MALATYA DOSYASINDA 'DERİN' İLİŞKİLER!
Malatya'daki Zirve Yayınevi çalışanlarının katledilmesine ilişkin dava dosyasından çarpıcı bilgiler çıktı. Davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın'a, misyonerlerin PKK bağlantılı çalıştığı yönünde bilgiler veren ismin katliamdan iki ay önce Kalaşnikof silahla yakalandığı ve olaydan hemen sonra da Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na "cinayetin perde arkasını biliyorum" diyerek dilekçe verdiği anlaşıldı.
Başsavcılığın çevresinin "Kendisini gerçek Hizbullah olarak tanıtıyordu" diye anlattığı esrarengiz isim hakkında takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı.
PKK bağlantılı
Yayınevi çalışanları Necati Aydın, Tilmann Geske ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü 18 Nisan 2007'deki baskının ardından açılan davanın dosyasında yer alan Varol Bülent Aral hakkındaki bilgiler, mağdur ailelerinde, olayın perde arkasında gün yüzüne çıkmamış "derin ilişkiler ağı" bulunduğu kuşkusu yarattı.
Aral'ın ismi ilk kez Günaydın'ın ifadesiyle gündeme geldi. 2006'nın yaz aylarında Malatya Birlik gazetesinde çalıştığını, burada kendisini Bülent Varol olarak tanıtan kişi ile tanıştığını anlatan Günaydın, ifadesinde şunları söyledi:
"Kendisi hemen her şeyi biliyordu. Hıristiyanlık ve misyonerliğin kötü olduğunu, PKK ile bağlantısı olduğunu söylüyordu. Kendisi ile bir eve gittik. Bekâr eviydi. İkimiz vardık. Masanın üzerinde 'PKK'nın Avrupa Konseyi Raporu' diye bir kâğıt gördüm. 'Abi bu ne?' dedim. 'PKK'nın Avrupa Konseyi'ne sunduğu raporlar' dedi."
"Misyonerlerin vatanı yıkmak amacı olduğunu anlattı. 'Birilerinin buna 'dur' demesi gerekmez mi?' dedim. 'O zaman sen çık, dur de' dedi. 'Nasıl olacak?' dediğimde, 'Sana devlet desteği sağlarız' dedi. Beni dolaştırıp götürdüğünden nerede görüştüğümüzü hatırlamıyorum."
Vakit'ten sayfalar
Dosyadaki bilgilere göre, Malatya Birlik gazetesindeki işinden kısa sürede ayrılan Aral, Adıyaman'a gitti. Buradaki bir şirket girerek elektronik ürünler pazarladı. Ancak sattığı ürün karşılığı komisyon alan Aral'ın, ürünü sattığı şirketlerden de para aldığı saptanınca işine son verdi.
Aral, 14 Şubat 2007'de Adıyaman'da gece Kalaşnikof'la dolaşırken yakalandı. Üzerinden de 17 fişekle dolu şarjör, Vakit gazetesinin bazı sayfaları, maket bıçağı ve bir taşınabilir disk çıktı. Kaldığı otelde de 2 adet alarm cihazı ele geçirildi.
Aral, ifadesinde akşam 19.00 sıralarında 10 yaşında bir erkek çocuğunu silahlı biçimde gördüğünü, kendisini "dur polis" diyerek kovaladığını, çocuğun bu sırada silahı düşürdüğünü iddia etti.
'Polise teslim edecektim'
Silahı polise teslim edecekken Kalaşnikof olduğunu fark ettiğini söyleyen Aral, ne yapacağını düşünmek için dolaştığını belirtti. 01.00 sıralarında silahı teslim etmek için yoldan geçen ilk arabayı çevirdiğini kaydeden Aral, arabadakilerin polis çıktığını ifade etti.
Sabit ikameti olmadığını, ortaokul, lise, üniversite öğrencilerinin evlerinde kaldığını kaydeden Aral, zarar görecekleri gerekçesiyle bu öğrencilerin isimlerini vermedi.
'Gerçek Hizbullahım'
Aral'ın çalıştığı şirketin sahibi de ifadesinde şunları söyledi:
"Ülkenin genel siyasetinden kimseyi beğenmediğini söylüyordu. Şirketteki elemanları 'toplu namaz' kıldıkları için eleştiriyordu. Toprakta namaz kılmalarını öğütlüyordu. Bir gün şirkette birisiyle gördüm. Polis olduğunu söyledi. Ceketinde polis yıldızı vardı. Menzil Çayevi denilen yere gidip gelirdi."
Yapılan araştırmada şirketin diğer ortağının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Adıyaman gezisinde bazı materyaller attığı gerekçesiyle soruşturulduğu anlaşıldı. Bir başka arkadaşı da Aral'ın kendisini, "Ben İran Şiasıyım, gerçek Hizbullahım" diye tanıttığını anlattı.
'Konuşacağım' dedi, vazgeçti
Kanlı baskın sırasında cezaevinde olan Aral, 20 Eylül 2007'de Adıyaman Başsavcılığı'na Malatya'ya gönderilmek üzere verdiği dilekçede, "Emre Günaydın dosyasıyla ilgili önemli bulduğum bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Perde arkasını biliyorum" dedi.
4 Ekim'de Adıyaman Başsavcılığı'nda sorgulanan Aral şu ifadeyi verdi: "O tarihte Günaydın'ın gerçekleştirdiği olayla ilgili açıklama yapma gereği duymuştum. Şimdi vazgeçtim. Tahliye olursam, olayın içindeki kişileri bildireceğim. Şimdi konuşmamın güvenliğim açısından doğru olmadığını düşünüyorum. Benim ruh halim zaman zaman değişiyor."
Bu ifadenin ardından Malatya Başsavcılığı, Aral hakkında takipsizlik kararı verdi. Ancak Aral'ın, Günaydın ve arkadaşlarının kaldığı Malatya İhlas Öğrenci Yurdu ile bağlantısı araştırılmadı.
(MİLLİYET)
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:34