Gündem
  • 26.5.2002 12:09

KIBRIS GİTTİ, GİDER...

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA- 40 yıldır AB kapısında olan Türkiye’yi bir türlü bünyesine almayan AB, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile entegrasyon görüşmelerini başlatıyor... Türkiye’nin ise, buna karşı geliştirdiği hiçbir politika yok! KIBRIS İÇİN EN KRİTİK GÜNLER Sezer, Kıbrıs için liderler zirvesi düzenlemeyi planlıyor... Ancak bu da, Ecevit’in sağlığına endeksli... Eğer Rumlarla görüşmeler ertelenmez, Türkiye de çözüm bulamazsa, Kıbrıs için kritik günler başlayacak. 40 yıldır AB kapısında olan Türkiye’yi bir türlü bünyesine almayan AB, 1 Haziran’da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile entegrasyon görüşmelerini başlatıyor... Türkiye’nin ise, buna karşı geliştirdiği hiçbir politika yok! Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kıbrıs için liderler zirvesi düzenlemeyi planlıyor... Ancak bu da, Ecevit’in sağlığına endeksli... Eğer Ecevit, Sezer’in düzenleyeceği zirveye katılamaz ve AB de Rumlarla yapacağı görüşmeyi uzatmazsa, Kıbrıs için kritik günler başlayacak!.. Avrupa Birliği konusunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Çankaya Köşkü’nde düzenleyeceği ve Meclis’te gurubu bulunan bütün siyasi parti liderlerini davet edeceği toplantının tarihi, Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumu sebebiyle bir türlü belirlenemiyor. Haziran ayında AB’nin Kıbrıs meselesinin halledilmesi için verdiği süre sona eriyor. Yani, ortak para birimi ve ordusu olan Avrupa Birliği, 1 Haziran’dan itibaren adanın tamamını temsilen Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile entegrasyon sürecini resmen başlatacak. Takvimler 2003 yılının 1 Ocak’ını gösterdiğinde ise bu süreç tamamlanacak ve Kıbrıs’ın tamamı AB üyesi kabul edilecek. 1 HAZİRAN’DAN SONRA MUHATABIMIZ AB OLACAK Bu süre uzatılmazsa, Türkiye Kıbrıs konusunda 1 Haziran’dan itibaren muhatap olarak karşısında Güney Kıbrıs yönetimini veya Yunanistan’ı değil, artık ortak para birimi ve ordusu olan direkt Avrupa Birliği’ni bulacak. Türkiye’nin Kuzey’deki askeri varlığının ne olacağı da dahil birçok konu belirsizliğini koruyor. 20 GÜNDÜR TOPLANTI TARİHİ BELİRLENEMEDİ Sezer, AB konusunun artık partiler üstü bir mesele haline geldiğini ve bu sebeple Çankaya Köşkü’nde ayrımsız olarak bütün siyasi partilerin liderlerini bir araya getirerek, uzlaşmazlık noktalarının belirlenmesi ve ortak bir “devlet görüşünün” seslendirilmesi gerektiğini söylemişti. Bu toplantının bir başka önemli yanı ise, Kıbrıs konusunda Türkiye’nin 1 Haziran öncesinde vermesi gereken karardı. AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bir anda savaş noktasına bile gelebileceği hususu, son bir yıldır Batı kamuoyunda seslendirilirken; AB’nin verdiği sürenin dolmasına bir hafta kala, hâlâ bir devlet kararının alınmamış olması dikkat çekiyor. ECEVİT’İN MOBİLİTESİ BELİRLEYİCİ OLUYOR Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, söz konusu zirve toplantısının yapılacağını 20 gün önce duyurmuş ve birkaç gün içinde de tarihin belirlenip Mayıs ayı MGK toplantısı öncesinde söz konusu toplantının gerçekleştirilmesini öngörmüştü. Ancak Mayıs ayının sonuna gelindi ve bu hafta içinde MGK da toplanacak, ancak hâlâ zirve toplantısının tarihi bile belli değil. Böylesi bir zirvenin Ecevit’siz yapılması söz konusu olmadığı için Başbakan’ın Çankaya Köşkü’ne gelebilecek oranda bir mobiliteye ulaşması bekleniyor. ANAP-MHP SÜRTÜŞMESİ DE ZİRVEDE GÖRÜŞÜLECEK AB ile ilişkilerden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz, Sezer’in düzenleyeceği zirve toplantısı hakkında, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu girişimini tabii ki iyi karşılıyorum. Zaten hem koalisyon liderleri olarak bu konuyu yeniden ele alacağımız bir toplantı öngörüyoruz hem de Milli Güvenlik Kurulu’nun bu ayki toplantısının gündemini bu konuya ayırmıştık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın girişimi de bunlara ilave olarak uzlaşma sağlanmasına katkıda bulunabilir” demişti. KIBRIS MESELESİNDE ORTAK SES ORTAK TAVIR BELİRLENEMEDİ ANAP ile MHP arasında AB konusundaki sürtüşmelerin de bu toplantıda ele alınıp, ortak birtakım duyarlıkların öne çıkartılması suretiyle uzlaşma sağlanması bekleniyordu. Ancak bunların hepsinden daha önemlisi, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs konusunda verdiği sürenin bir hafta kadar sonra bitiyor olması sebebiyle, Kıbrıs’la ilgili bir nihai devlet kararının şekillenmesi yine bu toplantıda atılacak adımlarla sağlanacaktı. Ancak toplantının gerçekleşmesi için Başbakan Ecevit’in tam mobilize olarak,Çankaya Köşküne gelebilmesi gerekiyor. Bu olmazsa, yani Sezer ve bütün siyasi parti başkanlarının hastaneye gitmesi fikri tartışılıyor ki, bu fikre hiç kimsenin sıcak bakmadığı da vurgulanıyor. Çünkü, ilerde bir savaş sebebi sayılacak oranda önemsenen bir hadise ile ilgili devlet zirvesinin hastane köşelerinde gerçekleştirilmesi, dünya kamuoyu açısından tuhaf karşılanacağı için, böyle bir seçeneğe hiçbir şekilde sıcak bakılmıyor. DENKTAŞ: 13. ADA’YI DA YUNANİSTAN’A KAPTIRMAK BÜYÜK BİR TEHLİKEDİR Bu arada; KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Gebze bölgesinde gördüğü sanayileşmenin kendisini sevindirdiğini belirterek, “Türkiye, Atatürk’ün istediği yere varacak diye güveniyorum ve övünüyorum” dedi. Rauf Denktaş, Gebze Genç Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (GENÇ-SİAD), “Gebze, Türkiye ve Dünyada 2001 Yılının Başarılı Türkleri”ni ödüllendirdiği törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 1935’li yıllarda, yurtdışından çakmak getirildiği için sevinen bir halka sahip olduğunu, bugün ise sahip olduğu teknolojiyle çağdaş ülkeler seviyesine geldiğini söyledi. Kıbrıs’ta geçmişte ve bugün yaşanan gelişmelere de değinen Denktaş, “Türkiye için Kıbrıs nedir?” sorusuna, “1935’te Atatürk cevap vermiştir. Demiştir ki, ‘Çok mutluyuz, Kıbrıs’ta vatanına sahip çıkan bir halkımız var.’ Biz bu ülküden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Oniki Ada’dan sonra onüçüncü adayı da Yunanistan’a kaptırmak, Türkiye için en büyük tehlikedir. Bu olmadı, olmayacaktır.” Türkiye’nin, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bırakılmasına göstereceği tepki nedeniyle Lozan Antlaşması ile İngiltere’ye bırakıldığını, İngilizler çekilirken de Yunanistan’a teslimine karşı çıkıldığını anlatan Denktaş, şunları söyledi: “Kendilerine ortaklık önerildi, ama Rumlar gizlice savaş hazırlığı yapıp, yüzde 33’lük toprağımızı yüzde 3’e indirdiler. Biz de anavatanımıza, yani Türkiye’ye güvenip 11 yıl direndik. Neticede zulmü önlemek için 1974 harekâtı yapıldı. Bundan sonra da zeytin dalı uzattık ve iki kesimli federasyon önerdik. Bu öneri 11 yıl konuşuldu. Kipriyanu uzun süre görüşmemize rağmen, sonunda inanmadığını söyledi. Vasiliu ile de 5 yıl geçti. Dostum Klerides ise baştan inanmadığını söyledi ve 7 yıl geçti. Klerides’in hedefi ne olursa olsun AB’ye girmek. Ama, 1960 antlaşması Türkiye’nin olmadığı AB’ye Kıbrıs’ın giremeyeceğini söyler. Şu anda, yıkılmış 1960 ortaklığını yeniden inşa etmeyi istiyoruz. Başaramazsak biz suçlu olacağız. Çünkü sadece Rumları tanıyan dünya, bizim onları tanımayışımızın altındaki nedeni görmüyor. Silahla, zulümle yapamadıklarını AB yoluyla yapmak istiyorlar. Türkiye’ye, ‘Kıbrıs’ı hallet de gel’ diyorlar. Eğer Kıbrıs için böyle deniliyorsa, Rumlara da böyle denilmelidir. Çünkü, İngiltere ve İrlanda boğaz boğazayken AB’ye alındı.” Denktaş, AB’nin Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntıları değerlendirip “diz çöktürmeyi” düşündüğünü de iddia ederek, “Bu düşüncede ergeç yanıldıklarını anlayacaklardır” dedi. Rauf Denktaş, Ada’da kalıcı barışın sağlanması için, Avrupa Birliği’nin tam üyelik konusunda Türkiye’yi sıkıştırmak yerine denk statünün yer alacağı bir çözüme yanaşması gerektiğini söyledi.(Vakit) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:58

İLGİLİ HABERLER