Medya
  • 26.11.2002 00:29

KIBRIS KÖKENLİ VATAN GAZETESİ YAZARI ERTEN KASIMOĞLU, HÜRRİYET GAZETESİ YAZARI HADİ ULUENGİN'İ AJANLIKLA ŞUÇLADI

KAYNAK : Haber Vitrini LEFKOŞA - Kıbrıslı Türk gazeteci Erten Kasımoğlu, 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ve Kıbrıs Türklerine hakaret ettiği' gerekçesiyle Hürriyet gazetesi köşe yazarı Hadi Uluengin'e sert tepki göstererek, "Kıbrıs sorunuyla ilgili sunulan ve sunulacak çözüm planlarına eğrisiyle, doğrusuyla iyice bakmak ve yaşadığımız bu topraklarda geleceğimiz hakkındaki son sözü kendimizin söylemesini isteriz. Bu hakkı ne Hadi beylere ne de diğer ajan provokatörlere asla kaptırmayız" dedi. İçine düşülen AB sevdasının, Türkiye ve Türk ulusunun başına ne işler açabileceğinin tahlillerinin iyi yapılması gerektiğini belirten Kasımoğlu, "Başta Yunanistan ve çoğu Avrupa ülkesinin, Anadolu ve Kıbrıs Adası üstüne ne emeller beslediklerini hiç, ama hiç hatırdan çıkarmamalıyız. Bugün oldu hala daha, "İstanbul bir Hristiyan kentidir. Hristiyan dünyasına devredilmelidir' gibi kararları bünyesinde alabilen bir Avrupa'nın, şimdilerde değilse bile, ileride Türkiye'nin önüne hangi Haçlı zihniyetinin ürünü taleplerde dikilip, emellerine ulaşmak istemeyeceğini kim garanti edebilir?" diye sordu. Kıbrıs'ta yayımlanan Vatan Gazetesi'nin yazarı Erten Kasımoğlu, 'Kıbrıs mı, yoksa Kıbrıs Türkü'nün defteri mi dürülecek?' başlıklı yazısında, 'Türkiye medyasının bazı kalemşörlerinin, en küçük bir araştırma yapmadan ve hiçbir tarihi bilgiye sahip olmadan, Ada'da yaşayan Kıbrıs Türkünü hakaret boyutlarına varan eleştirileri olduğuna' dikkat çekti. TÜRK BASININDA YENİ MODA Kasımoğlu, son yıllarda sosyo ekonomik sorunlar karşısında Türk basınında moda haline gelen "Kıbrıs Türkü ve KKTC'ye hakaret" etme yarışına, Annan Planı'nın gündeme gelmesi ile yine şahit olunmaya başlandığını vurgulayarak, buna örnek olarak, Hürriyet gazetesi yazarı Hadi Uluengin'in yazısını gösterdi. Uluengin'in makalesinde yer alan, "Dur, Recep Tayyip Erdoğan! Lütfen orada dirayetle dur! Yetmiş Milyon Türkiye insanının kaderini, yeryüzünde bir tek Ankara'da KKTC (!) denilen ve 'Jaguar' otomobil depolarının bizim yoksulluk vergilerimizle dolduran 'Kuzey Kıbrıs Ekmek Elden Su Gölden Türk Cumhuriyeti'nin ballı 'ricali'ne feda etme!" şeklindeki ifadeyi hatırlatan Kasımoğlu, "Kıbrıs'ta adanın Yunanistan'a bağlanması demek olan ENOSİS'e karşı verilen 50 yıllık mücadele sürecinden zerre kadar haberi olmayan, üstelik 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs'ta tesis edilmeye çalışılan ayrı devlet olgusu ve buna bağlı idari, sosyal, ekonomik ve kültürel düzenlemelerde KKTC'nin ne idarecisi, ne de halkıyla tek başına hareket etmediği, esas rolü Türkiye ve Türkiye'den Kıbrıs'a gönderilen 'Bürokratlar' olduğunu kimse bilmezlikten ve görmezlikten gelerek bu hakareti yapamaz. Eğer yaparsa, hiç beğenmedikleri, pervasızca küçük düşürüp horladıkları 170 bin insan, onun yüzüne tükürür" dedi. "SON SÖZ BİZİM" Kasımoğlu, Annan Planı'nın eğrisine doğrusuna bakmadan, 'Kıbrıs defterinin dürülmesinin peşinde olanlar'ın, Türkiye'ye tarih verilse de verilmese de AB'nin ve dolayısıyla Yunanistan ile Kıbrıs Rumlarının, Türkiye ve Kıbrıs Adası üzerine kurmak istedikleri tuzağın, önümüzdeki 5-10 yıllık süreç içinde çok daha ibret verici biçimde ortaya çıkacağını öne sürerek, şöyle devam etti: "Biz ve bizden önceki kuşaklar, Osmanlı Ada'yı terk edeli, Türklük ve Türkiye çıkarları için bu adada ne çocukluğumuzu yaşadık, ne de gençliğimizi bildik. Aynı çağdışı zulüm, baskıları ve katliamları çocuklarımız ve gelecek kuşakların yaşamasını asla istemiyoruz. O nedenle sunulan ve sunulacak çözüm planlarına eğrisiyle, doğrusuyla iyice bakmak ve yaşadığımız bu topraklarda geleceğimiz hakkındaki son sözü kendimizin söylemesini isteriz. Bu hakkı ne Hadi beylere ne de diğer ajan provokatörlere asla kaptırmayız. Şimdi, birtakım insanlar karşımıza geçip, hem tarihsel, hem de günümüz gerçeklerini ters yüz edip, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girebilme veya girememe hesaplaşmasının faturasını bizim boynumuza borç olarak asmaya kalkıyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girememe veya en azından girebilmesi için müzakere tarihi alamama sorunlarını AB'nin kendi içinde Türkiye'ye olan "şaşı bakışlarından" kaynaklanmakta olduğunu ellerinin tersi ile bu denli kolay bir şekilde kenara iten bu zihniyetteki insanların, Türkiye'yi AB sevdası uğruna nerelere sürükleyip Anadolu'da Türk kimliğini bile tehlikeye sokabileceklerini düşünmek bile istemiyorum. Ama, ne acıdır ki Türkiye bugün bu acı gerçekle karşı karşıyadır". "AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM" Kasımoğlu, yazısında, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ve ekibine de şöyle seslendi: "Tarihi bir kez daha gözden geçirerek aklımızı başımıza almalıyız. İçine düşülen AB sevdasının Türkiye ve Türk ulusunun başına ne işler açabileceğinin tahlilleri iyi yapılmalıdır. Başta Yunanistan ve çoğu Avrupa ülkesinin Anadolu ve Kıbrıs Adası üstüne ne emeller beslediklerini hiç, ama hiç hatırdan çıkarmamalıyız. Bugün oldu hala daha 'İstanbul bir Hristiyan kentidir. Hristiyan dünyasına devredilmelidir' gibi kararları bünyesinde alabilen bir Avrupa'nın, şimdilerde değilse bile, ileride Türkiye'nin önüne hangi Haçlı zihniyetinin ürünü taleplerde dikilip, emellerine ulaşmak istemeyeceğini kim garanti edebilir? Kıbrıs için sunulan haritalarda, Hristiyan dünyası için kutsal sayılan Karpaz Burnu'nun, KKTC'nin yani Kıbrıs Türklerinin elinden alınıp Rumlara, yani Hristiyan dünyasına sunulmak istenmesinin altında yatan bit yeniği nedir sanıyorsunuz?" Ada'nın 15-20 yılda Türk kimliğini ortadan kaldırma eğilimine çanak tutanların, Anadolu insanına karşı da büyük bir hıyanet içinde olmalarının tarihi sorumluluğu ile karşı karşıya bulunduklarını söyleyen Kasımoğlu, şunları kaydetti: "Kıbrıs üstüne ahkam keserken, birtakım olumlu yanları öncelikle öne çıkarıp, planın hem Kıbrıs Türkü, hem de Türkiye açısından dramatik boyutlarını halkın gözünden saklamaya çalışmak, bilmem kime hizmet anlamına gelir?". Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:45

İLGİLİ HABERLER