Gündem
  • 21.2.2004 10:47

KÖŞK'ÜN ÖNÜNDE KÜLOT YARIŞMASI!...

HIZIR TÜZEL İSTANBUL - Son yıllarda bol miktarda 'pop star' üretiyoruz. Ama ne kadar üretsek yetmiyor. Neyse ki, yarışmalar filan düzenleyip, 'pop star' üretimini artırmayı, kaliteyi iyice aşağılara çekmeyi başarabiliyoruz. Burada bir sorun yok şükür ki. Lakin, 'pop' kısmı olmayan 'star' üretiminde aynı başarıyı gösteremiyoruz nedense. Bazı insanlar sürekli olarak, 'Türkiye'de son yıllarda star oyuncu çıkmadığından yakınıp duruyorlar. Bence biraz yanılıyorlar. Bu konuda neden Haluk Bilginer göz ardı ediliyor bilemiyorum. Son olarak 'Neredesin Firuze'de bazı arkadaşlara oyunculuk dersi veren, 'Tatlı Hayat'ta büyük beğeni kazanan, iki yıldır kapalı gişe oynayan tiyatro oyunu 'Ermişler ve Günahkârlar'da süper bir performans sergileyen Bilginer'den söz ediyorum. Kendisini 20 yıla yakın zamandır tanıyorum. Londra'dan geldiği zaman ilk söyleşilerinden birini yapmışlığım vardır. O zamanki, mütevazı kişiliği, samimiyeti, parlak bakan gözleri, ne istediğini ne yapacağını bilen kişiliği etkilemişti beni. İnsan yirmi yılda biraz değişir ama Haluk Bilginer, sanatçı kişiliğini geliştirmekten öte hiç değişmeyen bir insan. Onunla ne zaman karşılaşsam, hep o ilk tanıdığım insandır. Sevmem zaten, öyle ikide bir değişen insanları. Haluk Bilginer, 'Neredesin Firuze' ile gündemde ama yine Avrupa'da bir filmde oynamış. Mart ayında çekilecek olan bir Hollywood yapımında da önemli bir rol üstlenmiş. Haluk bey duyduk ki, yine gidip yabancı bir filmde oynamışsınız? Ray Winstone, İngiltere'nin çok önemli oyuncularından biri ve şu anda Türkiye'de oynayan 'Cold Mountain' isimli filmde kötü adamı oynayan aktör. Onula birlikte 'She's Gone' isimli filmde oynadım. Bu, Granada ITV'ye çekilen bir televizyon filmi. Bir Türk polisini oynuyorum. Doğru dürüst aklı başında bir polisi canlandırıyorum, üstelik İstanbul'daki o bombalama olaylarında birkaç memuru kaybettiği için son derece üzgün bir polis, son derece insani tarafları olan, acı çeken bir polis. Film aslında İstanbul'da çekilecekti, fakat bombalama olaylarının ardından filmin prodüksiyonunu sigorta eden şirket, 'İstanbul'a gidemezsiniz, sizi sigorta etmeyiz' demiş. İstanbul olmayınca filmi Malta'da çektik. Başka böyle projeler var mı? Danis Tanovic'le çalışacağım büyük bir ihtimalle. Geçen yıl 'En İyi Yabancı Film' dalında Oscar ödülünü aldı. Bosnalı bir yönetmen. Başrollerden birini oynayacağım büyük bir ihtimalle ve film Hollywood'da çekilecek. Faslı bir müfettiş ama insan kaçakçılığı yapan bir mafyayla işbirliği yapıyor. Başrolü Jean Reno oynayacaktı şimdi ondan da ünlü Hollywood starı arıyorlar. Monica Bellucci oynayacak, o kesin. Yani bir başrol üç-dört tane de yardımcı rol var. Onlardan biri benim. Belki bir de BBC'de bir film olacak. Televizyon filmi, ama dünyanın her yerinde seyredilen bir dizi film. Neden bunlar hiç basına yansımıyor? Çünkü ben hiç kimseye haber vermiyorum, anons etmiyorum. Laf arasında geçerse, duyan olursa 'Şöyle bir şey yaptım' diyorum. Eğer o konuştuğum arkadaşım medyadan biri ise 'Aaa, bunu haber yapalım' diyor ve yapıyorlar. Öyle yayılıyor haberler. Yoksa ben kimseye haber vermiyorum ve çok da hoşlanmıyorum bundan. Yani tamam, belki bazı şeylerin duyulması, bilinmesi lazım ama genelde magazinin tavrının ne olduğunu bildiğim için, ilgilerinin neye olduğunu bildiğim için çok da ilgilendirmiyor kimseyi. 'Film çekeceğim beni haber yap' diye bir şeyi hayatımda yapmadım bana yakışmaz. Türkiye'de nasıl oynuyorsam İngiltere'de de oynuyorum, Hollywood filmlerinde de oynuyorum. Bu, benim işim. Enternasyonal bir alanda iş yapıyor olmak tamamen benim konumum gereği olan bir şey. Ben kariyerime İngiltere'de başladım, İngilizceyi anadilim gibi konuşuyorum. Bir sürü avantajı var, insanlar beni orada tanıyor, orada 15 sene yaşadım. Sinema yaptım, tiyatro yaptım. Benim için çok olağan bir şey bunları yapmam. Kendi borazanımı üflemeyi ben pek sevmiyorum açıkçası. 'Neredesin Firuze', pop star olmanın bir hikâyesi, öyle değil mi? Türkiye cüretlilerin cenneti. Yani insanın Türkiye'de bir şeyler yapabilmek için, o mesleğin erbabı olması gerekmiyor. Herkes her şeyi yapıyor, Türkiye mesleksizler cenneti bir de. Film yırtmaya çalışan insanların hikâyesi. Bu adamlar da mesleksiz. Şimdi bizim bu filmde göreceğimiz insanların çoğu mesleği olmayan ama yırtmaya çalışan insanlar. 'Abi bir şarkıcı bulalım, kaset yapalım, satalım, milyonları vuralım', benim oynadığım Hayri karakteri sürekli bunları söylüyor. 'Abi, çarpacaz, kumun altına yattık bekliyoruz' diyor. Türkiye'de son 20-25 yıldır yaşanan olay bu değil mi? Köşeyi dönmek, yırtmak, yırtalım abi. Ama ne yaparak, ne tür bir emek vererek dönecek o önemli değil. Yırtalım yeter. İşte o insanların hikâyesi. Bir de, film pop star çılgınlığının yaşandığı günlere denk geldi. 'Evet, çok denk düştü. Biz bu filmi yaparken Popstar'ın P'si bile yoktu, Pop star portakalda vitamindi ama öyle denk geldi. Çünkü bu hikâye, doğru bir şeyleri, bilinen bir şeyleri anlatıyor ve iyi bir gözlemle yazılmış. Levent Kazak'la Ezel'in katkıları burada çok önemli. O gözlemle yazıldığı için, aklın yolu bir. Gördüğümüz maskaralıklara bakar mısın? Şimdi bir de televizyon oyunucusu seçecekler, sanki bunlar ağaçta yetişiyor. O insanları gördüm televizyonda ve sırf onlar için değil, her şey adına çok utanıyorum, seyredemiyorum. Üzülüp utanıyorum. İçim acıyor. Böyle bir şeyden oyuncu çıkabileceğini kim umabilir diyorum, nasıl umulabilir. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Böyle bir yarışma yapmayın. Çankaya Köşkü önünde külot indirme yarışması yapın, kim önce indirirse o meşhur olsun. Korumalar yetişmeden indiririz külodumuzu yeter işte. radikal Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:40

İLGİLİ HABERLER