
KANADOĞLU:"YAPILMAK İSTENEN YENİ BİR ANAYASADIR, ANCAK BUNU BAŞARAMAYACAKLAR"
SERHAT DEMİRZONGULDAK - Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'nin (ZKÜ) yeni akademik yıl açılışı nedeniyle düzenlenecek törene katılmak üzere şehre gelen eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Anayasa taslağı halk oylamasına gider ve evet çıkarsa, Türkiye birden bire 11. sıfatını taşıyan iki Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kalacaktır" dedi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kanadoğlu, anayasa değişikliğinin bu haliyle kabul edilmesi ya da halk oylamasına sunulması durumunda büyük sorunlar çıkacağını ve yeni tartışmaların başlayacağını kaydetti. Türkiye'nin birden bire iki 11. Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kalacağını vurgulayan Kanadoğlu, "Halk oylaması sonucunda tekrar bir tartışma başlayacak. Biz, bu anayasa değişikliği bu haliyle kabul edilir ya da halk oylamasına getirilirse büyük sorunlar yaşanacağını baştan söyledik. Çünkü bir
taraftan 11. Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilme olasılığı varken, siz 11. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini bir anayasa hükmü haline getirmek istiyorsunuz. Seçilmiş olması olası Cumhurbaşkanının geçiş dönemini anayasaya yerleştiremezseniz. Bu sorunların çıkacağı belliydi. Biz bu sorunla karşı karşıyayız. Bu durum Türkiye'yi birden bire iki Cumhurbaşkanı ile yani 11. sıfatını taşıyan 2 Cumhurbaşkanı ile karşı kaşıya bırakacaktır. Mutlaka, halk tarafından seçilmesi anayasa hükmü olduğu için bir
Cumhurbaşkanı seçimi yapılacaktır. Bu seçilen Cumhurbaşkanı da, 11. Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyacaktır. Peki Meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ne olacaktır? Buna 11-A, 11-B de diyebilirsiniz. 11-1 ya da 11-2 olarak da kabul edilebilir. Meclisin seçtiği Abdullah Gül, sivil anayasa halk oylamasına giderse görevine devam etmeyecek. Halk oylamasına 'evet' çıkarsa Gül'ün görev süresi sona ererek, 40. gününde Cumhurbaşkanını halk seçecektir. Yeni bir 11. Cumhurbaşkanı seçme durumuna Türkiye zorunlu olarak
sokulacaktır. Anayasa değişikliğinde 11. Cumhurbaşkanı olarak seçilen kişinin hukuki durumu düzenlenmemiştir. Düzenlenmediği için bu hukuki sorunlar ortaya çıkacaktır" dedi.
Sivil anayasa sözcüğünün tamamen olayı saptırmak düşüncesine dayalı olarak çıkartıldığını kaydeden Kanadoğlu, "Sivil anayasa sözcüğü, tamamen yanlış. Eğer bilgi eksikliğinden doğmuyor ise bu mutlak biçimde olayı saptırmak düşüncesine dayalı. Çünkü, Türkiye'de çok sivil anayasa yapıldı. 1921 Anayasası ve 1924 anayasası sivil anayasadır. Bir anayasanın askerlerin güdümünde yapılmış olması onu, üniformalı bir anayasa yapmaz. İçeriğine, temel hak ve özgürlükler konusunda ne getirdiğine ve devletin
yapılanması, işleyişine bakmak lazım. Şimdi 'ilk sivil anayasayı yapıyoruz' diye ortaya çıkmanın şöyle bir amacı olabilir; Bu teşebbüse manevi destek ve manevi güç katmaktır. Ama dayandığı temel yanlış. Eğer sivil diye üniformasız kişilerin yaptığı anayasadan bahsedilecekse Türkiye'de ilk değildir. Türkiye çok sivil anayasa yaptı" şeklinde konuştu.
Yeni bir anayasa yapma düşüncesinin başarısız sonuçlanacağı vurgulayan Kanadoğlu, anayasa değişikliğinin yeni bir rejim gibi ortaya sunulduğunu ileri sürdü. Anayasanın çizilmiş bütünlüğü olduğunu vurgulayan Kanadoğlu, "Aslında yapılamayacak işlerden biri de, anayasanın başlangıç bölümünün değiştirilemeyecek olmasıdır. 2. maddede belirtilmiş, başlangıçtaki ilke niteliği taşıyan hükümleri de değiştirme olanağı yok. Yapılmak istenen yeni bir anayasadır. Ancak bunu başaramayacaklardır. Koşullar içerisinde
bir anayasa değişikliği yapılabilir. Bu anayasa değişikliğinin de gerek başlangıçtaki ilkeler ve değiştirilemeyecek maddeler yönünden bir çizilmiş bütünlüğü vardır. Bunun da değiştirilmesinin, yeni bir rejim gibi ortaya sunulmasının kabul edilebilir olduğunu düşüncesinde değilim" dedi.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 16:12