HÜLYA AVŞAR : METİN AKPINAR BANA ÇOK ÇEKİCİ GELİYOR AMA AYAĞA KALKINCA İŞ BİTİYOR
Sahne, televizyon, tiyatro, sinema, ev kadınlığı, iş kadınlığı gibi farklı kulvarlarda yarışan Hülya Avşar, kendini sanat dünyasının maestrosu ilan etti.
İşte, ‘‘Ben yapılan güzel şeyleri takdir etmeyi severim. Ama hadlerini bildirmeyi daha çok severim. Kaşınanı kaşırım yani’’ diyen Avşar'ın olay yaratacak açıklamaları...
Aslında ben sanat camiasının maestrosuyum. Kendimi kıdemli bir maestro olarak görüyorum, böyle hissediyorum. Ayrıca her sınıfın bir başkanı vardır. Sanat camiası bir sınıfsa, kendimi bu sınıfın başkanı olarak görüyorum. Alınanlar olabilir. Zaten benim hayatım hep alınan insanlarla geçti. Bir şekilde söylediğim her şeye tepki gösterildi ama sonunda kabul ettiler. Böyle yaşadım, yaşamaya da devam edeceğim. Neden maestroyum... Görsel açıdan, düşünce açısından bir şekilde önde gidiyorum. Sahne, televizyon, tiyatro, iş kadınlığı, ev kadınlığı, dergi, tişört gibi şeyler bir araya gelince, ister istemez kendi sektöründen biraz ayrılıyorsun.
HADLERİNİ BİLDİRİRİM
Ben insanlara hadlerini bildirir, onlara oldukları yeri ve gelebilecekleri yeri söyler, insanları takdir etmeleri gerektiğini belirtirim. Mesela bir köşe yazısını okurum, hoşuma gitmişse açarım tebrik ederim. Bu özelliğim vardır. İnsanların yaptığı güzel şeyleri tebrik etmeyi çok seviyorum. Ama hadlerini bildirmeyi daha çok seviyorum. Hadlerini bilirlerse eğer, her zaman doğruyu bulurlar. Bunu da yaparken başlarına vura vura yapmıyorum. Ama çok kaşınırlarsa yapıyorum. Ben bu kadar tecrübe edinmişim. Zamanında kaşınmışım, kaşımışlar. Bu saatten sonra beni kaşıyabilmeleri mümkün değil. Ancak benim tarafımdan kaşınırlar. Açıkçası kaşınanları da kaşımayı yeğliyorum. Asla çok fazla tevazu gösteren biri değilim. Kısacası insanlara hadlerini bildirmekte fayda var. Bildireceksin. Bunu yapmak benim asli görevim. Çünkü o kişilere iyilik yaptığımı düşünüyorum. Hepsi toparlanıyor, adam oluyor.
BİZ KADIN DERNEĞİ DEĞİLİZ
TİKAD, kendi parasını kendi kazanabilen, çalışan, Türkiye'nin durumundan bire bir etkilenen tüm iş kadınlarının kurduğu bir dernek. İşadamları kadar, kadın olarak ve tabii ki artı hislerimizle Türkiye'ye çok faydalı olacağımıza inanıyoruz. Mümkün olursa, hükümetimizle, başımızdaki insanlarla birlikte hareket etmek istiyoruz. Yani Türk İşadamları Derneği kadar, belki de daha fazla bizim de önemli fikirlerimiz olacaktır. İşin bir tarafından tutmak, toplumsal problemlere yönelmek ve onları çözmek istiyoruz. Yalnız şunun altını özellikle çizmek istiyorum, bu dernek sadece kadınları kollayan bir kadın derneği değil. Zaten böyle bir dernek olsaydı, ben olmazdım.
MASAL KİTABI ÇIKARABİLİRİM
Sabah, iki telefona birden yapışıyorum. Tişörtü, derginin konularını, çekeceğim filmin senaryosunu konuşuyorum. Akşam 18.00'e kadar bin tane yere, bin tane şey anlatmış oluyorum. Zehra'nın okulunu, eve gelince ne yemiş, onları soruyorum. Arkasından sporumu yaparım. Eve geliyorum. Mutlaka misafirim oluyor. Bu arada Zehra'ya hangi masalı okuyacağımı düşünüyorum. Bazen tıkanıyorum, masal uyduruyorum. Zaten yakında Madonna gibi bir masal kitabı çıkarırsam şaşırmayın, çünkü olağanüstü şeyler yarattım.
AKPINAR BANA KIRILMASIN
Evet Metin Akpınar için, ‘Şişman ve yaşlı olduğu için ona aşık olamam' dedim. Bu lafı ettim... Ben bir film seyrederken insanların birbirlerine yakışmaları gerektiğine inanıyorum. İki sevgilinin, aralarında aşk ilişkisi olan insanların birbirine yakışması gerek. İnsanlar Metin Bey ile bizi ‘Bir Dilim Aşk' dizisinde yan yana koyamayacaklardı. Ben bunu tamamen mesleki açıdan düşündüm. Asla Metin Akpınar'a böyle bir şey söylemem. Ama isterim ki o da bu sözlerimden etkilensin ve biraz kilo versin. Bir tane Metin Akpınar'ımız var. Maalesef sağlıklarına dikkat etmiyorlar. Bu konuda kibarlık yapamayacağım. Aslında Metin Akpınar bana son derece çekici ve karizmatik geliyor. Ama ayağa kalktığı zaman her şey bitiyor. Bunları bilmeleri gerek. Bir gün bir başkası da benim için aynı şeyi söyleyebilir. Yani Metin Bey çok kilolu, bence sağlıksız bir durumu var. Dolayısıyla olduğundan daha yaşlı görünüyor. Ben de o duyguyu hissedemedim. Olmazdı yani... Aslında benim bu sözlerime kırılmaması gerek. Eğer ben bunu insanlar içinde söyleseydim kırılmakta haklıydı.
Kaya’ya bana kuma al diyorum
Kaya artık gelip ‘‘Hadi dışarı çıkalım, yemeğe gidelim’’ diyemiyor. Eğer derse ben de ona diyorum ki, ‘‘Sen de bana bir tane kuma bul, benim yetişemediğim işlere o yetişsin.’’ (Gülüşmeler) Şaka bir yana Kaya da çok yoğun. Bana özellikle, ‘‘Gel bir yere gidelim’ demiyor. Gözümden ve bakışımdan anlıyor. Mümkünse yalnız bırakmaya çalışıyor. Onun da benimle uğraşacak zamanı yok. Ortak zaman ayırdığımız tek şey Zehra. Yukarıda söylediğim tempoyu Kaya hayatta hissetmez. Çünkü o gelene kadar işlerim çoktan biter.
2004 MODEL ALACAK
(Avşar'a, Kaya Çilingiroğlu'nun bir röportajında, 'Hülya'nın bazı taraflarını değiştirmek isterdim' cümlesini hatırlatıyoruz...) Aslına bakarsanız o beni değiştirip, 2004 alacak. Toptan değiştirecek ama cesaret edemiyor. (Kahkahalar) Fakat ben daha çok antika seviyorum. O yüzden kalsın diyorum. (Kahkahalar) Zaman geçtikten sonra, ‘‘O değişse, bu değişse’’ deriz. Onun istediği gibi olsam, daha çok şikayetçi olacak. Dediğim gibi insanoğlu böyle... HÜRRİYET
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:47