
İŞTE MECLİSTE OYLAMA ÖNCESİ YAPILAN SERT KONUŞMALAR
TBMM Genel Kurulunda, milletvekili seçiminin 22 Temmuz Pazar günü yapılmasına ilişkin önerge kabul edildi.
Önerge üzerinde konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, 2 seneden beri seçim isteyen muhalefetin şimdi de seçimi erteleme gayretlerine girdiğini öne sürdü.
Seçimlerin artık Türkiye’nin önüne geldiğini kaydeden Fatsa, "Hem seçim isteyeceksin hem de bundan kaçacaksın. Yan çizmek, seçimden kaçmak için ileri sürülmüş bahanelerle millete gitmekten korkuyorsunuz" dedi.
"Kimin samimi olduğunu, kimin olmadığını milletimiz görmüştür" diyen Eyüp Fatsa, şunları söyledi:
"Seçim tarihi olan 22 Temmuz 2007’nin uygun olmadığını söylüyorlar.
Hasat mevsimi olduğunu, katılımın düşük olacağını iddia ediyorlar.
Bunlar milletimizin asla ciddiye almadığı söylemlerdir. Nasıl ki seçmen sandığa gitmediği zaman cezai ve hukuki yaptırımları oluyorsa, milletvekillerinin bu sorumluluktan kaçmalarının da bir müeyyidesi olmadığını mı sanıyorsunuz? Her şey bu milletin gözü önünde oluyor." Çırpınmanın, kaçmanın kimseye fayda sağlamayacağını ifade eden AK Parti Grup Başkanvekili Fatsa, "Alınan karar çok doğru bir karardır. YSK’nın tarihi doğru bir takvimdir. Siyasi partilerin ön seçim talepleri dikkate alınarak hazırlanmış bir takvimdir. 22 Temmuz 2007 Türk demokrasisi adına önemli bir tarihtir" diye konuştu.
"BAĞIRMAYIN, LİSTEYE GİREMEYECEKSİNİZ"
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç da grubunun seçimden kaçmak ve demokratik olmamakla suçladığını anımsattı.
AK Parti’nin demokratik olma konusundaki karnesinin pek de iyi olmadığını belirten Koç, "Büyük paralarla iktidar yanlısı yayın organları oluşturmak mı? Muhalif basını susturmak, yok etmek mi?
Milletvekili dokunulmazlığını kaldırmamak mı? Ankara’da toplanan insanları bindirilmiş kıtalar olarak değerlendirmek mi demokrasiyi geliştirmektir?’ diye sordu.
Haluk Koç, ’Sizin şecereniz o kadar kötü ki şecereniz çıkarılır ve alnınızın ortasına konulur. ’Bizi millet seçti’ diyorsunuz. Bizi kim seçti peki, biz uzaydan mı geldik? Milli iradenin CHP’ye yansıyan kısmını neden görmüyorsunuz?" dedi.
Koç, kendisine laf atan AK Parti’li milletvekiline, "Bağırmayın, listeye giremeyeceksiniz" diye seslendi.
Türk milletinin AK Parti’yi, terör örgütünün elebaşını affetmek gayretleriyle anacağını öne süren CHP Grup Başkanvekili Koç, ’Kuzey Irak’taki bir aşiret lideri, ’Tayyip Erdoğan’a aman dokunmayın’ diyor.
Sizin müttefikiniz, Türkiye mi yoksa Türkiye’den bazı yerleri kendi coğrafyasının içine katan unsurların uzantıları mı? Talabani’yi, Barzani’yi millete anlatacaksınız" diye konuştu.
"KUCAKLAYACAK, ÖPECEK SİZİ"
Haluk Koç, AK Parti’ye, şöyle seslendi:
"Köylü, esnaf sizi bekliyor. Kucaklayacak, öpecek sizi, alnınızdan öpecek. Millet sizi, elinde Türk bayrağıyla, ’bir an önce kavuşalım’ diye bekliyor. Bu ülkeyi nasıl teslim ettiğinizin, nasıl içini boşalttığınızın hesabını sormak için bekliyor. Türkiye’yi, 1900’lü yılların başında Osmanlı İmparatorluğu haritasının tartışıldığı noktaya getirdiniz. 1830-1920 yılları arasında balkanlarda yaşanan çetecilik ve ayrımcılıklar ve onları destekleyenler ile bugün güneydoğuda yaşanan terör ve onları destekleyenler arasındaki benzerliği düşünün.
Türkiye’yi germeyin; sağlıklı, sağduyulu düşünün. Dayatmayla ülke ve devlet yönetmeyin, uzlaşma arayın. Kurumları yıpratarak bir yere varamazsınız. Demokratik meşru müdafaa zemininde bu uyarılarımızı yapıyoruz."
"TELAŞ VE ACELECİLİK GÖRDÜM"
Anavatan Partisi grubu adına görüşlerini dile getiren Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı, önergenin dün görüşüldüğü Anayasa Komisyonunda, "telaş ve acelecilik" gördüğünü söyledi.
Mecliste, Cumhurbaşkanı olabilecek 100’ün üzerinde milletvekili olduğunu belirten Gaydalı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi kararını, "kurşun sıkmak" olarak değerlendirmesini eleştirdi. Gaydalı, "Kurşun sıkmak isteyen iktidar ve anamuhalefet partisidir. Ancak onların da kurşunu yok, kuru sıkı atıyorlar" dedi.
AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayını açıklamasını geciktirmesini de eleştiren Gaydalı, "Hem geç açıkladı hem de uzlaşılmasını istedi. Bu şekilde uzlaşma olmaz. Adayın geç açıklanmasına gerekçe olarak, yıpratılabilecek olması bahanesini de kabul etmiyoruz. Ancak geç açıklanmasının nedeni başkaysa onu da bilmeliyiz" diye konuştu.
ANAVATAN’lı Gaydalı, bir yandan "Cumhurbaşkanını halka seçtirelim" demenin, bir yandan da cumhurbaşkanı seçimi turlarına devam etmenin samimiyetin göstergesi olmadığını belirtti.
"MİLLİ İRADEYİ SORGULATTINIZ"
Şahsı adına söz alan AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ise milli iradenin mahkemeye düşürülmesinden rahatsız olduğunu söyledi.
"Bugüne kadar, kimse milli iradeyi mahkemeye götürerek, sorgulanmasına neden olmamıştır, ama siz oldunuz" diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Millet iradesi mahkemede sorguya çekilmiş, adeta millet yargılanmıştır. Millet size yarın, ’ben sizi oraya (milli iradeyi mahkemeye götürün) diye mi yoksa (hizmet edin) diye mi gönderdim’ diyecektir. Vatandaş, bunun hesabını soracaktır. Millet, bunun hesabını soracaktır.
Başbakan, hiç kimsenin reddedemeyeceği makamı reddetti ve millete döndü.
’Size kalbimi, gönlümü verdim, size hizmet edeceğim’ dedi. Bunu millet gördü, ancak sizi de görecek. CHP’nin gözü, gönlü ve kalbi hiç bir zaman milletin yanında olmadı. ’Sine-i millete döneceğiz’ dediniz. Niye dönmediniz? Milletin sinesinin size açık olmadığını gördüğünüz için mi dönmediniz?" AK Parti’li Bozdağ, Cumhurbaşkanını bu Meclisin seçemeyeceğinin, ancak bundan sonra uzlaşma ile de olsa seçemeyeceğinin anlaşıldığını kaydetti.
Bunun çözüm yolu olarak milletin cumhurbaşkanını seçme yoluna gidildiğini ifade eden Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin de kararında bunu söylediğini iddia etti.
"MİLLET ADINA EGEMENLİĞİ SADECE MECLİS KULLANMAZ"
Söz isteyen CHP Ankara Milletvekili Oya Araslı da yerinden yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Anayasal sistemde millet adına egemenliği kullanan sadece Meclis değildir. Anayasaya göre egemenliğin kullanılması, Anayasanın gösterdiği kurumlarla yapılır. Bunlar Meclis, yürütme organı ve Anayasa Mahkemesidir.
Anayasa Mahkemesinin görevi, Meclis İçtüzüğü ve kanunları Anayasaya göre değerlendirmektir. Biz, bir işlemi Anayasa Mahkemesine götürdük.
’Anayasa Mahkemesi, görev ve yetkisi içinde olmayan bir konu hakkında işlem yapıyor’ görüntüsü vermek doğru değil."