Medya
  • 29.8.2002 10:08

HÜRRİYET, KENDİ YAYIN İLKELERİNİ ÇİĞNEDİ...

KAYNAK : Haber Vitrini DAKKA BİR, HÜRRİYET YAYIN İLKELERİ HÜKMEN MAĞLUP! Önce siz sevgili okurlardan özür dileyerek, yazıya girmek istiyorum.. Çünkü bu köşede, Türkiye'ye ve dolayısıyla sizlere en ağır şekilde yaşattırılan sıkıntıların dışında, zaman zaman Türk Basını ile ilgili eleştirilerde de bulunuyorum.. Belki 'Bize ne basından, biz yiyecek kuru ekmeği zor buluyoruz' diyor olabilirsiniz.. Ama kazın ayağı öyle değil.. Bence, Türkiye'nin en başta gelen problemi basın! Çünkü, bizlerin yazdıkları, size gösterdikleri veya seyrettirdikleri, sizlerin dünyaya açılan pencerenizdir.. Biz ne yazarsak, ne gösterirsek, ona inanmak durumundasınız.. En fazla, size verdiklerimizden şüphe edebilirsiniz.. Doğruya, şüphenin ötesinde bir milim daha yaklaşma şansınız yok! Ve Türkiye, Sırat Köprüsü'nden geçiyor! Ya yeniden içinde IMF hizmetkarlarının fink attığı partileri seçip, zenginin daha zengin edildiği ama sizin yerlerde süründürüleceğiniz yeni bir döneme gireceksiniz, ya da önce çocuklarınızın, sonra da çocuklarınıza istikbal hazırlayacak sizlerin geleceği için, 'Yepyeni bir Türkiye' tercihinde bulunacaksınız! Türkiye Sırat Köprüsü'nden geçiyor, çünkü bu kıldan ince köprüden düşenler sadece sürünmeyecek! Ülke de büyük kaoslara sürüklenecek! O yüzden, yanlışın içine 'sürüklenmemeniz' amacıyla; kandırılmış veya kandırmayı amaçlayan, ya da bilerek bilmeyerek yanlış işler yapan meslektaşlarımızı ve yayın organlarını, buradan eleştirmemiz gerekiyor! Gösterdiğiniz anlayışa teşekkür ederek, konumuza geçelim.. ALIŞMADIK VÜCUT DON TUTMUYOR! Aydın Doğan'ın sahibi olduğu, Ertuğrul'un genel yayın yönetmenliğini yaptığı Hürriyet gazetesi, geçen Pazar günü büyük bir 'marifet' yaparak, kapkara iki sayfaya yerleştirdiği 'Yayın İlkeleri' yayınladı ve gazetecilik haysiyetini iki paralık etti! Çünkü, 'Yayın İlkeleri' dedikleri şeyler, zaten gazeteciliğin ana kuralları idi.. Bunları 'yeni ilke' gibi yayınlamak, daha önce düzgün gazetecilik yapmamayı kabul etmek demekti! Gerek Umur Talu arkadaşım ve gerekse ben, elbette bu durumu star'daki köşelerimizde yerden yere vurduk! Çünkü, gazetecilik mesleğinde 'mecburen' uyulması gereken, hatta 'olmazsa olmaz' nitelikteki bu 'ilkeleri' sanki yeni keşfetmiş gibi yayınlamak, 'ilkesizlik' ten başka bir şey değildi! Ama bizim 'ilkeli' yazılarımıza Ertuğrul fena halde bozulmuş olmalı ki, Salı günkü köşesinde 'Sapığa sapık diyememenin riski' başlıklı bir yazı yazarak, aklınca Umur'a ve bana hadlerimizi bildirdi, 'tıynet' ten bahsedip beni çok güldürdü ve gazetecilikten hiç haberi olmadığını, bir kez daha ortaya koydu! Şimdi bak Ertuğrul! Çok komik olman beni ilgilendirmez ama gazeteciliği berbat ediyorsun! Tutup, Pazar günü ilke yayınlıyorsun ve aradan 48 saat geçmeden, o ilkeleri, hem de Salı günkü kendi köşenin altında verilen haberle çiğniyorsun! İşte ben onun için 'Alışmadık vücutta don durmazmış' diye bir atasözümüzü hatırlatıyorum ya! Nedir o haber? Erman Yerdelen, yanında Cavit Çağlar varken, Fransa Nice'ten Özer Çiller'i arayıp seçim erteletme dümeni için, Yaşar Topçu ile görüşmesini istemiş! Erman Yerdelen dün seyahatte ve bir dizi toplantıda olduğu için kendisine ulaşamadım ama yakın arkadaşlarına sordum.. Erman Yerdelen, bu muhabbetlerin olduğu günlerde Nice'e hiç gitmemiş, Cavit Çağlar ise İstanbul'da imiş! Sen saygın haber kanalı NTV'nin yönetim kurulu başkanı olan Erman Yerdelen'i arayıp, olayı kendisine doğrulatmadan, nasıl olup da böyle bir iddianın içine adını katarsın? Ne oldu Pazar günü yayınladığın yayın ilkelerinin 9, 11 ve 16'ıncı maddelerine? Senin başında bulunduğu Doğan Grubu gazetelerinden Radikal'in dünkü nüshasında yayınlanan bir haberi, Mesut Yılmaz yine dünkü basın toplantısında yalanlamadı mı, yavrum Ertuğrul? Mesut Yılmaz ile röportaj yapan muhabire 'Soruları sen mi sordun, Mesut bey mi sordurdu?' diye sorarak, gazeteciliğin özgürlük kavramını yerin dibine batıracak kadar Mesut beye yakınsan, niye ANAP MKYK toplantısında konuşulanları ona doğrulatmadınız? Dakka bir, yayın ilkeleri 3-0 hükmen mağlup! SAPIĞA SAPIK DİYEMEMENİN RİSKİ Yavrum Ertuğrul! Salı günü kendi koyduğun ilkeleri kendin çiğnediğin 'Her şey Nice'ten gelen telefonla başladı' başlıklı haberin üstündeki köşende, bize çok kızıp 'tıynet' ten bahsettin.. Yayın 'ilkelerinizin' günün şartlarına göre yeniden hazırlandığını, 20 yıl önce 'gizli kamera' diye bir şey olmadığını, 20 yıldan bu yana sermaye piyasasının geliştiğini ve gezi davetlerinin son derece arttığını yazıp, haklı çıkmaya çalışmışsın.. Yav Ertuğrul! Sen milleti salak mı sanıyorsun, yoksa Andromeda gezegeninde mi yaşıyorsun? Yav oğlum be! Senin yeni koyduğun 'Gezi daveti yasağını', Haldun Simavi 32 sene önce Günaydın personeline koymuştu.. Hatta bu yüzden, çok önem verdiği bir ismi bile işten çıkartmıştı! Ki, o kişi o geziye, kendi iradesiyle değil, bir yöneticinin ısrarı ile katılmıştı, bu biiiir! Gizli kamerayı yine ilk defa 20 yıl kadar önce Uğur Dündar kullanmaya başlamıştı.. Hatta Prof. Dr. Ali Fuat Mındıkoğlu hadisesi, belki tam bir gizli kamera uygulaması değildi ama benzeriydi.. Senin bunlardan haberin yok mu, milletle kafa mı yapıyorsun? ZAMPARAYA ZAMPARA DİYEMEMENİN RİSKİ Yav Ertuğrul! Salı günkü yazında, 'Biliyoruz.. Biz suçu kesinleşmemiş, mahkemede cezası verilmemiş sapığa 'sapık' diyemeyeceğiz.. Onlar diyecek..' diyorsun.. 'Onlar' dediğin biziz elbet.. Sen bu konularda çok hassas, ilkeli bir çocuksun.. Ne olur bana bir konuda yol göster.. Benim bildiğim ünlü bir gazeteci var.. Bu gazeteci, bir zamanlar bir 'büyük' gazetenin Ankara Temsilcisi idi.. Hatta daha sonra o gazetenin başına geçti.. Ben biliyorum ki, bu gazeteci arkadaş Ankara temsilcisi iken, bir gün sekreterini çok ilkeli bir biçimde, makam masasının üzerine yatırdı ve topuktan itibaren gerekli işlemlere başladı.. Ama gel gör ki, o arkadaşın eşi bu durumdan şüpheliydi ve işi takibe almıştı.. Bu arkadaş tam iş üzerindeyken, karısı makam odasını basıverdi! Ancak, baskın sırasında; mahalle imamı, mahalle bekçisi ve mahalle ileri gelenlerinden üç kişi orada bulunmadığından, duhulün gerçekleştiği yolundaki iddialar, yasal olarak ispatlanamadı.. Şimdi bizim gibi tıynetsiz herifler, bunu haber yapmaya kalksa, 'zamparaya zampara diyememenin riskini' göze alalım mı, almayalım mı? Sen ilkeli çocuksun.. Ne olur, bizim gibi tıynetsizlere bir akıl ver de, ilkesizlikten kurtulalım.. CEVHER KANTARCI/ STAR) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:58

İLGİLİ HABERLER