
Kılıçdaroğlu : 'Geleceğimiz tehlikede!..'
CHP lideri Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi.
Kılıçdaroğlu: Lafı söylerken düşüneceksiniz, tartacaksınız. Nereye gider bu lafım diye düşüneceksiniz. Dış politika ülkelerin tarihinde iz bırakan bir politikadır. Hiç kimsenin aklına Türkiye'nin uçağına fiske bile vurmak gelmezken, şimdi uçağımız indiriliyor. Asıl bunu sorgulamamız gerekir. Özellikle bunu ülkeyi yönetenlerin unutmaması lazım. Eğer bir ülke sınanıyorsa geleceğiniz tehlikede demektir. Onun için bu meselelerin şakası olmaz. Bu coğrafyada bizim olmamızı kimse bize altın tepside sunmadı. Biz bir bedel ödeyerek buradayız. Çanakkale, Kurtuluş, Kıbrıs Barış Harekatı'nda maliyetini ödedik. Maliyet ödemekten korkmadık, bundan sonra da korkmayacağız. Dedim ki yol olur bu. Dış politikayı yanlış eksene oturtursanız, Türkiye'nin caydırıcılığını sorgular hale getirirsiniz. İlk önemli nokta, 4 Temmuz 2003. Türk askerlerinin başına Kuzey Irak'ta çuval geçirilen tarihtir bu. Hiçbir iktidar döneminde olmamıştır bu. Bunun hesabını AK Parti bu ülkeye hala vermiş değil, biz de unutmuş değiliz. Ne dedik, sizin bölgesel gücünüzü sınamaya kalkarlarsa yol olur dedik. Suriye'nin uçağımızı düşürmesi affedilebilir bir olay değildir.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün şehit polis Yasin Kaya’nın cenaze törenine katıldığını, Kaya’nın babasının, kendisine, ”Ne olursunuz, bir araya gelin ve bu olayı bitirin. Başkasının çocuğu ölmesin” dediğini belirtti. Kaya’nın amcasının da ”Ben Kürdüm, eşim Çerkez. Şimdi benim oğlum nedir? Neden bir araya gelip bu sorunu çözmüyorsunuz?” dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, kendisinin bu konuda elinden geleni yaptığını söylediğini ifade etti.
Bütün çözümlerin adresinin CHP olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, ”Biz önerimizi meşru zeminde, TBMM’nin çatısı altında yapıyoruz. ’Gelin Türkiye’nin en temel sorununu beraber çözelim’ diyoruz. Onlara da bunu söyledim. Umuyorum duymayanlar duyar, dinlemeyenler dinler. ’Yeter artık’ diyelim, bu ülkeye barışı, huzuru getirelim” diye konuştu.
Türkiye’nin jeopolitik olarak stratejik bir konumda bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, her ülkenin birbirinden etkilendiği bu coğrafyanın, aynı zamanda dünyanın en sorunlu bölgesi olduğunu söyledi.
Kafkaslar, Ortadoğu, Balkanlar’ın birer sorun yumağı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ”Ama burada Türkiye, güçlü bir bölgesel aktör olarak yerini her zaman almıştır. Saygı duyulan bir ülke olarak yerini almıştır. Saygınlığı, onuru, görkemli bir tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti, vakarı ile her zaman bu bölgede olmuştur. Pek çok din ve ırktan insanlar var bu bölgede. Hiçbir bölgede bu kadar karmaşık yapı yoktur. Bu bölgede vardır.
Etnik, politik, coğrafik açıdan İran’dan Ermenistan’a, Azerbaycan’dan Irak’a, Gürcistan’dan Kıbrıs’a, Yunanistan’dan Bulgaristan’a, Suriye’den Rusya’ya kadar bütün bir coğrafya önümüzde duruyor. Bu coğrafyadan biz etkileniyoruz ama Türkiye’nin dinamizmi ve gücü de bölgeyi etkiliyor. Bizim, bölgeyi etkileme gücümüz her zaman vardır.
Bize bu gücü kim verdi? Bu güç, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, olağanüstü mücadeleleri sonucu kurdukları Türkiye Cumhuriyeti’nin gücüdür. Biz bu gücü, Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş felsefesinden, kuruluş kimyasından alıyoruz. Çünkü o, ’Savaş, zorunlu olmadıkça bir cinayettir’ demiştir. Yedi düvele karşı mücadele etti. Ama zorunlu olduğu için savaştı. Savaşı bitirdi, söylediği söz tarihe geçti: ’Dünyada barış yurtta barış.’ Bu coğrafyada bir özelliğimiz daha var. Bu bölgede laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan, Müslüman çoğunluğu olan tek, biricik ülkeyiz. Mustafa Kemal ve arkadaşlarına borçluyuz bir bunu. Bizim bu bölgede bin yıllık bir geçmişimiz var. Kimse bize bu bölgeyi altın tepsi içinde sunmadı. Alın teri döktük, mücadele ettik biz bu bölgede. Kafası karışanlar için söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti kendi bölgesinin görkemli bir devletidir. Büyük ve onurlu bir devlettir. Herkes bunu bilsin. Bunu, Beşşar Esad da bilsin, onun arkasına saklanan güçler varsa onlar da çok iyi bilsinler. Türkiye Cumhuriyeti, bölgesinde en güçlü, en dirayetli, en kararlı ülkedir. Bunu sadece onlar değil, Davutoğlu da bilsin, Recep Tayyip Erdoğan da bilsin. Türkiye’nin büyüklüğünü öğrensin, idrak etsinler.”
-”Bir kez sınandıysa kaybedersiniz”-
Türk savaş uçağının uluslararası sularda düşürüldüğünü, uçağın 1300 metre derinlikte olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Pilotların akıbetini tahmin ediyoruz ama dilimiz söyleyemiyor. Dört postal bulundu. Onların sağ salim dönmeleri için dua ediyoruz. Onlardan umutla haber bekliyoruz” dedi.
Türk uçağının, söz konusu bölgeye tesadüfen gitmediğini, rutin seyrüseferini yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ”Madem böyle bir tablo var. Bizim uçağımız neden, hangi gerekçe ile düşürülüyor? Tesadüfen mi bilmemezlikten mi yanlışlıkla mı düşürülüyor. Yapılan açıklama, ’Bilinerek, görülerek vuruldu ve uçağımız düşürüldü.’ Hiç kimse Türk uçağının tesadüfen, bilinmeden düşürüldüğü yönünde bir şeye kapılmasın. Bugünkü teknoloji, bu uçağın bilerek düşürüldüğünü gösteriyor.
Suriye Hükümeti, adeta Türkiye Cumhuriyeti’ne, ’Ben bir ders vermek istiyorum. Onun için uçağını düşürdüm’ diyor. Hiçbir uyarı yapmayacaksınız, hiçbir önleme girişiminde bulunmayacaksınız, kasıtlı olarak ateş edecek ve uçağımızı düşüreceksiniz. Daha sonra arama kurtarma için uçağımızı göndereceğiz oraya, ona da ateş edeceksiniz.
Şimdi bir soruyu kendimize soralım: 10 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin bir savaş uçağının, komşularımızdan herhangi biri tarafından düşürülebileceğini düşünen var mı? Hiçbir devlet bunu rüyasında göremezdi. Türkiye’nin itibari, gücü, dinamizmi, ekonomisi vardı. Hiç kimse Türk savaş uçağını düşürmeyi aklının köşesinden bile geçiremezdi. Ne oldu da şimdi bizim uçağımız düşürüldü? Kof gürültüye gerek yok. Dış politika farklı bir şeydir. İç politikadan farklıdır. İç politikada yalan söyleyip, halkınızı kandırabilirsiniz ama dış politika öyle değil. Derinlikli bir politikadır. Boğazınızda dokuz boğumu unutmayacaksınız, lafı söylerken düşünüp, tartacaksınız. Çünkü dış politika, ülkelerin tarihinde iz bırakan politikadır. Hiç kimsenin aklına Türkiye Cumhuriyeti’nin uçağına fiske vurmak bile gelmezken, nasıl oluyor da şimdi bizim bir savaş uçağımız düşürülüyor? Eğer sizin uluslararası caydırıcılığınız sınanabiliyorsa, bir kez sınandıysa kaybedersiniz. ’Sıçan geçer yol olur’ diye atasözümüz var. Bunu kimsenin unutmaması lazım. Özellikle ülkeyi yönetenlerin unutmaması lazım. Eğer bir kez bir ülkenin caydırıcılığı sınanıyorsa, artık ondan sonra sizin güvenliğiniz, geleceğiniz tehlikede demektir. Bu meselenin şakası olmaz.”