Gündem
  • 27.7.2010 13:12

İNGİLTERE BAŞBAKANI'NDAN AVRUPA'YA TÜRKİYE RESTİ

Türkiye ziyaretine dün başlayan İngiltere Başbakanı David Cameron'ın bugün Ankara'da Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini savunan bir konuşma yapacak.

Metni önceden basına dağıtılan konuşmasında Cameron Ankara'nın önünü tıkadıkları gerekçesiyle Fransa ve Almanya'yı eleştirecek.

Cameron'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından da iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalanacak.

Anlaşma ticaret, savunma ve kültürel alandaki işbirliğinin derinleştirilmesini öngörüyor.

Uzmanlar hızlı büyüyen ekonomisi ve bölgesinde giderek öne çıkması nedeniyle Türkiye'nin İngiltere için daha da çekici hale geldiğine dikkat çekiyor.

Cameron’un mesajları şöyle:

De Gaulle’lü hatırlatma

Türkiye’nin AB üyeliğini savunmak ve bu üyelik lehine mücadele etmek için burada bulunuyorum. Şu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz?: ‘İşte Avrupalı olmayan bir ülke. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve takdire şayan insanlar olsalar da halkının karakteri tamamen farklı bir yönü işaret eden bir ülke. Tüm iddialarına ve inandıklarına rağmen tam üye olamayacak bir ülke.’ Bu sözler kulağa sanki Türkiye’yi tarif eden bir Avrupalı tarafından söylenmiş gibi gelebilir. Oysa bu sözler, AB katılımı öncesinde General de Gaulle tarafından Birleşik Krallık için söylenmişti.

Dışlanmayı iyi biliriz

Kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu biliriz. Ama aynı zamanda bunların değişebileceğini de biliyoruz. NATO müttefiki olarak Türkiye’nin Avrupa’yı savunmak için yaptıklarını ve bugün Avrupalı müttefiklerimizin yanında Afganistan’da yaptıklarını düşündüğümde, AB üyeliğine yönelik ilerlemenizin bu şekilde hüsrana uğratılabiliyor olması beni kızdırıyor. Bu konudaki görüşlerim net. Türkiye ‘Kamp alanını korusun ama çadıra alınmasın’ demenin yanlış olduğuna inanıyorum.

Türkiye karşıtları ön yargılılar

Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanlara sesleniyorum: İlk önce, korumacılar. Türkiye gibi bir ülkenin yükselişini, refahımızı daha da arttırma fırsatı olarak değil de karşısında kendimizi savunmamız gereken ekonomik bir tehdit olarak görüyorlar. İkinci olarak, kutuplaşanlar. Dünya tarihine, bir medeniyetler çatışması prizmasından bakıyorlar. Türkiye’nin, Doğu ve Batı arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunu ve her ikisini de seçmek gibi bir tercihinin bulunmadığını düşünüyorlar. Üçüncü olarak, ön yargılılar. Bilinçli olarak İslam’ı yanlış anlayanlar. Gerçek İslam ile aşırılıkçıların çarpıtılmış yorumu arasında hiçbir fark görmüyorlar. Sorunun İslam’ın kendisi olduğunu düşünüyorlar. İslam’ın değerlerinin asla diğer dinlerin, toplulukların ya da kültürlerin değerleriyle uyumlu olamayacağını düşünüyorlar.

Fakir bir Avrupa Birliği

Tüm bu savlar, tamamen yanlış. Britanya’nın yeni hükümeti olarak, bu savları çürütecek uluslararası çabaların ön cephesi olmamızı istiyorum. Türkiye’nin olmadığı bir AB daha güçlü değil daha zayıf olacaktır. Daha güvenli değil daha az güvenli olacaktır. Daha zengin değil daha fakir olacaktır.

Avrupa her inanca açıktır

Türkiye laik ve demokratik bir devlettir. Tüm bunlar, Türkiye’ye Avrupa’da hoş karşılandığını hissettirmemiz için artı birer nedendir. Gerçek İslam’ın değerlerinin Avrupa’nın değerleriyle uyumsuz olmadığını, Avrupa’nın, dini ile değil değerleriyle tanımlandığını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğim. AB, laik bir kuruluştur. Avrupa’nın kapıları her inançtan insana ve belirli bir inancı olmayanlara, açıktır.

Kültürünüzden vazgeçmeyin

Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzden vazgeçmenizi istemiyorum. Biz sizin Türkiye olmanızı istiyoruz çünkü tüm vatandaşlarımız için çok daha büyük bir güvenlik ve çok daha büyük bir refah inşa edilmesinde tanımladığım eşsiz rolü, ancak Türkiye olarak üstlenebilirsiniz. Sizden isteğimiz, yapmakta olduğunuz AB reformlarını hırslı bir şekilde ilerletmenizdir.

İsrail’le dostluğu korumalısınız

GAZZE’nin Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinde gerçek gerginliklere yol açtığının farkındayım. Fakat Türkiye İsrail’in dostudur. Türkiye ile İsrail’den bu dostluktan vazgeçmemelerini rica ediyorum.

İran konusunda yardım istiyoruz

İRAN konusunda dürüst olmak gerek. İran, bir bomba üretiyor olmasının dışında hiçbir sanayi mantığı olmayan şekilde, uranyumu yüzde yirmi seviyesinde zenginleştirmektedir. Eğer nükleer programı barışçıl ise İran neden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun programı incelemesine izin vermiyor?, Neden askeri bileşenler satın almaya devam ediyor?, Neden hâlâ İsrail’i yok etmekle tehdit ediyor? İran, Türkiye ve Brezilya ile bir süre önce yapmış olduğu anlaşmada teklif edilen uygulamayı yerine getirse bile, hâlâ düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yaklaşık yüzde ellisini elinde bulunduruyor olacak. Dolayısıyla bu noktada uluslararası topluluk ile birlikte hareket etmek konusunda ne denli ciddi olduğumuzu İran’a gösterebilmek için Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız var.

İngiltere basınında ziyaret

İngiltere Başbakanı David Cameron'ın dün akşam başladığı Türkiye ziyareti İngiltere'nin ciddi gazetelerinde geniş yer buluyor.

Haberlerde Cameron'ın bugün Ankara'da yapacağı konuşmadan bölümler aktarılmış.

Birçok gazete gibi Guardian da, Cameron'ın Türkiye'yi tutkulu bir şekilde savunacağını yazmış. Cameron'ın Fransa ve Almanya'ya seslenerek Türkiye'yi Avrupa Birliği dışında bırakmanın tehlikelerine işaret edeceğini belirtiyor gazete.

Bir yandan Ankara'nın bir NATO üyesi olarak Avrupa'nın sınırlarını korumasını beklerken diğer yandan Avrupa Birliği kapılarını kapatmanın Paris ve Berlin'in ikiyüzlülüğü olduğunu söyleyecek olan İngiltere Başbakanı'nın konuşmasından şu satırlara yer verilmiş:

"Türkiye'nin bir NATO üyesi olarak Avrupa'nın savunmasına yaptığı katkıları düşündüğümde ve Türkiye'nin bugün Avrupalı müttefikleriyle birlikte Afganistan'da yaptıklarını düşündüğümde, Avrupa Birliği üyeliği yönündeki ilerleyişinizin bu şekilde engellenmesi beni sinirlendiriyor. Türkiye'nin kampı koruyabileceğini, ancak çadırın içine giremeyeceğini söylemek yanlıştır."

Guardian İngiltere Başbakanı David Cameron'ın Fransa'ya özellikle yükleneceğini belirtmiş. Paris tarafından engellenmenin ne demek olduğunu İngiltere'nin iyi bildiğini hatırlatarak, sözü Charles de Guaulle'ün 1963 ve 1967'de İngiltere'nin Ortak Pazar üyeliğine itirazına getirecek olan Cameron şöyle devam edecek:

"Şu sözleri kim söyledi biliyor musunuz? 'Bu ülke Avrupa Birliği'ne ait değildir. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve insanlarının karakteri farklı bir yöne işaret etmektedir. Bu ülke tüm iddiasına ve buna olan inancına rağmen tam üye olamaz.' Bu kulağınıza Türkiye'yi tanımlayan bir Avrupalı'nın sözleri olarak gelebilir. Ancak bu sözler İngiltere'nin üyeliğini veto etmeden önce Charles De Guaulle tarafından sarf edilmiştir."

Guardian Cameron'ın bugün Ankara'da yapacağı konuşmadan bu satırları aktarırken, Financial Times İngiltere Başbakanı'nın bu övgülerinin zamanlamasına, yani Türkiye'nin ülkesi, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ile ters düştüğü bir döneme denk gelmesine dikkat çekiyor.

Türkiye'nin ABD, Avrupa ve İsrail ile diplomatik gerilimler yaşadığı bir dönemde Cameron'ın sözlerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı rahatlatacağını belirtiyor gazete.

Cameron'ın bu mesajları verirkenki amacı ise şöyle açıklanıyor:

"Destek beyanı kısmen, İngiltere'nin dünyanın bazı yükselmekte olan ekonomik güçlerini cezbetme girişiminin parçası. Cameron ticareti diplomatik önceliklerin önüne alıyor."

"Türkiye'nin en büyük destekçisi olma vaadi karşılığında bir bedel ödemek zorunda da kalmayacak Cameron. Zira Türkiye'nin üyelik müzakereleri Kıbrıs gibi ihtilaflar nedeniyle tıkanmış durumda. AB üyeliğinin en ateşli Türk destekçileri bile bunun yıllar değil on yıllar alacağından bahsediyor."

Independent'a göre ise İngiltere Başbakanı Türkiye'ye destek vermenin yanı sıra Avrupa Birliği yönündeki reformlara hız vermesini de isteyecek.

Cameron ayrıca Ankara'dan İsrail ile olan dostluğundan vazgeçmemesini de isteyecek ve şöyle seslenecek: "Hiçbir ülke İsrail ile Arap dünyası arasında karşılıklı anlayışı inşa etme potansiyeline sizin kadar sahip değil."

Independent, David Cameron'ın Ankara'dan İran'a karşı daha sert bir tavır takınmasını da isteyeceğini belirtiyor.

Times da Cameron'ın yapacağı konuşmadan bölümler aktarmış ve gazetenin İstanbul muhabiri Suna Erdem'in şu analizine yer vermiş:

"İngiltere Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini hep desteklemiştir. Ancak Türk kamuoyunun bunu her zaman anladığı söylenemez. Güçlü ekonomisi, bölgesel önemi ve birçok AB ülkesinin tersine Afganistan gibi NATO görevleri konusundaki istekliliği ile övülmeyi hak eden bir ülkende, İngiltere'nin daha olumlu algılanması memnuniyetle karşılanacak bir gelişme olur."

"Ancak Cameron Türkiye'ye ne kadar yardımcı olabilir ki? Ankara'daki Avrupalı diplomatlar şaka yollu, İngiltere'nin niyetinin AB''nin birliğine zarar vermek olduğunu söylediklerinde bunda gerçek payı da var. Dolayısıyla İngiltere'nin Türkiye'ye ne kadar yardım edebileceği, AB içindeki kendi imajını nasıl düzelteceğine ve Avrupa'nın o oynak merkezinde yer alıp alamayacağına da bağlı."

kaynak: bbc türkçe

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 05:17

İLGİLİ HABERLER