Gündem
  • 27.1.2004 14:27

MECLİS BAŞKANI ARINÇ REJİM TARTIŞMALARINA SON NOKTAYI KOYDU!...

ALİ ULURASBA ANKARA - TBMM Başkanı Bülent Arınç, kendisinin rejimin tarafında olduğunu söyledi. Arınç, ''Ben burada da rejimin tarafındayım. Bir siyasi parti temsilcisi sıfatı ne olursa olsun 'Türkiye'de bir rejmi sorunu var' diyorsa, ben buna duyarsız kalamam. Yasama organının başındaki bir insan 'rejim sorunu var' dendiği zaman duyarsız kalamaz. Sorarım o zaman 'Nerde bu rejim sorunu? Kim çıkarmış bu rejim sorununu? Hangi eylemiyle çıkarmış?' Ararım araştırırım, merak ederim taraf olurum. Ben burada rejimin tarafındayım. AK Parti'nin tarafında, CHP'nin tarafında değilim'' diye konuştu. TBMM Başkanı Bülent Arınç, bugün TBMM'deki makamında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile Emniyet ve Karayolları Genel Müdürleri'nden oluşan bir heyeti kabul etti. İçişleri Bakanı Aksu burada yaptığı açıklamada, 2004 yılının 'trafik yılı' ilan edildiğini, bu çerçevede özellikle trafik kazalarının önlenmesi için bazı önemli adımlar atılacağını belirterek, bu konudaki yasal düzenlemelerin TBMM'ye gönderileceğini kaydetti ve TBMM Başkanı Arınç'tan destek istedi. Arınç ise konuşmasında trafik kazalarının ülkeye ve insanlara son derece önemli zararlar verdiğini kaydederek, bu yönde yapılacak her türlü düzenlemeye sonuna kadar destek olacaklarını ifade etti. Arınç, ''Tasarı ve projeye Meclis olarak bütün gücümüzle destek veririz. Bu meseleyi çözelim. Elimizden gelen bütün imkanları kullanalım ve artık insanları gözyaşlarıyla birilerini beklerken sevinç duyacakları yerde üzüntüye gark olmaktan bir an önce kurtulalım. Trafik en önemli meselemizdir. Bazen harplerde kaybetmediğimiz insan varlığını trafikte kaybediyoruz. Bu üzüntü veriyor'' dedi. Arınç'a Emniyet Genel Müdürü tarafından eylem planı ve çalışma takvimi de takdim edildi. ARINÇ, BEŞİKTAŞ'IN DURUMUNA ÜZÜLMÜŞ Arınç, kabulde gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. Beşiktaşlı olan Arınç, Beşiktaş ile ilgili son gelişmeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulmasına , ''Sadece ben Beşiktaşlı değilim. Sayın Bakan da Beşiktaşlı'' ifadelerini kullandı. Arınç, bu konuya girmek istemediğini belirtti ve gazeteciye '' Acımızı deşme. Beşiktaş'la ilgili soruyu geçeyim'' karşılığıın verdi. Arınç, dün CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un kendisi hakkında 'tarafsızlığını yitirdi' sözlerinin hatırlatılmasına ise sert çıktı. ''Sayın Kemal Anadol benim çok değer verdiğimiz tecrübeli bir siyasetçidir. Kendilerine karşı saygım sonsuzdur. Açıklamalarına teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz perşembe günü bir toplantıda bu konuşmayı yapmıştım. Kendileri bana beş gün sonra, dün cevap vermişler. Bu da ayrı bir nezaket örneğidir. Bundan dolayı kendilerini kutluyorum'' ifadelerini kullanan Arınç, şu ifadelere yer verdi: ''Meclis Başkanlığı'na seçildiğimden bu yana 1 yılı aşkın bir zaman geçti. Tarafsız bir Meclis Başkanı olarak görevimi yapıyorum ve görevimi yaptığım süre içinde de bütün milletvekillerinden teşekkür ve takdir alıyorum. Ben görevimi bihakkın yerine getiriyorum. Benim ne bir siyasi parti genel başkanıyla ne bir Meclis grubuyla ne o grubu temsil eden başkanvekilleriyle bir polemiğe girmem söz konusu değil. Meclis Başkanlığı'na bir tasarı (Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı) gönderildi. Bu tasarıyı ben havale ettim komisyonlara, komisyonlarda görüşüldü, Genel Kurul'a gelmek için sırasını bekliyor. Artık bu Meclis'in malı oldu. Yasama yetkisi TBMM'nindir. Bu yetkiyi başka hiçbir kurumla paylaşmayız. Anayasa'nın 7. maddesi bana bu yetkiyi veriyor. Meclis'e gelmiş ve Meclis'in malı olmuş bir tasarı konusunda eğer konuşulursa bunun üzerinde söz söylenirse benim de söz söyleme hakkım olur'' dedi. İçişleri Komisyonu'nda yaşanan olayların defalarca ekranlara verildiği zaman Türkiye'nin de bundan üzüntü duyduğunu belirten Arınç, ''Bir tasarı ve teklifin içtüzük hükümleri gereğince komisyonlarda nasıl görüşüleceği açıkça bellidir. Bunların içinde bağırıp, çağırmak, hakaret etmek, kapıları tutmak, sıraların üstüne çıkmak, toplantıyı yapılamaz hale getirmek diye bir şey yoktur. O gün sayın Bakanın oturduğu yerden hükümeti temsel eden bir bakan olarak bu hadiselerden ne kadar üzüntü duyduğunu herkes ekranlardan görmüştür. Buna benim duyarsız kalmam mümkün değildir. 'Meclis başkanları ne görürlerse görürler ama susarlar' diyorlarsa hayır, sumazlar. Ben Meclis'in haysiyetini Anayasa'da içtüzük hükümleri içerisinde Meclis'in korunmasını kendisine vazife bilen insanım. İçtüzük ne emrediyorsa o yapılacaktır. Bunun dışına çıkıldığı zaman ben müdahale ederim. Nihayet müdahale ettim. İçişleri Komisyonu Başkanı kendi salonunda bu toplantının yapılamayacağını bana yazılı olarak duyurduğu zaman kendilerine Milli Savunma Komisyonu odasını gösterdim. Bu benim görevimdir. Dolayısıyla benim ve CHP'nin de ismini vermeden bu görüntüler hoş değil hangi milletvekili olursa olsun içtüzüğün dışında hareket edemez ve komisyon çalışmalarını engelleyemez, sözlerim doğrudur. Ben burada Meclis'in tarafındayım. Tarafsızlık yönetimle ilgili bir konudur. Susan bir Meclis Başkanı değil, yeri geldiğinde konuşan bir Meclis Başkanı var onun adı da Bülent Arınç'tır'' dedi. REJİM SORUNU NEREDE? Arınç, CHP'li Anadol'un 'Biz ülkede bir rejmi sorunu var dedik. Bunun muhatabı AK Parti'dir. Niye Meclis Başkanı cevap veriyor' sözlerini de hatırlatarak, ''Ben burada da rejimin tarafındayım. Bir siyasi parti temsilcisi sıfatı ne olursa olsun 'Türkiye'de bir rejmi sorunu var' diyorsa, ben buna duyarsız kalamam. Yasama organının başındaki bir insan 'rejim sorunu var' dendiği zaman duyarsız kalamaz. Sorarım o zaman 'Nerde bu rejim sorunu? Kim çıkarmış bu rejim sorununu? Hangi eylemiyle çıkarmış?' Ararım araştırırım, merak ederim taraf olurum. Ben burada rejimin tarafındayım. AK Parti'nin tarafında, CHP'nin tarafında değilim. Rejim sorunu varsa bu önce beni ilgilendirir. Dolayısıyla tedbirini almak 'nerede bu rejmi sorunu?' demek benim hakkımdır. Bunu söylerken birilerinni hoşuna gitmeyecek cümleler söylemişsem o benim kusurum değil. Ben herkesle aynı düşüncede olmak mecburiyetinde değilim'' Bu ülkenin demokratik rejiminin, Anayasa'da belirlendiğini ifade eden Arınç, ''Ben bir partiyi hedef alarak konuşmadım. Ben konuşulanlara Meclis'te başkan olarak görev yapan bir kişi olarak buna karşılık verdir. Dolayısıyla muhatabım CHP değildir. Bu konuşulan sözlere TBMM Başkanı olarak yasama organının başındaki insan olarak bildiklerimi ifade etme hakkım var. Türkiye'de rejim sorunu var denildiği zaman Anayasa Makemesi Başkanı bir şey söylüyorsa, Yargıtay Başkanı bir şey söylüyorsa, Silahlı Kuvvetler mensupları bir şey söylüyorsa, 'Kesinlikle Meclis Başkanı konuşmaz o her halükarda susar' diyenlere ben rejimin tarafında olduğumu söylemek ve rejimin korunması için gerekli tedbirleri almanın benim görevim olduğunu ifade etmek mecburiyetindeyim. Bu rejim kimsenin malı değlidir. 70 milyon insanındır. Ona yönelebilecek bütün tehditleri karşılamak da hepimizin görevidir. Sayın Anadol gerçekten değer verdiğim birsiyasetçidir. Böyle bir açıklama yapmıştır. Ben görevimde tarafsız bir insanım. Ama taraf olduğum şey Anayasa'nın 2. maddesindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel nitelikleridir. Bu nitelikler söz konusu olduğu zaman konuşmasını bilirim konuşacağım. Dolayısıyla kimse endişe etmesin. Bu Meclis'in itibarını korumak için göreve geldiğimi söyledim. Bu Meclis'in itibarını korumak için bütün gücümle çalışacağımı ifade ettim. Bu kavga görüntüleri acaba Meclis'in itibarını artırıyor mu yoksa eksiltiyor mu? Birbirlerini itham ederken aşırı konuşmalar acaba meclisin ve siyasetiçilerin itibarını yükseltiyor mu artırıyormu? 10. sıradan 4. sıraya gelmiş TBMM'nin, hedefimiz birinci sıraya çıkarmaksa bu meclis yasama yetkisini en güzel biçimde yaptığı zaman birinci sıraya gelecktir. Yasama yetkisi de sadece Meclis'e aittir. Meclis'in bu görevini engellemek de hiç kimsenin hakkı değildir''. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:31

İLGİLİ HABERLER