Gündem
  • 17.5.2004 00:11

İŞTE LAİLA'YA GİRMESİ YASAK OLAN ÜNLÜLER!..

Erzcincanlı bir baba ile Yalova’lı bir annenin altıncı ve en küçük çocuğu olarak 1963 yılında İstanbul’da doğdu. İş hayatına baba mesleği tekstil ile başlıyor. Beyoğlu’ndaki Yeni Melek Sokağı’nda tezgahtarlık yapıyor. Küçük yaşlardan beri içinde olduğu tekstil işinden sıkılınca meraklı olduğu eski eserlere ilgi duyuyor. Bir arkadaşıyla birlikte hem antikacılık hem dekorasyon işleri yapmaya başlıyor. 700 yıllık bir sarnıç işyerleri oluyor. Ortağıyla ayrılınca burayı restoran olarak kullanıyor. Laila’ya giden yolun ilk adımları böyle atılıyor. 1991 yılında kaybettiği babasının Kağıthane’de bir cami yaptırmaya başladığını, ama bitirmeye ömrünün vefa etmediğini söylüyor. Hacı olan annesi ise kendi deyimiyle beş vakit namazını hiç aksatmıyor. Şefik Öztek kendince hayır işleri yapıyor. Geçen yıl özürlülere 800 tekerlekli sandalye dağıttı. Bir çok kazayı verdiği sadakalarla atlattığına inanıyor. En büyük zevki tekneyle karadenize açılıp balık tutmak. Kamuoyunda Serdar Bilgili’yle arkadaşlığından dolayı Beşiktaşlı bilinse de o fanatik bir Fenerli. Şefik Öztek, yaz sezonunu için Laila’da hummalı çalışma içindeyken bu sohbeti gerçekleştirdik.

Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliğine Laila’nın örnek gösterilmesi sizde rahatsızlık oluşturuyor mu?
Oluşturuyor. Ama ben bunu doğru bulmuyorum. Vicdanen rahatım. Bu şuradan kaynaklandı. Bir gün New York Times muhabiri röportaj yapmak istedi benimle. Tabii benim de çok hoşuma gitti. Benden sonra dışarıdaki çalışanlarımla, yoldan geçen insanlarla röportaj yapmış. Durumu gelir adaletsizliğine yormuş. İşte içeride şu kadar paraya eğlenenler ve Türkiye’deki asgari ücret şu gibi bir şeyler yazmış. Ama Amerika’da Plaza Otel’de kapıdan çıkın 20 metre ötede bin tane evsiz görürsünüz. Hangi açıdan baktığınıza bağlı. Bu dengesizliğin müsebbibi Laila değil, Şefik Öztek de değil. Türkiye’deki gelir adaletinden sorumlu kişi ben değilim. Benim derdim buraya insan getirtmek, harcanan paradan vergi yaratmak, istihdam oluşturmak. Burada 400 kadar insan çalışıyor. Dışarıdan sezonda 1 trilyonluk mal alıyorum.

Bazı manken ve sanatçıları içeriye almadınız. Kitap yazsam bunları yazarım diyorsunuz. Nedir bu sebepler?
Giremeyenlerin hepsinin de özel bir nedeni var. Bu sanatçılardan bir tanesi Cem Özer, o benim hiçbir mekanıma giremez. Hatta benim bazı arkadaşlarım var ki onların da mekanına giremez. Bunun nedenlerinden birinin cevabı Elele dergisinin kendisiyle yaptığı röportajda var. Ayrıca çevre kirliliği oluşturuyor. Deniz Akkaya’nın alınmaması, burda bir firma sahibiyle atışmamızla alakalı. Deniz’in burada röportajı vardı. Röportajın yapılacağı mekana Deniz’in nü bir resmini koymuşlardı. Ben de iş sahibinden onu kaldırmasını istedim. Bana bunun, dekorasyonunun bir parçası olduğunu söyledi. Dedim ki burada bir bütünlük var herkes bu dekorasyonumun parçası diye bir şey asamaz. O sırada Deniz gelecekti röportaj için. İçeri almam böyle yaparsan dedim. Derken tartışmamız uzadı ve Deniz kapıya geldi, içeri giremedi. Özcan Deniz, Ördekçioğlu ailesinin düğünü olduğu gece geldiği için kapıdan döndü. Hakan Şükür bebeğiyle geldiği için giremedi. İşte böyle hepsinin altında böyle özel bir neden var.

Herkes buraya giremez, Laila’ya girebilmek için cüzdanın çok kabarık olması gerekir diye bir imaj var.
Şimdi Laila’da 2 kişi yemeğinizi yeyip 80 milyona da çıkabilirsiniz, 800 milyona da. Bu tamamen size bağlı. Popülaritenin fiyatlara yansıyacağı düşünülüyor.

Ankara’da umduğunuzu buldunuz mu?
Buldum ve çok da moral verdi bana. Ankara çok büyük bir kulüp. İstanbul’da bile o kadar büyük bir kulüp şu anda yok. Ama her hafta sonu 2 bin ilâ 2 bin 500 kişi geliyor. Ankara’da Laila konseptine yaklaşan bir mekan yok. Haziran başında kapatıp sonbaharda tekrar açacağız. Benim mesleğim o kadar zor ki inanın bu meslek kaygan zeminde dans etmeye benzer. Böyle bir işletmenin 5 yıl hep gündemde, sıcak ve güncel kalabilmesi kolay bir şey değil.

Ankara Laila ya siyasetçi, üst düzey bürokrat geliyor mu?
Bürokratlar, milletvekilleri buradaki Laila’ya da gelmiyorlar. Turizm bakanımız Ankara’ya geldi. Tabii haber olacağı için bir ürkeklik oluyor insanlarda. Laila’ya gelen insanlar kendilerine özeniyor. Kuaföre gidiyor, özel kıyafetler giyiyor.

Anadolu’ya da Laila cafe’ler açacaksınız, nasıl ortaya çıktı bu fikir?
Laila cafe’leri 3 senedir planlıyorduk. Ama dedik ki önce Laila’yı deplasmana çıkaralım. Denizin olmadığı bir yerde görelim. Ondan sonra kafe projemizi hayata geçirelim. Ankara’da denedik ve tuttu.

Cafeler ne aşamada?
Hedefimiz bu yıl sonuna kadar 15 tane Laila cafe açmak. Gelecek yıl bu sayıyı 50’ye çıkarmak. Şu anda 7’si ile imza aşamasındayız.

Standartları koruyacaklar mı?
Siz bir Laila cafe açmak istiyorsanız ben size onu anahtar teslim veriyorum. Mönüden çatalına, bıçağına, garsonun kıyafetine, içeride çalınacak müziğe kadar hepsini veriyorum. Her yerde tek tip olacak.

Nerelerde açılacak?
Onu söylemiyorum. Bazı meslektaşlar diyorlar ki dünya çapında falan şöhreti getiriyoruz, getiremiyor, balon çıkıyor. Onun için ben imza atmadan söylemiyorum.

Laila cafe dışında, İstanbul’daki gibi bir Laila’yı Ankara dışında başka yerde de açmayı düşünür müsünüz?
Önümüzdeki 15 Haziran’da Çeşme’de yazlık Laila’yı açacağız. İstanbul ve Çeşme’deki yazlık Laila’ların dışında yeni bir konseptle diğer şehirlerde Laila olacak.

Boğaz’da gezi yapan teknelerden, Çırağan, Dolmabahçe Sarayı gibi Laila’yı gösteriyorlar. Nasıl bir duygu bu?
Ne keyifli bir şey. Yabancı turistlere geziler yaptırıyorlar tekneyle Boğaz’da. Burası Beylerbeyi, burası Çırağan Sarayı diyorlar. Burada da durup Laila diyorlar. Şimdi bu hangi müessese sahibinin hoşuna gitmez?Geçenlerde Amerika’da savunma sanayi ile iş yapan bir arkadaşımla uçakta karşılaştık. Benimle gurur duyduğunu söyledi. Sebebini şöyle anlattı: Amerika’ya gittim. Amerikalılarla toplantım vardı. Daha Türkiye’yi görmeden biri ‘Türkiye’ye geldiğimizde bizi Laila’ya götürecek misin?’ dedi. Bizim mesleğimizin aslında turizmle birebir bağlantısı var. Bir turistin cebinden parasını yalnızca turistik yerleri gezdirerek alamazsın. Eğlence sektörünü de tanıtıp para harcatabilirsin. Bizim sektörün turizme birebir katkısı var. İstanbul’daki müşterimizin yüzde 30’u yabancı.

Yurtdışından daha çok turist getirmek gibi bir düşünceniz var mı?
Belediye başkanımız Kadir Topbaş Bey’in turizmle ilgili çok iyi çalışmaları olduğunu duyuyorum. Çok çaba sarf ediyor. Bizim amacımız yalnızca İstanbulluya hizmet etmek değil. Dışarıdan eğlenmek için İstanbul’a insan getirmek. Bana göre İstanbul dünyada satılması en kolay şehirlerden biri. Enteresan, büyülü bir şehir burası. Galatasaray’ın kalecisi Mondragon 100 bin dolar daha ucuza alındı bizim sayemizde. Fatih Altaylı anlattı. Mondragon İstanbul’a geliyor. Daha havaalanından oteline bile yerleştirmeden buraya getirdiler. Çünkü adamın kafasında soru işaretleri var, bu ülkede yaşar mıyım gibi. Buradan menajerine telefon açarak kabul etti ve 100 bin dolar az ödedi Galatasaray. İstanbul’u biraz çabayla satmak zor değil. Buraya kongreye gelen insanları düşünün. Akşamları nereye götüreceksiniz? Geçen gün ben Turizm Bakanı’mızın Çırağan Sarayı’nda çok hoş bir konuşmasına şahit oldum. Eurovision şarkı yarışmasına gelenlere “Yakınlarınızda çok hoş yerler var oraları da görün.” dedi. Çok doğru.

Haziran’da İstanbul’da NATO toplanacak. Rezervasyon oldu mu?
Açılmadığımız için henüz rezervasyon yok. Ama NATO için gelen liderleri, delegeleri unutulmaz bir İstanbul tadı için yemeğe bekliyoruz.

Yurtdışında şube düşünüyor musun?
Mesela Dubai’den bize bir teklif geldi. Rusya’da yapılabilir. Kendi markamızı ihraç etmemiz gerekiyor. Biz yurtdışından hem bir markaya para verip satın alıyoruz hem de dünya kadar paraya bir de o markanın ürünlerini satın alıyoruz.

İXTANBUL

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:13

İLGİLİ HABERLER