Yetkin’in önceliğinde hormon tartışması vardı. Toplumun hormon konusunda yanlış yönlendirildiğini belirten Yetkin, ‘Hiç alakası yok. Hormon ile insan ne ölür, ne de kansere yakalanır’ dedi
TÜRKİYE Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, star’a gıda sektörüyle ilgili olarak tüketimin ivme kazandığı Ramazan Bayramı’na özel geniş açıklamalar yaptı. Yetkin’in açıklamaları, özellikle son haftaların tartışma yaratan konusu olan hormon kullanımı konusuna odaklandı. İşte Yetkin’in yorumlarından satır başları:
ASIL TEHLİKE İLAÇ
‘TÜRKİYE’NİN hormon konusunda tartışması gereken asıl tehlike, zirai ilaç kullanımındaki sorundur. Zirai ilaç kalıntılarıdır. İlacı püskürtüyorsunuz bu ürünlere, ilacın o kalıntısı içe doğru nüfus ediyor ve orada zarar veriyor. Temel budur. Türkiye’de hormondan öte kullanılan zirai ilaçların bitkiler üzerinde getirdiği bir sorun vardır. Son 1 yıldır bu konuda belli tedbirler alınmaya başlandı. Laboratuvarlar kuruluyor. Bunda da yol alınıyor. Acil biçimde Türkiye’de satılan tüm tarım ilaçlarının, zirai ilaçların, aynı beşeri ilaçlarda olduğu gibi reçeteyle satılması gerekmektedir. Ek olarak burada yapılması gereken hormon ve zirai ilaç tartışmasını bitirmek için seralarda Bambus arısı dediğimiz arıyı kullanmak gerekmektedir. Bu, döllenmeyi sağlamaktadır.
ÇÖZÜM BAMBUS...
Bambus arısı olduğu zaman hormona gerek kalmıyor. Bambus arısının kullanımını yaygınlaştırmak lazım. En önemlisi üreticinin ve tüketicinin eğitimini sağlayıcı bir otokontrol sistemine geçilmesi gerekiyor. Ve bu konuda da Tarım Bakanlığı’na ve meslek kuruluşlarına ciddi iş düşüyor. Meslek kuruluşları ve Tarım Bakanlığı işbirliğiyle Türkiye’de tarımsal üretimin tüm evrelerinin kontrol altına alınması gerekiyor. Türkiye’deki tehlike, hormon tehlikesi değildir. Zirai ilaçların denetimi yapıldığı taktirde herhangi bir tehlike söz konusu olmayacaktır ve bunların tamamı ortadan kalkacaktır. Toplum hormon konusunda farklı, yanlış yönlendiriliyor. Hiç aslı astarı yok. Millet hormon deyince, ‘Öleceğiz’ diyor. Hiç alakası yok. Hormonla insan ne ölür ne de kansere yakalanır. Yok böyle bir şey.
AB İÇİN OLUMSUZ...
Bu tavukta da böyle oldu. Tavukta hiçbir biçimde hormon kullanılmaz. Tavukta antibiyotik kullanılır. İnsan da kullanıyor antibiyotiği. Türkiye’nin AB sürecinde bu konuda en sağlıklı olduğu, AB’nin uyum noktasında da en iyi bakış açısına sahip olduğu konu bu. Sorumsuzca o insanın yaptığı açıklamadan dolayı dünyanın zararı oldu. Bu kadar duyarsızlık ve bu kadar yanlışlık, bu kadar yanlış bir yaklaşım, bir davranış olabilir mi? Kim bedelini ödeyecek bunun? İnsanları bu şekilde paniğe sokmaya ne gerek var? Toplumu tehdit eden, panik noktasına getiren bir yaklaşımdır ki kimsenin de buna hakkı yoktur. Bu, dış dünyayla bağlantı sürecinde -ki Türkiye şuanda onun sınavını vermektedir. Yani AB noktasında sınav vermektedir- bu tür açıklamalar AB yolundaki sürecimize ilişkin gidişatımızda da olumsuzluk yaratabilir.
TOROĞLU ÖDESİN...
Bu sektörde, bunu üreten binlerce çiftçi, üretici zaten zor ayakta duruyor, bu insanları da zor durumda bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Herkes kendi işini yapsın. Ben tutup futbol hakemliği veya spor yorumculuğu yapmıyorum. Çünkü benim bildiğim bir konu değil. O demeçten dolayı Türkiye 30 trilyon lira kayba uğradı. Kim ödeyecek bunun bedelini? İhraç eden insanlar bu kadar zarar ediyorlar. Yazık değil mi? Buyursun Erman Toroğlu ödesin 30 trilyon liralık bu zararı.’
KIYMET SEZER
TÜRKİYE PAZARI HALİNE GELDİ
YETKİN, gdünyadaki gelişmeler ve uygulanan politikaların, özellikle 1985’ten bugüne kadar gelen süreçte, Türkiye’nin tarımını da ciddi biçimde değiştirdiğini kaydetti. Yetkin, ‘Özellikle AB ülkeleri, gelişmiş ülkeler, ABD gibi ülkeler kendi tarımını çok yoğun biçimde destekledikleri için, çok önem verdikleri için üretim yönünden herhangi bir sorunları kalmamıştır. Çok ciddi bir üretime yönelmişlerdir, ve bu üretim sonucunda şöyle bir sorunla karşı karşıya kalmışlardır: Ürünlerini pazarlama. Dolayısıyla değişim rüzgarları, Türkiye’yi, bir pazar olma veya yabancı tarım ürünlerinin pazarı olmaya doğru bir politikaya sürüklenmiştir’ dedi.
HÜKÜMETLE YOL AYRIMIMIZ YOK
Geçmişten bugüne gelindiğinde, karşılarına yeni hükümet ve iki yıllık bir sürecin çıktığına dikkat çeken Yetkin, ‘Bu ağırlaşan sorunlar karşısında, bugünkü iktidar ve buna bağlı olarak Tarım Bakanlığı’yla sorunları görme noktasında birleşiyoruz. Sorunların tespitinde herhangi bir yol ayrımımız söz konusu değil. İki yıllık süreçte, çözülebildiği oranda uğraş verildiğini, çalışmalar yapıldığını, adımlar atıldığını, adımlar atılmak istendiğini görüyoruz’ dedi. Yetkin, çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılması, çiftçi kayıt sisteminin yeniden ele alınması, hayvancılıkla ilgili desteklemelerin devam ettirilmesi gibi başlıkları bu çabaları örnek gösterdi.
İTO DA TOROĞLU’NA KIZDI
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldırım, tavuk üretiminde hormon ve antibiyotik kullanıldığı iddialarıyla ilgili olarak, ‘Ülkemizde gıda konusunda bir terör varken dünya standartlarında üretim yapan bir sektörün haksız yere yok edilmesine göz yummamalıyız’ dedi. Yıldırım, geçtiğimiz haftalarda bir televizyon programında gündeme getirilen ‘haksız ve dayanaktan yoksun iddiaların’ ardından Türk tavukçuluk sektörünün büyük zarara uğradığını belirterek, halkın gözü önünde olan insanların sözlerini tartıp kullanması gerektiğini belirtti. Yıldırım, şöyle konuştu: ‘Tavuk 2 kiloyu aşarsa hormonlu deniyor. Bir piliç 35 günde 1.5 kilogramı aşar. 42 günde 2.3-2.5 kilo ağırlığa ulaşır. Artık tavukçuluk teknolojisi eskisi gibi değil. 10 çeşit amino asit, 12 mineral, 12-13 vitamin takviyeli. Kısa zamanda kesim yapılabiliyor. 42 günden sonraki her gün işletme kárı düşer.’
SÜTTE BAKTERİ SAYISI ÇOK
TÜRKİYE’DE sütteki bakteriyolojik kirlenmesinin önlenemediği, Tarım Bakanlığı’nın, bu konuda yeni bir yönetmelik hazırladığı belirtildi. AB mevzuatına uygun hazırlanan ‘Türk Gıda Kodeksi Çiğ Süt ve Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’nin 2000’de yürürlüğe girdiği, kodeks uyarınca, içme sütü olarak kullanılacak sütlerin mililitresindeki bakteri sayısının, 5 yıl içerisinde 5 milyon adetten, 100 bin adete düşürülmesi gerektiği ancak bunun gerçekleşmediği öğrenildi. 2005’ten itibaren mililitresinde 100 binden fazla bakteri olan sütün, içme sütü olarak kullanılmaması gerekiyor. Ancak, Tarım Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de sağılan sütlerde halen mililitredeki bakteri sayısı 500 bin ile 2.5 milyon adet düzeyinde.
star
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:17