
İŞTE VAKİT'İN SİCİLİ
Gazete,13 Şubat 2006'da Danıştay 2'nci Daire üyelerini hedef gösterdi. Gümüşhane Baro Başkanı ve Ahmet Taner Kışlalı da haklarında çıkan haberden kısa süre sonra vurulmuştu.
Danıştay'a yönelik saldırıdan sonra gözler, 2'nci Daire'nin türban kararına imza atan üyelerin fotoğraflarını, 13 Şubat 2006 tarihli sayısında, "İşte o üyeler" diye manşetten yayınlayarak, hedef gösteren Vakit gazetesine çevrildi. Vakit gazetesi, Danıştay eleştirilerini günlerce manşetinde tutmuş, 4'e karşı 1 oyla alınan Danıştay 2'nci Daire'nin kararına "evet" diyenlerin fotoğraflarını ve özgeçmişlerini de vererek, "Başörtüsüne sokakta da yasak getirildiğini" iddia etmişti. Vakit gazetesi, Almanya'da daha önce anti semitizm yaptığı gerekçesiyle kapatılmıştı. Gazetenin muhabir ve yazarlarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın resmi gezilerine katılması, diğer bazı gazetelerin tepkilerine neden olmuştu. Daha önce "Akit" ismiyle yayın yapan gazete, açılan yüklü tazminat davalarından kurtulmak için ismini "Anadolu'da Vakit" olarak değiştirmişti. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun isim vermeden, gazetenin yayınlarının "hedef gösterme" boyutuna ulaştığını söylemesi de gözleri yine Vakit'e çevirmişti.
DAVA AÇILMIŞTI
Danıştay 2'nci Dairesi'nin türban kararından sonra, üyelerin fotoğraflarını yayımlayan Vakit gazetesi hakkında dava açılmıştı. Vakit hakkında önce İstanbul Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, "terör örgütlerine hedef gösterildiği" gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı. Soruşturma, Terörle Mücadele Yasası'nın "yargı üyelerini, terör örgütlerine hedef göstermek" suçu yönünden yürütülmüştü. Dava üzerine Vakit yazarı Ali Karahasanoğlu, köşesinde, bu manşet nedeniyle gazeteye dava açıldığını yazmıştı. Karahasanoğlu'nun verdiği bilgiye göre, davanın iddianamesinde şu ifadelere yer verilmişti: "Danıştay 2. Dairesi'nin 'türban' ile alakalı verdiği karara karşı, haber verme ve eleştiri getirme hakları ötesine geçilerek, kararda imzası bulunan Danıştay 2. Daire Başkanı ve üç üyesinin fotoğraflarına ve isimlerine yer verilerek, 'Örtü sokakta bile yasak diyen üyeler.. 'İşte o üyeler' şeklinde büyük puntolar kullanılarak irticai çevrelere ve şeriatçı terör örgütlerine hedef olarak gösterildiği..."
İlk hedef Gümüşhane Baro Başkanı Günday'dı
1995'te Gümüşhane'de, türbanlı avukatların duruşmaya girmelerini yasaklayan karara imza atan dönemin Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, daha sonra Vakit ismini alan Akit gazetesinin hedefi olmuştu. Günday, hakkında günlerce süren yayınlardan sonra İzzet Kıraç adlı bir kişi tarafından türbanı yasakladığı gerekçesiyle öldürüldü.
Kışlalı'nın üstüne çarpı çekilmişti
Vakit gazetesi, evinin önünde bomba ile öldürülen hukuk profesörü Ahmet Taner Kışlalı hakkında da yayınlar yaptı.
O zamanki ismiyle Akit gazetesinin 13 Mayıs tarihli sayısında "Tutanak" köşesinin manşetinde yer alan Kışlalı fotoğrafına çarpı işareti çizilerek üzerine "Yuh pişkin zorba!" diye yazıldı. Kışlalı, "Zorba Kemalist gemi azıya aldı, halkı köpeğe benzetti" başlığıyla hedef gösterildi. Kışlalı yapılan haberlerden 5 ay sonra, 21 Ekim 1999'da öldürüldü.
'Haberde hedef gözetiliyor'
Vakit gazetesi'nin tutumu medya çevrelerinde "Hedef gösterme" olarak nitelendirildi.
Mehmet Barlas (Sabah gazetesi yazarı): Yapılan silahlı baskını kınamak yetmiyor. Bu eylemi gerçekleştiren kişinin amacını saptadıktan sonra, bu amaca katkıda bulunacak gelişmelerin de önlenmesi gerekiyor.
Oktay Ekşi (Hürriyet gazetesi yazarı ve Basın Konseyi Başkanı): Basın meslek ilkeleri şiddeti, şiddete teşvik etmeyi doğru bulmaz. Sadece mesleki açıdan değil, insani açıdan da şiddeti teşvik kabul edilemez.
Emin Çölaşan (Hürriyet gazetesi yazarı): 14 Şubat 2006 tarihli yazımda 'Bu hakimlerin can güvenliğini bundan sonra kim koruyacaktır?' diye sormuştum. Peki bu rezalete kimler yol veriyor? Danıştay kararı açıklandıktan sonra Tayyip Erdoğan dahil neredeyse bütün bakanlar uluorta konuştular.
Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet gazetesi yazarı): Bu saldırı doğrudan laik, demokratik Cumhuriyete, anayasal kurumlara bir saldırıdır. Devlet yargıyı koruyamıyor. Türkiye'yi karanlık günler bekliyor.
İsmet Berkan (Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Vakit gazetesi bunu ilk defa yapmıyor. Geçmişte de yaptığı haberlerle kötü sonuçlar doğurdu. Direkt bir hedef gözetme var.
Yavuz Semerci (Vatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü): Türkiye için siyasal kırılma noktası. Bence hepimiz Türkiye'yi bu noktaya getiren siyasi atmosferi sorgulamalıyız. Toplumda rejime yönelik ciddi bir tehdit oluştuğuna dair bir kanaat oluşuyor. Bence bu en tehlikelisi bu.
Abdurrahman Dilipak (Vakit gazetesi yazarı): Vakit'le ilgili bu iddialar, aslında hedef göstertme olur. Eleştiriler çok sert de olabilir. Fotoğraf yayınlamak, suç olarak algılanmamalı.
Vakit kendini savundu
Danıştay 2'nci Dairesi'ne yapılan saldırının ardından, Vakit gazetesi Yayın Kurulu, saldırı bahane edilerek, gazetelerinin, bazı televizyonlar tarafından, basın ahlakıyla bağdaşmayan bir şekilde hedef gösteriliğini öne sürdü. Yayın Kurulu, açıklamada gazetelerinin yargısız infaza tabii tutulmasını nefret ve şiddetle kınadıklarını bildirdi.
HABER TAKMA İSİMLE YAZILMIŞ
Ankara Temsilcisi Serdar Arseven ise, Karabük gezisini yarıda bırakarak Ankara'ya döndü. SABAH muhabirinin görüşme talebini önce "Konuşulanların çarpıtılmaması için kaydedilmesi" şartıyla kabul eden Arseven, daha sonra kararını değiştirdi ve görüşmeyi iptal etti. Arseven, eleştirilere cevaplarını ve konuyla ilgili görüşmelerini yine Vakit gazetesinden kamuoyuna duyurma kararı aldığını bildirdi. Arseven, "Kendi köşemden cevabımı yazacağım" demekle yetindi. Vakit gazetesinde haber Murat Alkan imzasıyla yayımlanmıştı. Ancak gazetede bu isimde bir kişiye ulaşılamadı. Böylece, "hedef gösteren" haberin, takma isimle yazıldığı kuşkusu doğdu.
/SABAH