Ekonomi
  • 22.1.2008 12:06

İMKB 50 MİLYAR DOLAR ERİDİ

2008 başından bu yana yüzde 17,99 kayba uğrayan İMKB'de şirketlerinin piyasa değeri ise 281 milyar dolardan 231 milyar dolara indi. Böylece şirketlerin değeri sadece 2,5 haftada 50 milyar dolar erimiş oldu.
      ABD ekonomisindeki durgunluğun tüm dünyaya sıçrayacağı görüşlerine bir de Bank of China'nın 5 milyar dolarlık subprime zararı yazacağı haberleri eklenince dün Türkiye dahil tüm dünya borsaları altüst oldu. Avrupa borsalarında kayıp yüzde 7'leri, Asya borsalarında yüzde 5'leri aşınca İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'da (İMKB) günü 3.113 puan yani yüzde 6,4'lük kayıpla 45.554 puandan tamamladı. İMKB-100 Endeksi, 15 Ağustos 2007 tarihinden bu yanaki en büyük düşüşünü yaşarken, borsanın değeri de yılbaşından bu yana 50 milyar dolar azalarak 231 milyar dolara düştü.
      Dün bir ara 44.704 puana kadar inen İMKB'de 2.5 haftalık kayıp yüzde 18'e çıktı. Cuma günü 1.18 YTL'den kapan dolar 1.22 YTL'ye kadar tırmandı. Böylece dolar son 1 haftada yüzde 6 değer kazandı.
      Piyasaları enkaza çeviren iki ana neden ise ABD'de bir süredir devam eden satış baskısı ile resesyon kaygılarının ayyuka çıkması. Diğer neden ise ABD Başkanı George W. Bush'un cuma günü açıkladığı vergi indirimlerini de kapsayan 145 milyar dolarlık önlem paketinin global piyasalarda "hayal kırıklığı" yaratması.
      Dün doların yükselişi karşısında para piyasalarında da nefesler tutulduğu bir gün yaşandı. Cuma günü 1.18 YTL seviyesinde dengelenen dolar, dün 1.22 YTL'ye kadar çıktı. Doların uluslararası piyasalarda değer kazanmaya başlaması da iç piyasada kurları yukarı taşıyan bir başka neden oldu.
      Geçtiğimiz hafta 1,49 seviyelerini gören euro/dolar paritesi dün 1,4450'kadar indi. Paritedeki düşüşte ABD'deki ekonomik durgunluğun Avrupa'ya da sıçrayacağı beklentisinin etkili olduğu söyleniyor. Öte yandan yabancı yatırımcıların İMKB'de ve bono piyasasında satış yapıp dolar almaları da kurların hızla yükselmesinin bir başka nedeni olarak gösteriliyor.
     
     Bank of China korkusu
      Bu arada Asya borsalarında geçen hafta da satış baskısı hakimdi. Ancak dün Bank of China'nın mortgage krizi nedeniyle 5 milyar dolarlık subprime zararı açıklayacağı dedikodularının yayılması Çin ve Hong Kong borsalarındaki kayıpları hızlandırdı. Hong Kong Borsası yüzde 5,49, Japonya Borsası ise yüzde 3,86 geriledi. Uzmanlar, Bank Of China'nın bu beklenmedik zararının açıklanmaması halinde Asya borsalarındaki kayıpların yüzde 2 ile sınırlı kalabileceğine dikkat çekiyor.
      Tokyo Borsası'nın yüzde 4'e yakın değer kaybetmesinin ardından, Çin Menkul Kıymetler Borsası'nın temel göstergesi Şangay Bileşik Endeksi yüzde 5,1, Hong Kong yüzde 2,8 ve Hindistan Bombay Endeksi de yüzde 2,2 oranlarında değer kaybetti. Asya borsalarındaki kayıplar domino etkisiyle Avrupa borsalarına sıçradı. Almanya'da DAX yüzde 5,85, Fransa'da CAC 40 yüzde 5,15 değer yitirdi.
     
     43.500 destek seviyesi
      Avrupa'da faiz indirimi beklentilerinin gündeme gelmeye başladığına dikkat çeken uzmanlar, bu durumun euro üzerinde baskı yarattığını süylüyor. Avrupa faizlerin yüksek olmasından dolayı euronun dolara karşı değer kazandığını belirten uzmanlar, Avrupa ekonomisinin yavaşlayacağı kaygısı ve orada da faiz indirim beklentilerinin ortaya çıkması durumunun euronun değer kaybetmesine neden olduğunu belirtiyor. Borsaların tarihinde bu tarz düşüşler nadir görülse de, piyasalarda ABD ekonomisine ilişkin kaygıların ciddi olduğu kanaati neredeyse kesinlik kazandı. Birinci ve ikinci çeyrekte ülkedeki büyüme verilerinin nefatif çıkabileceği korkuları yayıldı. Bunun üstüne mortgage krizinin yarattığı tablonun kısa vadede düzelmeyeceği beklentisinin de güçlenmesiyle dün uluslararası borslardaki panik satışları yaşandı. Satışların nerede durulacağı önem kazanırken, 43.400 ve 43.500 puan seviyeleri destek seviyeleri olarak görünüyor.
     
     Yen yükseliyor
      Dün Japon yeni de dünya borsalarındaki satışlarla birlikte yaklaşık 2.5 yıl önceki seviyesine çıktı. Böylelikle yen dolar karşısında 2005 mayıs döneminden bu yanaki en yüksek seviyeye tırmanmış oldu. Japon yenindeki bu tırmanış carry trade (Japon yeni ile ucuza fonlama) pozisyonlarının da hızla kapanmasının önemli bir göstergesi oldu.
     
     Likidite azalacak endişesi
      Bono piyasasında ise gösterge konumda olan 7 Ekim 2009 vadeli gösterge kıymet günü 16,65 sevilesinden tamamladı. Merkez Bankası da doları 1.2092 YTL olarak açıkladı. Lira, gün sonunda dolar ve euro karşısında sırasıyla yüzde 1,93 ve yüzde 0,92 oranında değer kaybetti. Denizbank Hazine Bölümü'nden Emel Güneş, "Gelişmekte olan ülke piyasalarına giren likiditenin azalacağı beklentisiyle liranın dışında Brezilya ve Güney Afrika para birimleri değer kaybediyor" diye konuştu. Türkiye'de hala cari açık ve aşırı değerlenen YTL gibi temel kırılganlıklar devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet İncekara (İÜ İktisat Fakültesi İktisat Bölümü İktisat Politikası Anabilim Dalı Başkanı) ise "Dışarıdan gelen sıcak para ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları, cari açığı karşılıyor. Ancak dışarıda ABD ekonomisinde ortaya çıkacak çalkantı, bize gelen finansal sermayede problem yaratacağı için cari işlemler açığını karşılamada sorunlar yaşanabilir" dedi. Türkiye'de bir kriz beklemediğini de belirten İncekara. "Eğer reel sektör, kur riskinden zarar görürse Türkiye ekonomisine yazık olur. Ama böyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Yine de reel kesimin biraz kendisini derleyip toparlaması gerekir" dedi.
     
     Global trend değişiyor
      Piyasalarda dün yaşanan düşüşlerle ilgili Borsa Uzmanları Derneği Başkanı İsmail Tavlı ise borsadaki düşüşün global trend değişiminin ifadesi olduğunu söyledi. Ata Yatırım Ekonomisti Nurhan Toğuç ise "İMKB-100 Endeksi'nin 46.500 seviyelerine gelmesini bekliyorduk. Piyasada ABD'de yaşanan tutsat krizinin Çin'e, Avrupa'ya ve gelişmekte olan ülkelere yansımasının etkisini görüyoruz" açıklamasında bulundu.
     
     Candemir: Bush'un paketi beğenilmedi
      EFG İstanbul Ekonomisti Baturpalp Candemir, piyasların artık üzerinde biriken risklerin kusmaya başladığını söyledi. Avrupa ekonomisine yönelik endişelerin acığa çıktığını kaydeden Candemir, "ABD'li kredi sigorta şirketi Ambac'ın derecelendirme kuruluşları tarafından notunun düşürülmesi de can sıktı. Bu durum mortgage krizinin etkilerinin sadece 4. çeyrek bilançolarınla sınırlı kalmayacağını gösterdi" diye konuştu. Candemir, ABD Başkanı George W. Bush'un geçen hafta içinde açıkladığı önlem paketinin de yatırımcılar tarafından pek de beğenilmediğini, uluslarası düşüşlerin bir miktar daha devam edebileceğini söyledi.
     
     Bozkurt: Zararlar 2008'de de sürecek
      Raymond James Analisti Kerem Bozkurt, resesyon korkusunun Avrupa'ya da yayıldığını söyledi. Piyasada, Bush yönetiminin ve piyasaya likidite sağlamaya devam eden ABD Merkez Bankası'nın çabalarının yeterli olmayacağı görüşünün hakim olduğunu belirten Bozkurt, "Fransız bankalarının ve ABD'deki bazı finans kuruluşlarının zararlarının 2008 yılının 3. çeyreğine kadar sürdürebileceği görüşü arttı. Avrupa merkez bankasının da ekonomide ciddi yavaşlama beklediğini açıklaması satışları hızlandırdı. Kredi krizinin diğer sektörlere de yayılabileceği Amerika'da konuşulanlar arasında" diye konuştu.
     
     Berksoy: Türkiye'nin durumu farklı
      Prof. Dr. Turgay Berksoy Türkiye'nin, diğer gelişmekte olan piyasalardan farklı temel kırılganlıklarının bulunduğunu belirterek şöyle devam etti: "Cari işlemler açığı Türkiye'yi diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha kırılgan yapıya itiyor. Bir de piyasalar çok gelişmiş olmadığı için dünyadaki etki-tepki sürecinden çok fazla etkilenme söz konusu. Türkiye bugünkü gelişmelerden ciddi anlamda etkilenebilir."
     
     Bernanke: Tek çare FED'in yüksek faiz indirimi
      Piyasalarda yaşanan kan kaybını kısa vadede durdurabilecek tek gelişme ise Ben Bernanke başkanlığındaki ABD Merkez Bankası'nın (FED) 30 Ocak'ta yapacağı toplantıda 0.50 puanın üzerinde bir indirime gitmesi. Ancak FED'in bundan önceki indirimlerine bakıldığında ise 0.50'nin üzerinde en son Ağustos 1982'de faiz indirimi yaptığı görülüyor. FED'in 0.75 hatta 1 puanlık indirime gitmesinin piyasalarda kısa vadede bir bahar havası yaratabileceği söylenirken büyük oranlı indirimlerin durumun ne kadar ciddi olduğunu teyit edeceği de ifade ediliyor. Dolayısıyla FED'in 30 Ocak'ta vereceği faiz kararının olumlu etkisinin kısa vadeli olacağı görüşü hakim. Öte yandan FED'in 0.25 veya 0.50 puanlık indirim yapması halinde piyasalarda düşüşlerin hızlanabileceği vurgulanıyor.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:12

İLGİLİ HABERLER