
İŞTE OSMANLI'NIN AÇE FERMANI...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, tsunami mağduru Endonezya’ya götürmekten son anda vazgeçtiği Osmanlı Fermanı’na Zaman ulaştı.Dönemin padişahı İkinci Selim’in mührünü taşıyan ferman, Açe Sultanı Alaaddin Şah’a gönderilmişti. 350 yıllık ferman, “Her durumda kardeşliğin ve yardımseverliğin gerekleri yerine getirilecektir.” mesajı içeriyor. Başbakan Erdoğan, 6 Şubat’ta tsunamiden zarar gören Güney Asya ülkelerine gitmiş ve ilk olarak Endonezya’nın Açe eyaletini ziyaret etmişti. Medyada Başbakan’ın ziyareti kadar, Endonezya hükümetine verilmek üzere beraberinde götürmeyi düşündüğü ferman da tartışıldı. Önce Erdoğan’ın söz konusu fermanı götürdüğü yönünde, sonra da bunu kimseye vermediği şeklinde haberler çıktı. Fermanla ilgili gerçek, gezi tamamlandıktan sonra anlaşıldı. Erdoğan, ayrılıkçı güçlerin etkin olduğu Açe ile Endonezya hükümeti arasındaki gerginliği dikkate alarak fermanı vermekten vazgeçmişti.
Erdoğan böylece, ‘Türkiye ile Açe arasında, dolaylı da olsa stratejik ortaklık planlandığı izlenimi vermemiş’ oldu. Açe, Endonezya’dan ayrılıp ülke kurmak için bağımsızlık mücadelesi veriyor. Endonezya hükümeti, Açe’ye bu yüzden kendi toprakları olmasına rağmen uzun süredir ekonomik ambargo uyguluyor. Açe’deki ayrılıkçıların kurduğu örgütün adı GAM. Endonezya Silahlı Güçleri’nin mücadele ettiği en önemli güç olan GAM’ın bayrağı ise Türk bayrağına benziyor. Türkiye ise dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya ile ilişkilerini geliştirmeyi düşünüyor.
Açe’yle Türk halkının tarihsel bağı işte bu fermanın gönderilmesiyle başlıyor. Adalar ülkesi olan Endonezya’daki Sumatra Adası’nın kuzeydoğusunda bulunan Açe, 20. yüzyılın başlarına kadar Müslüman Açe Sultanlığı olarak hüküm sürmüştü. 16. yüzyılda Portekizlilerin saldırıları üzerine Açe Sultanı Alaattin Şah, elçisini İstanbul’a göndererek Osmanlı’dan yardım istemişti. Bunun üzerine koltuğa yeni oturan II. Selim, vakit geçirmeden bir ferman hazırlattı. Fermanda “Mektubunuz makamımıza arz edildiğinde bizim gibi yüce bir padişahın şanına yakışan hareket sizin isteklerinizi kabul etmektir.” denilerek net bir tavır sergileniyordu. Fermanda II. Selim, üzerlerine düşeni yapacaklarını ve 15 kadırga, yeteri kadar top ve asker gönderileceği sözü veriyordu.
Açe Sultanı Alaattin Şah’a bildiririm ki;
Veziriniz Hüseyin vasıtasıyla göndermiş olduğunuz mektubunuz sultanların sığınağı olan yüce makamımıza ulaşmıştır. Mektubunuzda gece gündüz o taraflardaki inançsızlara karşı savaştığınızı, düşmanlara karşı yalnız kaldığınızı ve her taraftan saldırıya uğradığınızı belirterek savaşmak için malzeme ve tecrübeli asker istemektesiniz.
O bölgede yirmi dört bin ada olup inançsızların bu adaları ele geçirdiklerini, buralarda yaşayan Müslüman halkın ve sultanlarının senin ülkene sığındıklarını ve bu adaların dördünden Mekke’ye hac ve ticaret için hareket eden gemileri inançsızların yağmaladıklarını, ülkeniz yakınlarında bulunan Seylan ve Kalküta hakimlerinin de daima sizinle savaşmakta olduklarını, daha önce gönderilen elçimiz Lütfi’ye yüce makamımıza bağlılık yemini ettiğinizi, Osmanlı donanması gelecek olursa Allah’ın yardımıyla düşmanların hezimete uğratılarak ‘adaların tekrar’ ele geçirileceğini belirtmişsiniz.
Ayrıca çeşitli top ve gemi talebinde bulanarak Açe elçisinin at, silah ve bakır aldıktan sonra ülkesine dönüşünde zorluk çıkarılmaması için Mısır ve Yemen beylerbeyleri ile Cidde ve Aden beylerine emir verilmesini reca ederek, kale inşası ve kadırga yapımı için mimar istemişsiniz.
Mektubunuz makamımıza arz edildiğinde bizim gibi yüce bir padişahın şanına yakışan hareket sizin isteklerinizi kabul etmektir. Ayrıca Müslümanları ve İslam kanunlarını korumak en önemli görevlerdendir. Bundan dolayı Süveyş iskelesinden on beş kadırga, iki savaş gemisi ile İstanbul’dan top dökücübaşı ile yedi topçunun yanı sıra yeterli sayıda Mısır askeri görevlendirilerek kaleler için yeteri kadar top, tüfek vesair savaş araç gereci verilmesi emredilmiş ve bu askerlerin başına İskenderiye eski kaptanı Kurdoğlu Hızır komutan tayin edilmiştir. Komutan ulaştığında gerek ele geçirilmesi gereken kaleler gerekse haklarından gelinmesi gereken inançsızlara karşı gayret göstererek hem kendisi hem de diğer askerler size asla muhalefet etmesinler. Komutana sizin uygun gördüğünüz şekilde hareket etmesi emredilmiştir. Muhalefet eden asker olursa adıgeçen komutan vasıtasıyla haklarından gelebilirsiniz. Gönderilen askerlerin bir yıllık ücretleri de ödenmiştir.
Sizin yapmanız gereken ise şudur: Siz de dinimiz ve devletimizi ilgilendiren konularda elinizden geleni yapıp inançsızların kalelerini ele geçirmek ve Müslümanlar üzerindeki baskılarını kaldırmak için çabalayarak Allah’ın yardımıyla o bölgeyi inançsızlığın kötülüklerinden kurtarmalısınız. Böylelikle o bölge Müslümanları bizim hükümranlık dönemimizde rahat ve huzur içinde yaşasınlar. İnşallah beklenildiği gibi kaleler ele geçirilip ülkeniz kurtarıldığında gönderilen topçuların dönmelerine izin veriniz. Diğer hususları ise memurumuz Mustafa Çavuş ile bildiriniz. Oradaki Osmanlı askerleri hakkında ise daha sonra vereceğim emir doğrultusunda hareket edersiniz.
Sizin mektubunuz ulaştığı sıralarda rahmetli babamız Sultan Süleyman, Zigetvar seferi için gitmişti. Allah’ın yardımıyla o kaleyi ve daha pek çok yeri ele geçirdikten sonra vefat edince Osmanlı tahtına ben geçtim. Benim de niyetim inançsızlara karşı savaşmaya devam etmektir. Zira ülkeniz taraflarındaki inançsızların durumları mektubunuzda açıkladığınız gibiymiş. Her durumda kardeşliğin ve yardımseverliğin gerekleri yerine getirilecektir.
İnşallah o tarafları ele geçiren din düşmanlarının kötülüklerini ortadan kaldırmak için askerimiz her zaman gönderilecektir. Bölge hakkında devamlı ayrıntılı bilgiler göndereceğiniz umulmaktadır.
Gelen elçiniz de elçilik görevini hakkıyla yerine getirip iznimizi alarak geriye gönderilmiştir.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:07