Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Başkanı Ali Bahçuvan, İMKB'nin tek bir hissesinin bile, hiç bir kişi ve kuruluşa bedelsiz olarak devredilmemesi gerektiğini bildirdi.
Ali Bahçuvan yaptığı açıklamada, İMKB'ye özel bir şirket statüsü verildikten sonra, yüzde 45 gibi bir kısmının bu piyasayı yaratan ''aracı kurumlar, bankalar ve Borsada işlem gören şirketlere bedelsiz olarak verilmesi'' tezinin ortaya atıldığına dikkati çekti.
Bahçuvan, ''Devletin kaynak ihtiyacının son derece büyük olduğu bu dönemde, İMKB'ye en büyük katkıyı sağlayan kesimin yatırımcı kesimi olmasına karşın ve bu kesimi temsil eden derneğimiz de dahil olmak üzere, İMKB'nin tek bir hissesi bile hiçbir kişi ve kuruluşa bedelsiz olarak devredilmemelidir'' dedi.
Bahçuvan, piyasa değerinin bir milyar dolardan fazla olduğu hesap edilen İMKB'de böyle bir uygulamanın, Devletin ve Hazine'nin en az 450 milyon dolar kaybı anlamına geleceğini belirtti.
Dernek olarak fikirleri alınmadığı ve kamu yararına olmayan bir özelleştirme sistemi uygulandığında, bu yanlış idari işlem ve eylemin yürütülmesinin durdurulması ve iptali ile ilgili ilk davayı derneğin açacağına işaret eden Bahçuvan, SPK'nın da özelleştirme yapmasının mümkün olmadığını kaydetti.
''SPK bu konuda enerji kaybetmek yerine, asıl görevleri arasında yer alan yatırımcıyı koruma alanı ile daha fazla meşgul olmalıdır'' diyen Bahçuvan, mağdur yatırımcılarla ilgili dosyaların dernek tarafından yeni hükümete aktarıldığını, çeşitli şekillerde mağdur olmuş yüz binlerce yatırımcının SPK'nın çalışmasını beklediğini belirtti.
İMKB'nin en büyük gelirinin, Hazine bonosu ve Devlet tahvillerinin tescili işleminden kaynaklandığını, bu yüzden yönetiminde, bu gelirde büyük pay sahibi olan Hazine tarafından belirlenmiş yetkililerin de bulunduğu, yeniden yapılandırılmış bir sistemin kurulmasının şart olduğunu bildiren Bahçuvan, şunları kaydetti:
''Bu yeni yönetim, aynı zamanda yatırımcılar da dahil olmak üzere piyasadaki tüm tarafları temsil edebilen profesyonel bir yapıda olmalıdır. İMKB'nin ülke ekonomisinin barometresi olduğu düşünüldüğünde, bu piyasadaki en ufak bir çalkantının Hazinenin borçlanma maliyeti, döviz ve faiz üzerindeki tetikleyici etkisi de göz önüne alındığında, ne derece dikkatli yönetilmesi gerektiği açıktır.
Reel sektöre faizsiz 20 milyar dolardan fazla kaynak aktarmış olan bu kurum, mutlaka devlet kontrolünde olmalıdır. Bu sistem üzerindeki devlet kontrolünü kaybetmeden, gelir ortaklığı senedi, kara iştirakli tahvil gibi değişik enstrümanlarla, Hazine'ye hem daha fazla kaynak sağlanabileceği gibi hem de belli riskler önlenmiş olacaktır. İMKB'nin 8 yıllık eğitim ve benzeri projelere aktardığı paralar, SPK'ya alınan binalara verilen kaynaklar ve bu harcamalara rağmen geriye kalan son beş yıllık karına bakıldığında, konu açıkça görülecektir.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:11