Dünya
  • 28.6.2014 14:32

İşte dünya savaşı çıkartan tabanca

 1. Dünya Savaşı'nı tetikleyen kurşun bugün sıkıldı

Bosnalı Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip'in, Saraybosna'yı ziyareti sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand ve eşi Sophie'yi öldürdüğü ve akabinde Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı 'Saraybosna Suikasti'nin üzerinden tam bir asır geçti. Ferdinand ve eşinin ziyaretinin tam Sırpların Osmanlılara yenildiği Kosova Meydan Muhaberesi'ne denk getirilmiş olması da olayın dikkat çeken bir diğer yönü olarak ön plana çıkıyor.

Bosna Hersek'in Berlin Kongresi'yle (1878), Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun idaresine bırakılması özellikle bu ülkede ilk başlarda Müslüman ve Ortodoks kesimce kabul görmedi. 'Büyük Sırbistan' ideali uğruna mücadele veren milliyetçi Sırp örgüt 'Kara El' ile bağlantılı olan 'Genç Bosna' (Mlada Bosna) örgütü de Avusturya Macaristan yönetimine karşı gizli bir şekilde çalışma yürütmeye başladı.
Belgrad merkezli 'Kara El' örgütünün başında ise aynı zamanda Sırbistan İstihbarat Servisi Şefi olan Dragutin Dimitriyeviç bulunuyordu. Dimitriyeviç'in başında bulunduğu örgüt, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Ferdinand'ı öldürecek olan Genç Bosna örgütüne planlama ve lojistik destek sağlıyordu.
Çeşitli askeri tatbikatlara katılmak üzere hamile olan eşi Sophie ile birlikte Saraybosna'da bulunan Ferdinand'ın, Sırplar'ın en büyük dini bayramlarından biri olan Vidovdan'da (28 Haziran 1914) Viyeçnitsa'da bir konuşma yapması planlandı. O gün Ilıca semtinden tren ile Marindvor semtine gelen Ferdinand ve eşi, buradan altı araçlık bir konvoyla Viyeçtnitsa'ya hareket etti.

Şehir merkezindeki Milyatska Nehri boyunca ilerleyen konvoya, Saraybosnalılar büyük sevigi gösterisinde bulunuyordu. Ancak, bu güzel atmosfer, 'Genç Bosna' örgütü üyelerince bozulacaktı. Örgüt üyesi olan altı suikastçi, konvoyun geçiş güzergahı boyunca konuşlandı. Ferdinand'ın öldürülmesini öngören terör eylemi Danilo İviç, Gavrilo Princip ve Trifko Grabej tarafından planlandı. Suikastçilerin bir kısmı ise Drveniya diğer kısmı ise Latin köprüsünde yerlerini aldı.

Ferdinand'a yönelik ilk suikast girişimini, Drveniya Köprüsü'ndeki gruptan Nedeljko Çubrinoviç yaptı. Çubrinoviç'in attığı el bombası, Ferdinand'ı taşıyan araçtan sekerek, bir arkasındaki aracın altında patladı. Patlamada araçta bulunan bir kişi yaralanırken, konvoy hızlıca Viyeçnitsa'ya hareket etti.

Ferdinand, suikast girişiminin ardından, askeri hastaneye kaldırılan yaralıyı ziyaret etmek istese de dönemin Bosna Valisi Potiorek buna karşı çıktı. Kararında ısrarlı olan Ferdinand'ın protokol olmadan yaralıyı ziyaret etmesine karar verildi.

Hastaneye doğru hareket eden Ferdinand ve eşini taşıyan araç, yol üzerindeki Latin Köprüsü'nün yanında duraklayınca, fırsatı kaçırmayan Princip, silahını ateşleyerek Ferdinand ve hamile olan eşi Sophie'yi öldürdü.

Saraybosna'da ateşlenen silahın sesi, tüm dünyada duyulacaktı.Saraybosna'daki suikastin akabinde, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan'a ultimaton gönderdi. Ultimatomun tüm şartlarını kabul eden Sırbistan yönetimi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan bir araştırmacının Sırbistan'a gelerek suikastle ilgili incelemelerde bulunmasına dair maddeyi kabul etmedi.

 

Suikastten tam bir ay sonra, 28 Temmuz 1914 tarihinde Avusturya-Macaristan, Sırbistan'a savaş açtı. Bunun akabinde Rusya seferberlik ilan ederken, bunu fırsat bilen Almanya da Rusya'ya savaş ilan etti. Ardından Fransa, tarafsız olan Belçika'ya savaş açarken, 4 Ağustos 1914'te de Birleşik Krallık da Almanya'ya saldırdı. İttifak Devletleri safında yer alsa da savaşın hemen başında İtalya tarafsızlığını ilan etti.Birden fazla kıtada, ekonomik ve askeri anlamda güçlü ülkelerin dahil olduğu, milyonlarca insanın öldüğü, milyonlarcasının yaralandığı, evsiz kaldığı, mülteci duruma düştüğü savaş tam dört yıl sürdü.





Suikastçıdan notlar

'Savaş önlenemezdi, bu suikasta bağlı değildi'... Bu sözler Birinci Dünya Savaşı'nı tetikleyen kurşunu sıkan Sırp genci Gavrilo Princip'e ait. Saraybosna Tarih Arşivi'nden ulaştığımız psikiyatrist notları, dünya tarihinin yönünü değiştiren Pricip'i kitaplarda anlatıldığından daha yakın tanımamızı sağlıyor.

Savaşın başlamasının 100. yıldönümünde Doğu Saraybosna'da Gavrilo Princip'in heykeli dikildi.

Alma Brnicanin

Haber Prodüktörü

Gavrilo Princip, 28 Haziran 1914'te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu prensi Ferdinand ve eşi Sophie'yi öldürmeseydi yirminci yüzyıl nasıl şekillenirdi? Princip'i suikaste iten sebepler neydi?

Princip'i en objektif, yorum katmadan anlatan bir belge hapishane döneminde onu ziyaret eden psikiyatrist Martin Pappenheim'in notları.

Saraybosna Tarih Arşivi'nde korunan bu notlar, Birinci Dünya Savaşı'nın 100'üncü yıldönümünde, Türkçe olarak ilk kez Al Jazeera okuyucuları ile paylaşılıyor.

Genç Bosna (Mlada Bosna) örgütü üyesi Gavrilo Princip, dönemin Avusturya-Macaristan İmparatorluk yasalarına göre 20 yaşından küçük olduğu için ölüm cezası almaktan kurtuldu. 20 yaşını doldurmasına sadece bir ay vardı.

Vefatına kadar tutuklu kaldığı bugünkü Çek Cumhuriyeti'nde bulunan Theresienstadt Hapishanesi'nde Princip'i ordu psikiyatristi Martin Pappenheim ziyaret ediyordu.

1916 yılında Princip'le görüşmeler sırasında doktor Pappenheim'in tuttuğu notlarda Princip'i suikast işlemeye iten nedenler, ilk aşkı, kitaplarla olan bağı aktarılıyor.

'Balkan savaşı için çelimsiz'

Doktor Pappenheim, Princip'le ilgili ilk notunu 19.02.1916'da yazıyor. Princip'in bir ay önce intihar girişiminde bulunduğunu, kendini havluyla asmak istediğini ancak başarısız olduğunu söylüyor.

Princip'in "5.12.1914'ten beri buradayım, hep hücredeydim, 3 gün önce zincirlerim çıktı" dediğini aktaran Pappenheim ilk notlarında şunları kaydediyor:

"İdeallerini anlamaya başladı. Tisza'ya karşı milliyetçi eylemler vardı. Öğrencilerin ilk saflarındaydı. Anarşizm, sosyalizim ve milliyetçilik yazılarını çok okurdu. Kitaplarını hep kendisi satın alırdı. Bunlardan pek bahsetmezdi. Babasını siyasi konularla yormazdı. Başka öğrencilerle nadiren vakit geçirirdi; hep yalnız olurdu. Sakin, duygusal bir çocuktu. Çocukluğunda da pek dindar değildi. Kimseyle arkadaşlık etmezdi, hep kütüphanelerdeydi, yalnız başına. Balkan savaşına katılmak istemişti ama çelimsiz olduğunu söylemişlerdi."

Suikastı boşuna mı işlemişti?

Psikiyatrist Pappenheim, Princip'in bazı sağlık sorunları ve Sırp halkının savaşta bulunmasından dolayı hayattan umudunu kestiğini ve her şeye karşı tepkisiz olduğunu söylüyor.

"Sırbistan yok oldu, halkım sefil olacak. Savaş önlenemezdi. Bu suikasta bağlı değildi" diyen Princip, suikast sonucu dünya savaşının ortaya çıktığına inanmıyordu. Dünya savaşının başlayacağını düşünüyordu, ancak o an değil.

Pappenheim, Princip'in işlediği suikasttan dolayı kendini suçlu hissetmediğini, ancak bunu boşuna yaptığını düşündüğünü aktarıyor.

"Halkının öcünü almak istemişti. Tüm gençliğini devrimci bir atmosferde geçirdi. Gençliğinin ideali: Yugoslav halklarının birliği (Sırp, Hırvat, Slovenyalılar) ama Avusturya iktidarı altında değil. Kahraman olmayı düşünmedi, sadece ideali için ölmek istedi."

İlk aşkı

Doktor, 22 yaşındaki Princip'in kendisiyle konuşmanın onu memnun ettiğini, üç ay sonraki ziyaretinde onu hemen tanıdığını ve gelişine çok sevindiği kaydediyor.

Princip'in en çok insanın ruhu hakkında düşündüğünü, 'Hayatta içgüdü mü, irade mi, ruh mu önemli' sorusuna cevap aradığını belirtiyor.

Gavrilo Princip'in Bosna-Hersek'te bıraktığı sevdiği kızla ilgili anlattıkları ise şöyle aktarılıyor:

"Bir kıza duyduğu aşk hiç bitmedi. Ama ona hiç bir zaman mektup yazmadı. Kızı dördüncü sınıftayken tanıdığını söylüyor; ideal aşk. Kızı öpmedi bile. Bunun dışında bir şey anlatmıyor."

'Kitaplardan uzak kalmak ızdırap'

Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'daki Theresienstadt Hapishanesi'nde tek başına hücrede kalan Princip'in en çok okuyacak bir şeyi olmadığı için ızdırap çektiği aktarılıyor.

Princip, "Kitaplar benim için hayat demek. Bundan dolayı onlarsız şu an zorlanıyorum" diyor.

Doktoru Pappenheim, Princip'in Rus devrimi hakkında çok okuduğunu, dünyada sosyalist devrimin mümkün olacağından emin olduğunu söylüyor. Suikasttan hemen önce ise Princip Kropotkin'in bir yazısını okumuştu.

Pappenheim ayrıca, Princip'in hitabet yeteneğinin eksik olduğunu söylüyor ve bunu yalnız oluşuna, tartışmalarda rol almadan kendini sadece okumaya kapatmasına bağlıyor.

Doktor Pappenheim, beş ay içerisinde bir kaç kez görüşme imkanı bulduğu Gavrilo Princip'i 'tarihi kişilik' olarak tanımlıyor, anlattıklarını ise 'samimi ve gerçek'. Pappenheim'in notları arasında Princip'in yazdığı bir kaç satır da var.

Gavrilo Princip'in 12 Mayıs 1916 tarihli notu

"Bir keresinde arkadaşlar arasında Kropotkin'in 'Sosyal devrim çıkarsa anarşistler ne yapacak?' sorusunu tartışıyorduk. Yazarın, böyle bir devrimin o zaman gerçekleşmesinin mümkün olabileceğini gerçekten düşünmesinden çok hepimiz bunu daha çok yaşlı bir anarşistin sadece bir söylemi olarak algılıyorduk.

Ancak o 'sosyal devrim' üzerinde tartışırken hemfikir olduğumuz konu onun bizim inanışlarımıza göre gerçekleşmesinin mümkün olabileceği, tüm Avrupa'da halklar arasında zıt düşmelerin düzeltileceği bir ilişkinin kurulması. Ancak biz milliyetçiler olarak, sosyalist, anarşist yazılar okumuş olsak da, bu konuda çok kafa yormuyorduk. Çünkü aramızdan herkesin bir görevi, milli bir görevi olduğu tutumundaydık."

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 03:49

İLGİLİ HABERLER