Gündem
  • 2.5.2005 03:13

İSVİÇRE'NİN KARARINA SERT TEPKİ!..

Prof. Dr. Mete Tunçay (Bilgi Üniversitesi) Bu tür konularda parlamentoların veya hükümetlerin yasa çıkartmasını son derece demagojik buluyorum. Her ne kadar görüşlerine katılmasam da, Prof. Halaçoğlu’nun görüşlerini ifade etme hakkının elinden alınmasını onaylamam söz konusu bile olamaz. Düz bir mantıkla baktığımızda, bizim Sütçüler Kaymakamı’nın Orhan Pamuk hakkında aldığı kararla, İsviçre’nin Prof. Halaçoğlu hakkında aldığı karar arasında temel bir fark yoktur. Bizimki, kitaplar yakılmak istendiği için biraz daha ilkel kalıyor, o başka.

Prof. Halil Berktay (Sabancı Üniversitesi) Bu karar, bilim alanına, siyaset ve hukuk tarafından yapılan ve kabul edilmesi asla mümkün olmayan bir tecavüzdür. Böyle rezalet olmaz. Çeşitli ülkelerin parlamentolarının veya başka makamlarının, tarihte ne olup olmadığı konusunda karar almaları, özgür bilimin asla kabul edemeyeceği bir müdahaledir. Gerçeklere ancak özgür tartışmayla varılır. Prof. Halaçoğlu’nun fikirlerinin karşısındayım ama onun kendi fikirlerini bilim özgürlüğü içinde savunmasının engellenmesi, demokrasi ve bilim açısından asla kabul edilemez.


Hrant Dink (Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni) Ben bu kararı kınıyorum. Bu tür kararlar, soykırıma karşı mücadeleyi güçlendirmek yerine zayıflatan kararlardır ve işgüzárlıktan başka bir şey değildir. Üstelik bu haliyle hem insan haklarına, hem düşünce ve ifade özgürlüğüne, hem de tartışma ahlákına aykırıdır. Ben bu tür haksız kararlar karşısında sadece Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun değil, mağdur olan herkesin yanında yer alacağımı açıkça ifade ediyorum.

Etyen Mahçupyan (Gazeteci) Ben böyle kararları kesinlikle anlamlı bulmuyorum. Bu tür kararlar, meseleyi siyasileştirmekten başka bir işe yaramaz. Ayrıca, tarih açısından bu tür kararlar kalıcı şeyler değildir. Düşünce özgürlüğü ne kadar geniş olursa, kalitesizlik ve kalibresizlik de o kadar belirginleşir. Prof. Halaçoğlu’nun hiçbir düşüncesine katılmam ama düşüncelerini ifade etme hakkını her zaman savunurum.’ 

Gündüz Aktan (Emekli Büyükelçi) Meseleye Devletler Hukuku açısından bakarsak, bir şeyin inkár edilebilmesi için önce varlığının saptanması gerekir. Bu konuda elimizde tek karar Nürnberg Mahkemeleri’ne aittir ve Yahudi soykırımı hakkındadır. 2001 yılında Ermeni Soykırımı için benzer bir yasa çıkartılmış ama böyle bir atıf bulunmadığı için uygulama imkánı olmamıştır. Dolayısıyla, herhangi bir İsviçre Mahkemesi’nin Prof. Halaçoğlu’na ceza vermesi mümkün değildir. Çünkü, ‘Emeni soykırımı olmuştur’ diyen ulusal veya uluslararası bir mahkeme kararı mevcut değil.

Buna rağmen ceza vermekte ısrar ederse, Prof. Halaçoğlu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurur ve hem İsviçre hükümetini mahkûm ettirir, hem de alacağı tazminatla zengin olur. 

EMNİYET Genel Müdürlüğü yetkilileri, İsviçre’nin, Zürih’te yaptığı bir konuşma nedeniyle hakkında soruşturma başlattığı Prof. Dr. Halaçoğlu’nun kimlik bilgilerini istediğini, ancak öncelikli arama ‘difüzyon’ yada ‘kırmızı bülten’ çıkarılmasının mümkün olamayacağını bildirdiler. Interpol’ün çalışma alanlarına kesinlikle ‘ırki, siyasi, dini ve askeri’ konuların dahil edilemeyeceğine dikkat çeken emniyet yetkilileri, daha önce de Kıbrıs’ta ‘Bayrak direğine tırmanan Rum gencin vurulması’ nedeniyle Ada’da görevli general Hasan Kundakçı hakkında çıkarılan Kırmızı Bülten’in bir dönem sorun yarattığını, ancak Türk İnterpolü’nün devreye girmesiyle sorunun daha sonra çözüldüğünü hatırlattı. 

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül, Zürih Kantonu ile Avrupa’daki bazı parlamentoların ‘Ermeni soykırımının inkarını yasaklayan’ kararlar almasına çok sert tepki gösterdi. Gül, Hürriyet’e yaptığı açıklamada Avrupa’nın kendi ilkelerini çiğnediğini vurgulayarak, ‘Meydan okuyoruz. Vahim hata yapıyorlar. Hatalarını görmezlerse, gerçeklere dayanarak göstereceğiz’ dedi. Gül, Avrupa kendi ilkelerini çiğniyor. Zürih Kantonu’nun aldığı kararın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu bildiren Gül, şöyle devam etti:

‘Ortada kanıtlanmış hiçbir şey yoktur. Bir mahkeme kararı da sözkonusu değil. İspatlanmış bir şey olmadığı halde siyasi propaganda amaçlı bir karar aldılar. Aslında Avrupa kendi değerlerini çiğniyor. Özgürce fikir ifade etmek, Avrupa’nın temel değeri değil mi? Bilimsel çalışma yapmak, Avrupa’nın temel değeri değil mi? Bir bilim adamının söylediklerini nasıl yasaklarsınız? Bu Avrupa’nın temele ilkelerine aykırıdır. İlkelerini çiğniyorlar. Bu yaklaşım en ilkel toplumların yaklaşımıdır. En totaliter ülkelerin yaklaşımı ancak böyle olabilir. Ama biz bu tür yargısız infazlara meydan okuyacağız. Çünkü Avrupa’nın temel ilkelerine saygılıyız ve sadığız. Bu tür kararları asla kabul etmeyeceğiz.’

Dışişleri Bakanı, Interpol’ün Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarmaya hazırlandığı yolundaki haberler karşısında da çok sert tepki göstererek sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Hakları yok. Böyle bir girişimin hukuki temeli de yok. Bu, bütün sözleşmelerde yaptığımız işbirliğine de aykırıdır. Vahim bir hata yaparlar. Eğer hatalarını görmezlerse göstereceğiz. Ama bunu biz gerçeklere dayanarak göstereceğiz.’

Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Ermeni iddialarıyla ilgili uluslararası platformda, aktif politika izlemeyi sürdüreceğini de belirterek, şöyle konuştu:

‘Bir süre önce Dışişleri Bakanlığı içinde, Ermeni iddialarıyla ilgili uluslararası platformdaki faaliyetleri bütün yönleriyle değerlendirdik. Önümüzdeki beş ve on yıl içinde, Türkiye’nin en fazla hangi sorunlaral uğraşacağını saptadık. Ve bazı yabancı parlamentolarda sistemin de boşlugğundan yararlanarak. Ermeni ididalarını savunan kararların alındığını ve alınacağını gördük. 10 kişi birleşiyorlar, geceyarısı baskını yapıyorlar ve çoğunluğun olmadığı bir toplantıda karar çıkarıyorlar. Bu gelişmeyi saptayıp karşı atağa kalkmaya karar verdik.’

Bu konuda bir Eylem Planı çizerek uygulamaya geçtiklerini kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Şimdi bütün ülkelerde ve parlamentolarda girişimlerde bulunuyoruz. ‘Bu kararı nasıl aldınız? Hangi bilgiye dayandınız? Hangi hukuki zemine dayandırdınız?’ diye soruyoruz. Çamur atıyorsunuz diyoruz. Ama Türkiye’ye çamur atmak kolay değil. Buna karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Suçlamaları ispat etmeleri lazım ispat edemezlerse de bu kararları kaldırmaları gerekiyor. Bakın, Belçika’da da Ermenilerin siyasi propagandası çok yoğun. Bu yönde bir girişim saptadık. Ama Belçika’de 7-8 bin Ermeni varken, buna karşılık 100 bin Türk vatandaşı yaşıyor. Bunların da tepkilerini dikkate almak zorundalar.’

TÜRKİYE’nin eski Bern Büyükelçisi Kaya Toperi, İsviçre’nin aldığı kararın ‘dünyada örneği’ olmadığını söyledi. Uluslararası platformlarda Türkiye’nin tezlerini dile getirdiklerini belirten Toperi, ‘Kimse bizim hakkımızda bir soruşturma açmadı. Bu kararın açıklanabilir bir yanı yok. Her türlü hukuk nosyonuna aykırı’ dedi.

İsviçre, 2001 yılında da Ermeni lobisine cevap olarak İsviçre Parlamentosu’na 4 bin 200 imzalı dilekçe veren 12 Türk dernek yöneticisini yargılamıştı. Türkleri ‘ırkçı niyet’leri olmadığı için beraat ettiren hakim, 1915 olaylarının soykırım olup olmadığına mahkemenin karar veremeyeceğini vurgulamıştı.

İSVİÇRE’nin hakkında Kırmızı Bülten çıkardığı belirtilen TTK Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu, son dönemde başlattığı atak yüzünden Ermeni diasporasının hedefi haline geldi. Bir yandan Türkiye’nin tezlerini uluslararası platformlara aktarmaya çalışan Halaçoğlu, bir yandan da Ermeni çetelerin katlettiği Türklerin toplu mezarlarında yapılan kazılara bizzat katılıyor. Halaçoğlu, son olarak geçen yıl haziran ayında Kars’ın Derecik Köyü’nde Ermeni çetelerin yaptığı katliamın kanıtlarını kamuoyuna açıklamıştı.

HÜRRİYET

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:00

İLGİLİ HABERLER