
İŞTE, BAYAN VEKİLİN DTP'Yİ KARIŞTIRAN YAZISI...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın DTP'ye yönelik "Terör örgütü için 'siyasi örgütlenme' diyen anlayış bu çatı altında ne iş görüyor? Madem siyasi bir örgüt, size ne gerek var" çıkışı tartışılırken, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk'tan Diyarbakır'daki terör saldırısını eleştiren bir yorum geldi. Tuğluk "Meclis'te bir temsiliyet, bir şans olanağı yakalanmışken, bunu sonuna kadar zorlamak, bunda ısrar etmek gibi bir tercih sürüyorken, hayatın tam orta yerinde patlamanın gereği nedir ki" dedi.
Yeni Şafak gazetesi için kaleme aldığı yazıya, Diyarbakır'daki 6 kişinin ölümüne neden olan terör saldırısı için "Göğsünde çarpan bir yürek taşıyan hiçbir canlı bu ölümleri kabul edemez!" diye başlayan Tuğluk, özetle şunları kaydetti:
Ölüm tam o yerde gelmez ki
"...Sadece oradaydılar ve bekliyordular zaman geçsin, hayat devam etsin diye. O yaşta ölüm gelmez insanın aklına. O anda, tam o yerde gelmez ki ölüm... Hem insan on yedisinde ölmez ki! Hem çocuklar ölüyorken kime ne anlatabiliriz ki? Yitirdiğimiz 40 bin insanı ayırt etmeden söylemek isterim ki, işin içinde bir de üniformasızların ölümü varsa, hikayeler bir dirhem daha trajediye dönüşür, acı katmerleşir, söz biter.
Sınır tanımaz şiddeti bir an önce durduracak önlemleri herhangi bir komplekse kapılmadan almak sorumluluğundayız. Önümüzdeki iki - üç ayı bu açıdan yararlı değerlendiremezsek, 2008 yılının her anında ölümlere tanıklık ederek yaşayabiliriz. Silahlı güçlerin toplumsal hayata katılımını 221'in (etkin pişmanlık düzenlemesi) revizyonuyla sağlayabileceğimizin irrasyonalitesinden bir an önce uzaklaşmalıyız. Mesela neden merhum Turgut Özal'ın formülasyona kavuşturduğu hukuki düzenlemeyi gündemimize alıp tartışmıyoruz? Meclis'in çözüm zemini ve gücü olması dışında ne olabilir ki? DTP bu nedenle Meclis'tedir. Karşılıklı özeleştiri ve özveri içinde bu sürece müdahale edecek politik iradeyi oluşturmalıyız. Ancak DTP'yi siyaset yapamaz hale getirecek her yaklaşımın vebali de sahibine aittir. AKP'nin, bu çılgınlığa varan şiddet ortamında hiç mi katkısı yoktur?
Partisel hasapları bırakalım
Kınama retoriğiyle yitirdiğimiz insan / zaman ve diyalog ortamını, partisel hesap kitabı bir kenara bırakarak, yeniden işlevsel hale getirmeliyiz. Tüm bu olan bitene yanıtsız kalmak, beraberinde şiddetin gölgesinde acıdan titretecek bir hayatı getirecektir. Bu ülkede yaşadığımız hiçbir insanın böyle bir hayatı hak etmediği, böyle yaşamak istemediği inancındayım.
Ankaralı sevgili Rıdvan ile Diyarbakırlı sevgili Ferhat'ın -ve bir de Melek kızın- aziz hatıraları adına ısrarla ve büyük istekle, birlikte yaşamak diyorum."