
İDDİANAME BAŞSAVCIYA İADE EDİLEBİLİR
ANKARA - Hukukçular, AK Parti hakkında açılan kapatma davasına ait iddianamenin iade edilmesi gerektiğini savundu. Hukukçular, iddianamede AK Parti aleyhine olan delillerin yanı sıra partinin lehine olan delillerin yer almamasının en büyük iade gerekçesi olduğunu dile getirdiler. AK Parti'nin kapatma davası ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın hazırladığı iddianamenin iade edilip edilmemesine yönelik tartışmalara hukukçular da katıldı.
Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Kamu Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yavuz Atar, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu'nun 33. maddesinin parti kapatmalarında Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) uygulanacağını belirtti. CMK'nın 170 ve 174. maddelerinde ise iddianamenin iadesi için gerekçelerin sayıldığını kaydeden Atar, "Buna göre savcı Anayasa Mahkemesi'ne dava açarken sadece partinin aleyhine olan delillerin yanı sıra lehe olan delileri de sunmak zorundadır. Örneğin savcı AK Parti'nin kapatma davasında
laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğunu iddia ediyor, ama parti yöneticileri ise laikliğe bağlı olduklarına dair sayısız beyanlarında bulundular ve parti tüzük ve programında da buna yer veriyorlar. Bu durumda savcı iddianameye, laikliğe bağlı olduklarına dair parti yetkililerinin konuşmalarını da koymalıydı. İddianamedeki en önemli eksiklik budur ve en önemli iade gerekçesidir" dedi. İddianamenin iade edilmesini gerektiren ikinci gerekçenin ise Cumhurbaşkanı'na siyasi yasak istenmesi olduğunu savunan
Atar, "Ama Cumhurbaşkanı şu anda siyasi değildir, partiler üstü ve tarafsızdır. Cumhurbaşkanı'nın iddianamede yer alması Anayasa'ya aykırı bir taleptir" dedi.
İddianamenin iadesini gerektiren bir başka sebebin de bir takım bürokrat ve memurların söz ve eylemlerinin iddianamede bulunması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Atar, partiyi bu bürokratların söz ve eylemlerinden sorumlu tutmanın mümkün olmadığını belirtti. "Bu yürütme makamının sorunudur. Bu da bir aykırılık taşıyor" diyen Atar, bu sebepten dolayı da iddianamenin iade edilmesi gerekitğini savundu. Atar, "Eğer iddianame iade edilirse, savcı isterse iddianamesindeki eksiklikleri giderip, yanlışlıkları
düzelttikten sonra yeniden dava açabilir. Bir başka seçenek ise savcı delillerin yetersizliği kanaatine varırsa iddianameyi hiç gönderemeyebilir" diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop da, Anayasa Mahkemesi'nde siyasi partileri kapatma davalarının CMK'ya göre görüldüğünü hatırlatarak, yeni CMK'da da iddianamenin kabulü veya reddi diye bir kurum getirildiğini söyledi. Şentop, "Yani Anayasa Mahkemesi önce iddianameyi kabul edecek ardından davaya bakacak. Bu durumda yüksek mahkeme iddianameyi eksik bulursa iade edebilir. Örneğin AK Parti ile ilgili kapatma davasında partinin aleyhine olan delillerin yanı sıra
lehine olan delillerin de bulunması gerekiyor. Ama lehe olan delil yok. Bu da iddianamenin iadesini gerektirir. Bir başka iade gerekçesi de Cumhurbaşkanı'nın isminin geçmesidir. Halbuki Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanet suçundan yargılanabilir. O nedenle Cumhurbaşkanı'nın iddianameye dahil edilmesi hukuki değil. Bu da iddianamenin iade edilmesi için bir gerekçedir" ifadelerini kullandı.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Kamu ve Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. Hasan Tunç, AK Parti'nin kapatılması için açılan iddianamede yetersizlik bulunması halinde iade edilebileceğini belirterek, "Bundan daha doğal bir şey yok. Bunun için tartışma açacak bir hukuki durum yok" dedi.
Anayasa Mahkemesi Raportörü'nün AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin iddianame ile ilgili değerlendirmeleri basından okuduğunu kaydeden Prof. Dr. Tunç, 2949 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 'Siyasi Partilerin Kapatılması Davaları' bölümünü düzenleyen 33. maddesi gereği, cumhuriyet başsavcısı tarafından açılan siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMK) hükümlerinin uygulandığını hatırlattı. Söz konusu CMK maddesine göre,
Anayasa Mahkemesi'nin, iddianame ile soruşturma evrakını ve soruşturma evresine ilişkin bütün belgeleri inceleyerek, iddianameye ilişkin eksik ve hatalı noktaları belirlemesi halinde, cumhuriyet başsavcılığına iade edebileceğini vurgulayan Tunç, şunları kaydetti:
"Kanun, 'iadesine karar verir' diyor. CMK 174. maddesi, Anayasaya Mahkemesi'ne, iddianameyi kabul ve ret hakkı veriyor. Bu hükümlerden hareket ettiğimizde gerek 2949 Sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 'Siyasi Partilerin Kapatılması Davaları' bölümünü düzenleyen 33. maddesi gereği gerekse de Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 174. maddesi gereği, Anayasa Mahkemesi, ilk incelemede usulü inceleme yapacak. Yeterli delil, gerekli evrak, yeterli bilgi ve belgeyle dosyanın
hazırlanmadığına karar verilirse, iddianame cumhuriyet başsavcısına iade edilir. Bundan daha doğal bir şey yok. Bunun için tartışma açacak bir hukuki durum yok."
Kapatma davası için hazırlanmış olan iddianamenin hem lehte hem de aleyhte olan delilleri barındırması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Hasan Tunç, bunun Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 172. maddesinde açıkça belirtildiğini kaydederek, "Lehte ve aleyhteki tüm delillerin aranması gerekir. Buna göre iddianame hazırlanmalıydı" dedi.