MEĞER SUSMAK DA SUÇMUŞ…YÖK, AĞIZLARINI BANTLAYAN ÖĞRENCİLERE EN AĞIR CEZAYI VERDİ !
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA - Radikal'in 'Sadece susmak serbest' manşetiyle haberleştirdiği üniversitedeki yasakçı zihniyet, bu kez 'susmak da suç' kararıyla pekiştirilince, konu yargıya taşındı. Davaya konu gelişmeler Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde yaşanmıştı. Yönetim,
6 Kasım 2001'de kuruluş yıldönümünde YÖK'ü protesto eden ve 'YÖK'e, paralı eğitime, savaşa hayır' sloganı atan öğrencilerin kimine bir, kimine iki yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezası vermişti.
'YÖK'e evet'e ceza
Öğrenciler verilen disiplin cezalarını 'susarak' protesto kararı almış, 25 Ocak 2002'de üniversite bahçesinde ağız ve gözlerini bantlayıp oturmuş, bu kez 'YÖK'e evet, IMF'ye-paralı eğitime evet' benzeri dövizler taşımıştı. Ancak susmaları ve 'YÖK'e evet' demeleri, onları yeni cezadan kurtarmadı. Üniversite yönetimi bu eyleme de soruşturma açtı ve ilk eylemde uzaklaştırma cezası verdiği öğrencilerden Gözde Mollaibrahimoğlu, Mustafa Karadağ, Nuray Büyücek, Özgür Cihan Tıknazoğlu ve Pınar Çelik'e verilebilecek en ağır cezayı, okuldan çıkarmayı verdi. Yönetim, ceza kararını YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin 9. maddesinin j fıkrasına dayanarak aldı.
Çelik, hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiydi. Üniversite yönetimi onu sosyal yardımlaşma çalışmalarından dolayı başarı plaketiyle ödüllendirmişti. Kararı, "Demek bu ülkede susmak da suç" sözleriyle eleştiren Çelik, konuyu avukatı Ender Çulhaoğlu aracılığıyla yargıya taşıdı ve cezalandırılmasına esas olan YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin 9. maddesine savaş açtı. Çulhaoğlu, Danıştay'a açtığı davada, 12 Eylül hukukunun tipik örneği olan, yüzlerce öğrencinin eğitim hakkını kaybetmesine yol açan maddenin iptali istemini şöyle gerekçelendirdi:
"Öğrenciler sembolik bir davranışı (ağız-göz bantlama), bir demokratik tepki olarak birbirinden bağımsız gerçekleştirmiştir. Anayasa, herkesin önceden izin almadan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu belirlerken, yakın zamanda 2911 sayılı yasadaki değişiklikle de bu durum pekiştirilmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve AİHS benzer hükümler içerirken, 'eğitim hakkı' da hem Anayasa hem uluslararası sözleşmelerde güvenceye alınmıştır.
Başarıyla mezun olmak üzereyken öğrencinin okuldan atılması, kamu yararı ölçütüne de aykırıdır. Okuldan çıkarma, cezaların en
ağırıdır, ölçülülük yoktur. Eylemden ne kamu malı-kamu görevlisi, ne eğitim-öğretim faaliyeti zarar görmüştür. İlgili yönetmelik demokratik toplum gerekleri, insan haklarına saygı ve hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz, öğrencinin geleceğini karartan işlem hiçbir koşulda kabul edilemez."
Çulhaoğlu, okuldan atılma nedeniyle Çelik ve ailesinin ağır ruhsal bunalım yaşadığına dikkat çekip, çıkarma cezasıyla ilgili yürütmenin durdurulmasını da istedi. Davanın bugünlerde karara bağlanması bekleniyor.
Konuşmak, yürümek yasak
YÖK Disiplin Yönetmeliği' nin 9. maddesi, disiplin suçlarını şöyle düzenliyor:
a) Yükseköğretim kurumu görevlilerini tehdit etmek, şeref ve haysiyetlerine karşı sözlü veya yazılı saldırmak.
b) İdarecilerin şahısları veya kararları aleyhine konuşmak, yayın yapmak.
c) Siyasal ve ideolojik amaçlı boykot, işgal, engelleme gibi eylemlere teşebbüs etmek.
d) Dil, ırk, din ve mezhep açısından kutuplaşmalara yol açıcı faaliyetlerde bulunmak.
e) Kurum personeline fiili tecavüzde bulunmak.
f) Kurumundaki demirbaş eşyaya, kapı, duvar ve benzeri yerlere ideolojik yazılar yazmak, resim vb. yapıştırmak.
g) Hırsızlık yapmak.
h) Alkollü içki içmek.
i) Çalışmaları sekteye uğratacak nitelikteki bir eyleme öğrencileri tahrik etmek.
j) Kuruma ait kapalı ve açık mahallerde izin almadan toplantı düzenlemek veya katılmak, öğrencileri temsil yetkisi olmadığı halde beyanatta bulunmak, toplantıya katılmak.
k) Sınavlarda kopya yapmak veya yaptırmak veya bunlara teşebbüs etmek.
(Radikal)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:15