
MEHMET ALİ ERBİL VE TUĞBA COŞKUN EVLİLİKLERİ HAKKINDA KONUŞTULAR...
Önce ömür boyu mutlu olmanızı diliyorum. Sedef ile boşanmanızın asıl nedeni Tuğba’ya aşık olman mıydı?
M.A.Erbil- Hayır, o dönem evliliğimde sorunlarım vardı. Tuğba ile samimi olduğum bir arkadaş grubu içinde arkadaşça görüşüyorduk. O grupla tatil için 2003 yılının mart ayında Roma’ya gitmiştik. Orada yaşadığım rahatsızlıktan sonra Tuğba ile yakınlaştık.
Tuğba Coşkun- Hatta benim Mehmet Ali ile Sedef’in düğünlerine bile gittiğim söylenmişti. Yok böyle bir şey! Benim ablam gitmişti düğünlerine.
- İnsana her zaman soğuk gelen bir hastane odası, ölüm, yaşam ve filizlenen bir aşk...
T.C- Kader işte! Çok yakından tanıdığın birisinin ölümden dönmesine tanık olmak çok etkiledi beni. O üç gün, hayatımdan yıllar verdim. Onların yoğun bakım odalarında kapıyı aralıyorlar ve küçücük aralıktan Mehmet Ali’yi izlemek, çok zor bir şey! Parmağı oynuyor mu, acaba böbrekleri çalışıyor mu diye saatlerce idrar torbasına bakıyorsun. Bütün bunları yaşamak bana hayatın gerçekten farklı bir boyutta olduğunu gösterdi.
M.A.E- Yani sadece arkadaşken, birbirimize karşı duygusal anlamda bir şey hissetmezken, bir arkadaşımın başımda durması, bana ilgi, şevkat göstermesi tabii ki çok etkiledi beni. Gözümü açtığımda ilk Tuğba’yı gördüm. Bu çok önemli, çok ulvi bir şey. Hani iyi günde, kötü günde denir ya, daha iyi günümüz olmadan, kötü günümde hep yanımdaydı Tuğba. O yüzden ilişkimiz çok sağlam temeller üzerine kuruldu.
- Tuğba’nın çok akıllı bir kız olduğu, seni toparladığı, çekip çevirdiği söyleniyor, doğru mu?
M.A.E- Bir kere aynı dili konuşabiliyoruz ki bu çok önemlidir. Bir kere Tuğba’nın kendi ayakları üzerinde durabilmesi de önemli bir faktör. Benim diğer evliliklerimde aşağı yukarı böyle bir şey yoktu. Bir erkek, eş olarak onlara destek olmaya çalıştım. Ama şimdi burada böyle bir şey söz konusu değil. Onun bir işi var...
- Bir dönem Hülya Avşar kart finans benzetmesi yaptı ve bu benzetme içinde sizin ilişkiniz de vardı...
T.C- Buna çok sert tepki gösterdim. Böyle büyük bir aşkı taşırken, bir şeylere inanırken, insanların tam tersini düşünmesi tabii ki üzüyor. Ancak alıştım artık. Hem eğer ben, maddiyat için bir evlilik yapmış olsam, neden kendimden 22 yaş büyük birini bulayım ki? Maddi gücü yerinde olan, kendi yaşıtlarımla da evlenebilirdim.
M.A.E- Tuğba gerçekten farklı! Bu ilişkinin negatif algılanması beni de çok üzer. Zaten zamanımızı evimizde, baş başa geçiriyoruz. Onu çok seviyorum.
- Onu kaybetme korkusu yaşadığına birçok kez şahit olmuştum...
M.A.E- Aramızda bir takım pürüzler oldu ve her seferinde onu kaybetme korkusu taşıdım. Bu doğru!
- İki, üç kez ayrıldınız. Neden, üçüncü şahıslar yüzünden mi?
M.A.E- Üçüncü, dördüncü...
T.C- Beşinci hatta...
M.A.E- Yok yanlış anladınız, o anlamda demedim!
T.C- Bu ayrılıkların nedeni kendi hayat prensiplerimle de ilgili bir şey. Mehmet Ali’nin böyle bir işi, farklı bir hayatı da olsa, benimle beraber olan bir erkeğin bana biraz daha farklı davranmasını istiyorum. Belki başka kadınlar için normal gelebilecek şeyler, bana normal gelmiyor.
- Mehmet Ali, karşında kişiliğinden ödün vermeyen, ‘Bitecekse biter, gidecekse de gider’ diyen bir kız var. Hani kaçan bir kız... Bence bu etkiledi seni...
M.A.E- Evet, o asla kişiliğinden ödün vermez. Onun için doğruları çok daha önemli. Bizim aramızda gerçekten bir çıkar ilişkisi değil, gerçek bir aşk var. Ama Tuğba, o aşkını bile bir anda göz ardı edebilir. Böyle bir kız. Bu özelikleri beni etkilemez olur mu?
T.C- Ben kendisine de söyledim, evlenince değişen bir şey olmayacak. Evlenip, üç gün sonra da ayrılabilirim. Benim için hayatta hiçbir şey zorunluluk değildir.
- Kısacası, Mehmet Ali yanlış yaparsa, çeker giderim diyorsun...
T.C- Ay evlendim, göz yumayım, kocamdır, yuvamdır, üç maymunu oynayayım falan yok yani. Ben ilişkiye ve sevgiye inanıyorum. O yüzden başka kimyasal bağlar, benim için önemli değil. Bir kadın zaten en başta sevgi ve dürüstlük ister. Diğer şeyler üçüncü, dördüncü sırada yer alır.
HAYAT PRENSİBİM BU
- Peki sevgi ve dürüstlük anlamında güveniyor musun Mehmet Ali’ye?
T.C- Sevgi anlamında güveniyorum ama dürüstlük anlamında yüzde 100 güvenmiyorum. Ama güvenmek istiyorum. Bunu sağlamak da da Mehmet Ali’nin elinde olan bir şey...
M.A.E- Ben günü birlik ilişkiler yaşamam. Orada burada dolaşıp ilişki arayan, böyle bir arayış içinde olan birisi değilim yani. Dışarıdakilerle karşılaştırdığında, inanın ben çok daha mazbut yaşayan birisiyim. Çalıştığım ortamdan dolayı da çıkıyor birçok haberler. Ben şimdi bir bankada çalışsam, orada bir dans grubu yok ki adım çıksın.
T.C- Sen orada çalışan memur bayana da mesaj yollarsın... (Gülüşmeler) Tabii bu durum sadece Mehmet Ali için geçerli değil. Benim çevremde de bu tip insanlar var. Ben buna da karşıyım. Herhangi bir banka memurunun eşinin de böyle şeylere göz yummasına karşıyım. Benim tercihlerim böyle. Mehmet Ali de bu tercihteyse yürütebiliriz. Ama tercihlerinden vazgeçmeyip, bir elim orada olsun, bir elim Tuğba’da olsun durumunu kabul etmiyorum. Ya iki elin bende olur ya da ellerimi bırakır, giderim. Senin de ellerin boş kalır!
- Evet Mehmet Ali, cevabını bekliyoruz?
M.A.E- ... (Mehmet Ali burada konuşmuyor, etrafıyla ilgileniyor)
- Hiç dinlemiyor bile... (Gülüşmeler)
Kredisi çok kalmadı
- Mehmet Ali’nin telefonunu karıştır mısın?
T.C- Yok hayır, karıştırmam. Ama yanımdayken yakalarım mesajları. Allah dürtüyor beni o sırada...
M.A.E- O mesajlaşma teknolojik bir çalışma hayatım. Duygusal bir şey değil yani.
T.C- Deşifre olmuş bir insansınız ve bir olay olduğu zaman bunu tüm Türkiye ile paylaşıyorsunuz. Bunun telafisi olmuyor, anlıyor musunuz? Bir noktada kopmalar oluyor, üzülmüyorsun ve çekip gidiyorsun.
M.A.E- Mesela kaç mesaj sonra kopmalar başlar?
T.C- Senin çok kredin kalmadı. Ama kredi biterse de ne olur bilmiyorum. Şimdiden bunu düşünüp hayatı zehir etmenin anlamı da yok. Kredi bittiği zaman düşünürüz artık bunları. Ama böyle bir şey olacağına da inanmıyorum. Böyle bir noktada, böyle bir şey yapmak da bir erkek için aptallık olur. Biz herşeyi konuştuk, anlaştık.
- Mesela ne sözler verdi sana?
T.C- Şunları söyledi; sadece benim için değil, kendine olan saygısı için de böyle yaşayacağını, beni çok mutlu edeceğini, bana çok saygılı davranacağına söyledi. Ve dediklerini de yaptı. Bu ilişki bu noktaya geldi ise sadece benim değil, Mehmet Ali’nin de çabasıyla gelmiştir. Yani bana verdiği bütün sözleri tuttu. Kendi konumunda çok şey yaptı. Bütün bunları inkar edemem...
M.A.E- Herkesi utandıracağız... Allah ne yazdıysa o olur ama Tuğba tamamdır!
Sema Denker - Hürriyet
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:02