
KİM BU ŞEYHLER?
Petrol zengini Körfez sermayesinin son dönemde yatırımlarını yönlendirdiği Türkiye'de kamuoyu artık 'şeyh' kavramına aşina oldu. Son iki ay içinde Türkiye'ye gelerek milyar dolarlık yatırım projelerine imza atan Dubai ve Katar şeyhlerini başkaları da izleyecek. Bu ilgi doğal olarak, kamuoyunda şeyhlerin dünyasına merakı da beraberinde getirdi. Bahreyn, Umman, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde idareyi elinde tutan şeyhler, ülkelerini bir şirket CEO'su gibi yönetiyor. Kendilerini zenginler listesinin tepelerine taşıyan birikimleri nasıl değerlendirecekleri, yatırımlarını hangi sektörlere yönlendirecekleri de artık uluslararası piyasaların yakın takibinde.Melis Şenerdem - Enis Şenerdem / Referans Gazetesi
Önce Dubai Veliaht Prensi Muhammed Bin Raşid El Maktim, adından Katar başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri bakanı Şeyh Hamad Bin Casım Bin Cebr-El Tani'nin Türkiye Petrol zengini Körfez ülkeleri bugün kişi başına düşen gelirin dünya üzerinde en yüksek olduğu coğrafyalar olarak anılıyor. Emirliklerin ekonomisinin yanı sıra yüz yılı aşkın süredir bu bölgeyi yöneten hanedanların serveti de göz kamaştırıyor. Bahreyn, Umman, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde idareyi elinde tutan şeyhler, ülkelerini bir şirket gibi yönetiyor. Bu isimlerin ellerindeki birikimleri nasıl değerlendireceği, yatırımlarını nereye yönlendireceği artık uluslararası piyasaların da yakından takip ettiği konuların başında.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IFI) tarafından ağustos yayımlanan bir rapor, Körfez ülkelerinin önümüzdeki 2.5 yıl içinde kendi bölgelerindeki projelere yaklaşık 140 milyar dolar yatırım yapmayı hedeflediğini ortaya koyuyordu. Bunların büyük kısmı turizm ve gayrimenkul sektörüne yönelik girişimler.
Bugüne kadar petro-dolar gelirlerini büyük uluslararası şirketlere yatıran Körfez şeyhleri, ülkelerindeki yeraltı zenginliklerinin azalması tehlikesine karşı ekonomiyi çeşitlendirecek altyapı yatırımlarına öncelik veriyor. Anıtsal mimarisiyle Hong Kong, Singapur gibi Asya merkezlerine kafa tutan Dubai, bu eğilimin öncüsü. Bugüne kadar emirlikteki inşaat projelerine 223 milyar dolardan fazla para harcandı.
Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in de yağacak buluta benzettiği Körfez sermayesi, gelecek 2 yıl içinde toplam 360 milyar dolarlık finans yatırımı yapmayı da planlıyor. Bu alanda Türkiye'nin de artık ismine oldukça aşina olduğu Birleşik Arap Emirlikleri'nin Başbakanı Şeyh Muhammed Raşid El Maktum tarafından geçtiğimiz yıl kurulan Dubai Holding'in ayrı bir yeri var. Grubun yatırım şirketi Dubai International Capital, birçok uluslararası şirkette önemli hisselere sahip. ABD'li otomotiv devi DaimlerChrysler'in yüzde 2 hissesine tam 1 milyar dolar karşılığında sahip olan Dubai International Capital, kısa süre önce mumya müzesiyle ünlü İngiliz Tussauds Group'u da 800 milyon sterlin karşılığında satın aldı. Yine emirliğe ait liman işletmecisi DP World, İngiltere'nin en büyük denizcilik firması P&O için 3 milyar sterlinlik teklif verdi. Aynı şirket, İzmit/Yarımca'da, Ereğli Demir Çelik'ten 105 milyon dolara satın aldığı arazide de 170 milyon dolarlık harcama ile liman yapmak niyetinde.
Birleşik Arap Emirlikleri Ekonomi ve Planlama Bakanı olarak görev yapan Lubna El-Kasımi, Reuters haber ajansına yaptığı bir açıklamada ülkenin petrol ve finans sektöründen elde ettiği birikimi yurtdışında başka yatırımlarda da değerlendireceklerini söyledi. Şeyh Maktum, ailesine ait servetin önemli bir kısmını kendi ülkesinde de büyük önem verdiği gayrimenkul sektörüne yatırıyor. İstanbul'daki Dubai Towers projesi için 5 milyar dolar harcamaya niyetli olduğu söylenen şeyh, Katar'ın başkenti Doha'da da benzer bir projeye 272 milyon dolar, Yemen'deki tatil köyü Yiti Resort için 816 milyon dolar ve Fas'ın başkenti Rabat yakınlarındaki lüks konut projesi Amwaj için 2 milyar dolar ayırmış durumda.
Birleşik Arap Emirlikleri, Körfez ülkeleri arasında bir yatırım şirketi gibi hareket eden tek örnek değil. Hafta başında Türkiye'yi ziyaret eden Katar Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamid bin Kasım bin Cebr El Tani de başta turizm olmak üzere birçok alanda toplam 2-4 milyar dolarlık yatırım yapmayı öngördüklerini açıklamıştı. Yönetimin girişimiyle kurulan 1 miyar dolar sermayeli Diyar adlı gayrimenkul şirketi de çevre ülkelerde yeni projelere imza atmaya hazırlanıyor. Diyar'ın ilk girişimi 5 milyar dolara mal olması beklenen 150 bin kişilik Lusail lüks konut projesi oldu. Sadece 2003 yılında Katar'ın yabancı şirketlerle kurduğu ortaklıklara 40 milyar dolar bütçe ayırdığı göz önüne alınırsa yatırımların artan doğalgaz ve petrol gelirlerine bağlı olarak çoğalması bekleniyor.
Göçmen işçiler için hayat zor
Ekonomileri hala büyük oranda petrol ihracatından elde edilen servete dayanan Körfez ülkelerinde yerli nüfusun büyük kısmı kağıt üzerinde devlet memuru ya da kamu görevlisi olarak gözüküyor. Vasıfsız işçiler ve hizmet sektöründe çalışanların çoğunluğunu ise özellikle Hindistan, Pakistan, Malezya ve Filipinler gibi Güney Asya ülkelerinden gelen göçmenler oluşturuyor.
Ülkelerini ticaret ve finans merkezine dönüştüren şeyhler, halkı hoş tutmak için petrolden elde ettikleri serveti Kuveyt örneğinde olduğu gibi kamu çalışanlarının maaşlarına yüklü zamlar yapmak için de kullanabiliyor. Tıpkı parlak bir mali yılın ardından çalışanlarını ödüllendiren CEO'lar gibi... Ancak vatandaş olmayan ve ülke nüfusunun giderek daha büyük bir oranını temsil eden göçmen işçiler için benzer uygulamalar söz konusu değil. Sayılarının bugün 12 milyona ulaştığı tahmin edilen Körfez'deki göçmen işçilerin ortalama aylık maaşı ise 512 dolar seviyesinde.
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
Nüfus: 3.1 milyon
Kişi başına düşen gelir: Bilinmiyor
Türkiye ile ticaret hacmi: 1.2 milyar dolar
Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi, Dubai, Ajman, Fuceyra, Ras el Hayma, Şarcah ve Umm el Kayveyn emirliklerinin oluşturduğu gevşek bir federasyon. Yönetim, Petrolün ilk çıkarılmaya başlandığı 1960'lı yıllardan bu yana elde edilen gelir farklı sektörlere yatırılarak ekonomik çeşitliliğin artması hedeflendi. Ancak esas dönüşüm 1958 yılında yönetime gelen Dubai Emiri Şeyh Raşid bin Said El-Maktum'un ülkeyi Ortadoğu'nun turizm ve ticaret merkezi haline getirme stratejisiyle başladı. Şeyh Raşid'in en büyük oğlu Şeyh Maktum da babasının izinden giderek Dubai'de fizik kurallarına meydan okuyan mimari projelerle kenti dünya turizminin önemli adreslerinden birine dönüştürdü. Şeyh Maktum, Forbes'un hazırladığı "dünyanın en zenginleri" listesinde 10 milyar dolarlık servetiyle 18'inci sırada yer alıyor. İstanbul'da inşa edilecek Dubai Towers projesi için Türkiye'yi de ziyaret eden Maktum aynı zamanda sansasyonel harcamalarıyla da adından söz ettiriyor. 1981'de Prenses Selmayla evlenen Maktum, dünyanın en pahalı düğününe imza atmıştı. 20 bin kişinin katıldığı düğün toplam 44 milyon dolara mal olmuştu ve bu rakam Guinness rekorlar kitabında da yer almıştı.
KATAR
Nüfus: 628 bin
Kişi başına düşen gelir: 28 bin dolar
Türkiye ile ticaret hacmi: 52 milyon dolar
Yaklaşık 150 yıldır El Tani hanedanının yönetimindeki ülke dünya üzerindeki doğalgaz rezervlerinin yüzde 15'ine sahip. Son dönemde ülkede yaşanan inşaat furyası göçmenlerin sayısının yerli nüfusun üzerine çıkmasına neden oldu. Orta ve yüksek öğrenimini İngiltere'de tamamlayan Şeyh Hamad bin Halife El Tani, 1995 yılında düzenlediği bir darbeyle yönetimi babasından aldı. Şeyh, bir yıl sonra babasına karşı devletin mal varlığını kişisel hesabına geçirdiği gerekçesiyle dava açmış, daha sonra taraflar mahkeme dışında anlaşmıştı. Türkiye'ye gelen Katar Emir'i Abd ullah El Thani 'nin üçüncü oğlu olan ve Katar Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Cebr El Tani ise, İngiltere'de Sandhurst Koleji'nde ve Katar'da eğitim gördü. Ülke yönetiminde basamakları hızla çıkan Cebr El Tani, Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi ve babası Emir Abdullah El Tani'nin en önemli danışmanlarından birisi haline geldi
BAHREYN
Nüfus: 754 bin
Kişi başına düşen gelir: 12,410 dolar
Türkiye ile ticaret hacmi: 100 milyon dolar
Bahreyn, petrol çıkarıp işlemeye başlayan ilk Ortadoğu ülkelerinden. Bugün ihracat gelirlerinin yüzde 60'ını petrole borçlu olan Körfez'deki 717 kilometrekarelik küçük ada ülkesinin yeraltı zenginliklerinin en fazla 2010 yılına kadar dayanabileceği tahmin ediliyor. Ülke, 1783 yılından beri El Halife hanedanı tarafından yönetiliyor. Askeri ve siyasi konularda tek söz sahibi Kral Hamad bin İsa El-Halife. Eğitimini Cambridge Üniversitesi'nde tamamlayan Şeyh, 2002'de ilk kez 40 sandalyeli meclis için seçim yapılmasına da ön ayak oldu. Böylece Meşrutiyet yönetimine geçen Bahreyn'de özellikle Şii gruplar kendilerine daha fazla özgürlük tanınması için kampanyalarını sürdürüyor. El Halife, 1979'da İngitere'de Saint Michel ve Saint George şövalyelik ünvanlarına da layık görüldü. El Halife, 2002 yılında ABD'nin Irak'a düzenlediği operasyonu eleştirmiş ve dikkatleri üzerine çekmişti. El Halife, ülkede hızla artan işsizliği dizginlemek için yabancı işçilerin ülkeye girişini zorlaştıran bir yasa çıkarılmasına da önayak oldu.
KUVEYT
Nüfus: 2.7 milyon
Kişi başına düşen gelir: 17,970 dolar
Türkiye ile ticaret hacmi: 281 milyon dolar
Kuveyt, ülke gelirinin yüzde 90'ını sağlayan petrolü ilk kez 1930'lu yıllarda işlemeye başladı. 1990'lı yıllarda bu zengin kaynağı ve denize bağlantısı Irak lideri Saddam Hüseyin'in ülkeyi işgal etmesine de neden olmuştu. El Sabah ailesinin yönetiminde olan Kuveyt, aynı zamanda seçimle işbaşına gelen bir meclise sahip ilk Körfez ülkesi. Bu yıl ilk kez kadınlara da seçme ve seçilme hakkı verildi. Bakanların çoğunun El Sabah hanedanından olduğu ülkede Emir Cebir el-Ahmet el Cebir El Sabah'ın yaşının ilerlemiş olması ileride bir lider krizi yaşanması riskini artırıyor.
Kuveyt Emir'i El Sabah, iktidara gelişinden itibaren ABD'yle yakın ilişkiler kurmaya çalışmasıyla tanınıyor. Eğitimine Mübarekiye Okulu'nda başlayan El Sabah, daha sonra ise bilim, Arapçai İngilizce ve din konularında özel dersler aldı. El Sabah 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle birlikte Bahreyn'e sürüldü. Bir yıllık sürgün hayatından sonra ABD'nin Irak'a müdahalesiyle birlikte tekrar Kuveyt'in başına geçti.
UMMAN
Nüfus: 3 milyon
Kişi başına düşen gelir: 7,890 dolar
Türkiye ile ticaret hacmi: 24 milyon dolar
Arap dünyasının bağımsızlığına en erken kavuşan emirliği olarak bilinen Umman, bir sultanlık. Şeyh Kabus bin Said El-Said hem Sultan, hem Başbakan hem de Dışişleri Bakanı görevlerini yürütüyor. 1970'te babası Şeyh Said bin-Taymur'a karşı düzenlediği darbeyle iktidara gelen El-Said, 1981'de Şura Meclisi adlı bir danışma kurulu kurdu. Bugün Devlet Konseyi olarak anılan yapıya rağmen ülkenin geleceğiyle ilgili kararların tümü Sultan El-Said tarafından alınıyor. Umman Sultanı Kabus El Said, özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD'nin "gerçek dostu" olarak anılıyordu. El Said, Güney Yemen'de oluşan komünist hareketi ABD'nin de desteğini alarak bastırmıştı. 1997'de dünyanın en büyük camiini inşaa etme kararı alan El Said, bu hayalini dört yıl sonra 2001 yılında gerçekleştirdi. İnşaatında toplam 12 milyon iş saatinin geçtiği camiide ilk namaz kılan da El Said'in kendisi oldu. El Said, son yıllarda Umman'ı demokratik bir ülke haline getirmek için çalıştığını söylüyor. Son parlamento seçimlerinde kadınlara da oy kullanma hakkı verildi ve daha şeffaf bir devlet oluşturulacağı vaad ediliyor.
Şeyh Muhammed Raşid El Maktum
Birleşik Arap Emirlikleri Savunma Bakanı ve veliaht prensi Şeyh Muhammed Raşid El Maktum, ülkesinin petrolden elde e dilen gelirleri altyapı çalışmaları ve modern iletişim sistemlerine yatırarak önemli bir kazanç kapısını aralamış oldu. Maktum, Dubai şehrine Ortadoğu'nun en büyük gökdelenini inşaa ettiğindeyse bir çok kişinin tepkisini çekmiş ve "bilinçsiz yatırımlar" yapmakla suçlanmıştı. Günümüzde ise Şeyh Maktum'un gökdeleninin çevresinde dünyaca ünlü bir çok otel ve konferans salonu bulunmakta.
Sultan Kabus El Said
Umman Sultanı Kabus El Said, özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD'nin "gerçek dostu" olarak anılıyordu. El Said, Güney Yemen'de oluşan komünist hareketi ABD'nin de desteğini alarak bastırmıştı. 1997'de dünyanın en büyük camiini inşaa etme kararı alan El Said, bu hayalini dört yıl sonra 2001 yılında gerçekleştirdi. İnşası için toplam 12 milyon iş saati harcanan camiide ilk namaz kılan da El Said'in kendisi oldu. El Said, son yıllarda Umman'ı demokratik bir ülke haline getirmek için çalıştığını söylüyor.
Şeyh Ahmet El Sabah
Kuveyt Emiri Ahmet El Sabah, iktidara gelişinden itibaren ABD'yle yakın ilişkiler kurmaya çalışmasıyla tanınıyor. Eğitimine Mübarekiye Okulu'nda başlayan El Sabah, daha sonra ise bilim, Arapça İngilizce ve din konularında özel dersler aldı. El Sabah 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle birlikte Bahreyn'e sürüldü. Bir yıllık sürgün hayatından sonra ABD'nin Irak'a müdahalesiyle birlikte tekrar Kuveyt'te yönetimin başına geçti.
Şeyh Hamad bin Casim bin Cebr El Tani
Katar Emiri Abdullah El Tani'nin üçüncü oğlu olan ve Katar Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Cebr El Tani, İngiltere'de Sandhurst Koleji'nde ve Katar'da eğitim gördü. Ülke yönetiminde basamakları hızla çıkan Cebr El Tani, Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi ve babası Emir Abdullah El Tani'nin en önemli danışmanlarından birisi haline geldi.
Kral Hamad Bin İsa El Halife
Bahreyn Kralı El Halife , babası İsa Bin Salman El Halife'nin saltanat döneminde de ülkede Emirlik görevini üstlenmiş durumdaydı. İngiltere'nin Cambridge Üniversitesi ve yine İngiltere ile ABD'deki askeri akademilerde eğitim görmüş olan El Halife, 1979 İngitere'de Saint Michel ve Saint George şövalyelik ünvanlarına da layık görüldü. El Halife 2002 yılında ABD'nin Irak'a düzenlediği operasyonu eleştirmiş ve dikkatleri üzerine çekmişti.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:35