaların rehavet hissine kapılıp, popülizme sapma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu, serbest kur sisteminin ise şokları azalttığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, ''Sabit bir kur sisteminde olsaydık, çok daha ağır ve hatta 2001'deki Şubat'ın benzeri bir dönemi yaşamamız söz konusu olabilirdik. Artık 'Devlet kur garantisi versin' veya 'Bazı kesimler için farklı döviz kuru uygulansın' demenin bir anlamı kalmamıştır. Çünkü kurlar artık bir kamu otoritesi tarafından belirlenmiyor'' diye konuştu.
YASTIK ALTINDAKİ DÖVİZLER
Son 2 yıldır pek çok vatandaşın, neredeyse zorunlu ihtiyaçları dışında tüm harcamalarını kısarak, birikimlerini dövize yönlendirdiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, ''Aslında bu durum son 15 yılın da özeti niteliğindedir. 1988 yılında döviz hesaplarının toplamı 5 milyar dolar iken, bu yılın başında 45 milyar dolara ulaşmıştı. Üstelik bu rakamlar sadece banka hesaplarındaki dövizdir. Muhtemelen bir bu kadar da yastık altında döviz tutulmaktadır. Türkiye, gelişmiş bir ülke olacaksa, dövizlerin Türk Lirası'na dönmesi gereklidir. Belki de bu sürecin başlangıcını yaşamaktayız. Son 3 ayda, 2 milyar dolardan fazla döviz bozulmuş, bir bu kadar da yastık altındaki paranın gelmesi ile Türk Lirası cinsinden hazine kağıtlarına 4 milyar dolar yatırılmıştır. Kısacası, bu kadar yüksek düzeydeki döviz hesaplarının bir gün çözülmesi gerekiyordu ve kaçınılmazdı. Döviz kurlarının bugünkü seviyesi 'sıcak paradan' dolayı değil, kendi vatandaşlarımızın milli paralarını tercih etmesinin sonucudur'' şeklinde konuştu.
''KRİZE İHTİMAL VERMEMEK LAZIM''
Türk Lirası'nın değerlenmesinden dolayı, ithalatın artışı ve cari açığın büyümesi karşısında, yine 2001'dekine benzer bir kriz ortamı yaşanmasına fazla ihtimal vermemek gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, serbest kur modelinin getirdiği esneklik sayesinde döviz kurlarının bu durumu düzeltmek için gerekli hareketi yapacağını belirtti. Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti:
''3 önemli noktayı hatırlatmak istiyorum. İlk olarak, Türkiye ne zaman büyümüşse ithalat artmıştır. İthalatın da yüzde 90'ı hammadde ve yatırım mallarından oluşmaktadır. Yani büyüme, üretim ve ihracat artışı için ithalat gereklidir. Üstelik bugünkü ithalatın önemli bir kısmının, vadeli ithalat olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla artan ithalatın getireceği döviz talebi, gecikmeli de olsa, kurlarda bir düzeltme ve toparlanma sağlayacaktır.
İkinci olarak, Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu olarak gördüğümüz enflasyonun düşmesini isterken ve bunun için çaba harcarken, ülke parasının da reel olarak değer kaybetmesi beklenmemelidir.
Üçüncüsü, bugün devletin, döviz cinsinden iç ve dış borç toplamı 110 milyar dolardır. Dolayısıyla kur artışının düşük kalmasının böyle bir olumlu tarafı da vardır.''
''İHRACATÇI VE TURİZMCİLER ENDİŞELERİNDE HAKLI''
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, meselenin bir de diğer yüzü bulunduğunu belirterek, yaklaşık 50 milyar dolar ile ülkeye en çok döviz girişini sağlayan ihracatçılar ve turizmcilerin, Türk Lirası'nın değer kazanmasından endişe duyduklarını ve bunda da haklı olduklarını söyledi. Döviz kazanıp Türk Lirası masrafı yapanların, bir yandan yüksek girdi maliyetlerinin yüküyle ezilirken, diğer yandan da gelirleri azaldığı için zor duruma düştüklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, yılbaşından bu yana dolar-euro ortalamasının yüzde 8 düştüğünü vurguladı.
Yılın ilk 5 ayında enflasyonun yüzde 15'e çıktığına, ihracatçının toplam zararının yüzde 23 seviyesinde olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, üretim maliyetlerinin üzerindeki yüklerde yüzde 23'lük indirime gidilmesi gerektiğini belirtti.
''Kur, Türk Lirası lehine döndü ve döviz geliri olanlar kaybetti'' diyerek kuru yukarıya çekmenin çıkar yol olamayacağına göre, Merkez Bankası'nın da bu eleştirilerin muhatabı olamayacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ''Bizler bu ülkenin geleceği için kurumsallaşmayı savunuyoruz. Bu yüzden de Merkez Bankası gibi kurumları korumalı ve yıpratmamalıyız'' dedi. Çözümün ortada olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, ''Madem bu ülke döviz girdisine muhtaç, madem dövizi ihracatçı ve turizmci kazandırıyor. Madem Türk Lirası değerlendikçe döviz kazandıranlar rahatsız oluyor, madem kura müdahale etmek ateşle oynamak gibi bir şey. O zaman geriye bir tek yol kalıyor. İhracatçının ve turizmcinin sırtındaki yükleri indirmek. En kısa zamanda doğalgaz, elektrik ve SSK primi gibi yükleri makul seviyeye çekmek lazım'' diye konuştu.
TOBB'UN BEKLENTİLERİ
Bugün herkesin kamudaki israftan şikayetçi olduğunu belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu,
enerji sektöründe bunun önlemenin yolunun dağıtımın özelleştirilmesi olduğunu kaydetti. Elektrik dağıtımının özelleştirildiği yerlerde kayıp-kaçak oranının yarı yarıya düştüğünü görüldüğüne dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, 1997 yılında ihalesi sonuçlanan ve anlaşması yapılan Adıyaman-Kahramanmaraş illerindeki işletme devrinin biran önce tamamlanmasını istediklerini söyledi.
İhracatçılara bürokratik engel getiren ve bugün sadece Bulgaristan, Romanya, Rusya ve Çin'de bir benzeri bulunan, 1930 tarihli, yani 73 yıllık kambiyo mevzuatının yenilenmesi için çalıştıklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, iyi niyetli ihracatçıyla, hayali ihracatçıyı ayıran bir kambiyo affı getirerek, hukuk sistemini tıkayan 10 binden fazla dosyayı temizlenmesini, böylece devlete hem ilave gelir hem de yurt dışında kalmış 1 milyar dolardan fazla ihracat bedelinin Türkiye'ye getirilmesinin sağlanacağını söyledi.
2001 krizinden olumsuz etkilenen şirketlerin yeniden ekonomiye kazandırılmasına yönelik ''sicil affı'' getirilmesi için uğraş verdiklerini belirten Hisarcıklıoğlu, 25 yıldır gündemde olan enflasyon muhasebesine 2004'ten itibaren geçilmesi ile ilgili olarak hükümet ile mutabık kalındığını ve yasalaşmasını takip ettiklerini vurguladı.
Bugün asıl problemin kurların seviyesi değil, faiz oranlarının yüksekliği olduğunu ifade eden Rifat Hisarcıklıoğlu, ''Döviz kurlarının bir ülkeye vereceği hasar, yüksek faizin vereceği hasardan büyük olamaz. Faizlerin düşmesi, hem reel sektörü hem de ülke ekonomisine en büyük teşviktir. Ama faizlerin emirle düşmeyeceğini de bilmeliyiz. Emirle faiz düşürmeye çalışmanın neye yol açtığını 1994 yılında gördük. Faizler bir sonuçtur. Hükümetin iktisadi politikasının aynasıdır. Aynadaki görüntüye kızmanın bir yararı yoktur. Önce kendimizi düzeltmeliyiz. Hükümet, uygulanmakta olan reform programın benimser ve uygular, kamuda yönetimi ve mali reformu tamamlar, müsrif ve hantal devlet yapısını değiştirirse, bunun faizler üzerindeki olumlu sonuçlarını kısa sürede görecektir. Türkiye ekonomisi artık kurumsallaşmak zorundadır. Kamu kesimi kurumsallaşmak zorundadır. Özel sektör kurumsallaşmak zorundadır. Keyfi yönetim devri herkes açısından sona ermek zorundadır'' diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07