KAYNAK : Haber Vitrini
Cumhurbaşkanı Sezer'in Cumhurbaşkanlığı köşküne aldığı yatak orasını gündeme getiren Hürriyet'te, yazarlar arasındaki görüş ayrılığı sürüyor. Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı'nın aksine, Pakize Suda Sezer'i savunarak, "Sizin çocuğunuzun poposundaki bez bile ithal.Cumhurbaşkanı, Yataş'tan iki tane açılır kapanır kanepe mi alacaktı" diye sordu.
İşte Pakize Suda'nın yazısı:
Köşk, Türkiye'nin misafir odasıdır
‘‘ÇOK mütevazı olma, sahi sanırlar.’’
Hakikaten çok doğru bir laf. En son Cumhurbaşkanımızın yatak odası ve banyosu vesilesiyle bir kez daha gördük.
Cumhurbaşkanı'nın elinde fileyle pazarda dolaşmasını çok yerinde bir davranış olarak görenler, pazar dönüşü masajlı küvette yıkanacak olmasını yakıştıramadılar kendisine.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Kırmızı ışıkta durup bekler misiniz, işte böyle iki şifoniyerle bir jakuziyi çok görürler insana.
Cumhurbaşkanı seçildiğinizde, törende frak giymediğiniz için eleştirmiştim sizi. Tevazu adına yaptığınız başka şeyleri de. Size tanınan ayrıcalık, imkán, her neyse direkt şahsınıza değil, sizin şahsınızda makamınıza yöneliktir, bunları reddetmemelisiniz demiştim.
Şimdi aynı gerekçeyle sizi savunuyorum.
* * *
Hatırladığım kadarıyla Semra Özal, eşinin döneminde eşyaları ve ortamı kasvetli bulduğu için birtakım değişiklikler yaptırmıştı Köşk'te. Ama böyle manşete çıkan tepkilere maruz kalmamıştı.
Neden?
İmajdan.
Semra Özal Hanımefendi, on parmağında on yüzük ve gözünde taşlı gözlükle eline perdeleri alıp yamamaya kalkışsaydı esas o zaman manşet olurdu.
Bir tek Demirel bir avize alımına sinirlenmişti ki, aslında sinirlendiğinin avize olmadığı hepimizce malum.
O zamanki parayla 5 bin lira mıydı, 5 milyon lira mıydı -bu arada geçmiş senelere ait para mefhumunun bendenizde sıfır olduğunu belirtirim- yani bir avize için epey yüksek bir fiyattı. Demirel itirazını, rahmetli Turgut Özal için ‘‘Gündüz çalışa çalışa bitiremedi memleketin işini de avizeyi yakıp gece de çalışçek’’ diyerek belirtmişti.
Yalnız bu anekdot Özal'ın başbakanlığı döneminde Konut'a alınan bir avizeyle ilgili de olabilir, tam hatırlamıyorum.
Diyeceğim, yemez, içmez, giymez, gezmez, gülmez, konuşmaz, eğlenmez toplamı bir imaj yarattığınızdan, değil cibinlikli karyola, ayağınıza çorap alsanız göze batar.
Baştan alıştıracaktınız. Alışkanlıkla sindirilmeyecek şey yoktur.
* * *
Benim anlamadığım...
Hiçbir konuda tevazudan yana değilizdir. Atmaya gelince, üstümüze yoktur. ‘‘Büyük Türkiye’’, ‘‘Her şeye layık’’, ‘‘En kahraman’’, ‘‘En bilmem ne...’’
Ama Cumhurbaşkanı'nın köşküne gelince... Mütevazı olmalı.
Yataş'tan iki tane açılır kapanır kanepe... Gündüz oturun, gece yatın, işte bu.
Bu arada müteahhitler sokak aralarında yaptıkları en dandik apartmanlara bile jakuzi koyar oldular, o başka.
Mobilyalarınız ithalmiş.
Siz de onlara deyin ki, ‘‘Sizin çocuğunuzun poposundaki bez bile ithal’’.
‘‘Ama biz kendi paramızla alıyoruz’’ diyebilirler. Cevaben, ‘‘Devletin parasıyla kendi evimi değil, devletin evini döşedim, giderken götürecek değilim’’ dersiniz.
‘‘Üstelik ben orada Türkiye'yi ziyarete gelen yabancı devlet büyüklerini ağırlıyorum’’ diye de ilave edebilirsiniz.
Bizim bir ‘‘Misafir Odası’’ geleneğimiz vardır. En fukaramızın bile içine en güzel, en değerli eşyalarını yerleştirdiği, eşine dostuna gururla kapısını açtığı bir misafir odası bulunur evinde.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Türkiye'nin misafir odasıdır. Yatak odasından banyosuna, her köşesiyle.
Ve Türkiye, üç metre perdenin israfına yanmaya yüzü olabilecek son ülkedir. Hepimizin gözü önünde, hatta içimizden bazılarının büyük katkılarıyla yıllar israf edilmiş de kimsenin sesi çıkmamıştır.
Hele şu ‘‘devletin parasıyla’’ lafı...
Devletin parasının kimlerin cebinde olduğunu, o paralarla değil eşyaların, yaşamların, eşlerin bile değiştirildiğini hepimiz gayet iyi biliriz.
Onun için...
Güle güle kullanınız Sayın Sezer, içinize sinsin.
Saygılarımla.
Not: Bu yazı bir cumhurbaşkanının kendisine tahsis edilmiş bir binada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilme hakkını savunmak için kaleme alınmıştır. Pahalı ucuz, gerekli gereksiz... Bunlar göreceli kavramlardır. Sayın Sezer'in tartışma götürmeyen dürüst kişiliği göz önüne alındığında, eşyaların gerekliliği veya fiyatı konusunda israftan söz etmek yersizdir bence.
Ha, söz konusu alımlar sırasında birileri arada haksız kazanç sağladıysa, bu ayrı bir konudur, takibi yapılır. Ama bu, Köşk'ün eşyalarının değiştirilmesinin gereksiz olduğu anlamına gelmez. İkisini ayırmak lazımdır.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:17