Medya
  • 4.12.2003 03:18

MELİH GÖKÇEK NEHİR GEMİSİ ALMAK İÇİN İHALEYE ÇIKTI, ÇÖLAŞAN " HAYROLA HABERİMİZ OLMADAN ANKARA'YA NEHİR Mİ GELDİ " DİYE SORDU!..

Sevgili okuyucularım, bugün size ‘‘müjdeli’’ haberlerim olacak. Ankara, yıllardır hasretini çektiği (!) nehir gemisine yakında kavuşacak. Sakın ‘‘Ankara'da nehir var mı’’ diye sormayın. Demek ki varmış! İnanmayan 1 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete'nin 333. sayfasına baksın, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen ihale ilanını okusun: ‘‘1 adet nehir gemisi ihale edilecektir. İhale tarihi 23 Aralık. Teslim süresi 45 gün. İhale belgeleri 100 milyon Törkiş Lira karşılığında belediyeden alınabilir.’’ Aynı Resmi Gazete'nin 321 ve 332. sayfalarında Melih Gökçek belediyesinin iki ihale ilanı daha var. Birincisinde tam 4 bin adet işitme cihazı, diğerinde tam 100 bin adet gözlük camı ve çerçevesi. İnsaf, insaf. Yerel seçim yaklaşıyor. Kamunun parasıyla aldığı bu malları seçmenine dağıtacak, bu yolla oy toplayacak. ‘‘Tayyip tamam, AKP'nin büyükşehir adayı benim’’ diye ortalıkta gezinirken, devlet bütçesinin iki yakası bir araya gelmezken, kamunun parası Melih'in keyfi ve siyasal çıkarı için böylesine harcanıyor. Hesap soran yok. Ankara'ya nehir gemisi alıyor! O da bitince başkente deniz getirecek, sonra şilep ve yolcu gemisi ihalesi açacak. Ya sabır! *** İkinci ‘‘müjdeli’’ haberi, dolandırıcılıktan hükümlü Belçika vatandaşı Mehmet Ali Birand'ın dünkü yazısından öğreniyoruz. Okuyun ama lütfen acımayın, gülmeyin: ‘‘Bombalar bizi hızla Batı'ya itiyor. Türkiye AB'ye daha da yaklaştı. AB ülkeleri bu son bomba olaylarıyla birlikte bu ülkenin kurda kuşa yedirilmemesi gerektiğini ilk defa açıkça söylemeye başladılar. İslamcı terörün sarsacağı Türk modelinin mutlaka korunması gerektiğini, bunun en etkili şeklinin de 2004 Aralık ayında tam üyelik müzakerelerinin başlatılması olduğunu vurguluyorlar. Geriye çok az bir yol kaldı. İstanbul'daki bombaların sahiplerine bundan daha iyi bir yanıt verilemez.’’ Bu vatandaşa helal olsun! Utanmasa diyecek ki: ‘‘Haydi teröristler siz patlatın, sayenizde bizi AB'ye alsınlar...’’ Bunların mantığı bu, kafa yapısı bu! Türkiye'nin AB'ye alınmasını teröre bile endeksliyor, kendi ülkesini zavallı, acınacak duruma düşürüyor. Terör ne kadar artarsa, AB'ye alınma olasılığımız da o kadar artıyor! Vay vay vay! Eğer teslimiyetçilerin bu mantığı geçerliyse, aralık 2004 öncesinde teröristler yapmazsa biz yapalım, birkaç bombayı biz patlatıp kendimizi biraz daha acındıralım... Ve bizi AB'ye alsınlar! Ortalıkta onur, şeref, utanma gibi kavram ve duygular kalmadığına göre, böylesi daha iyi olmaz mı? Dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand bunları yazarken, onun yakın adamı AB komiseri Verheugen aynı gün konuşuyor. Yine terbiyesizlik ediyor, küstahlık sergiliyor, ülkemize şantaj yapmaya yelteniyor: ‘‘Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'ye çok pahalıya patlar. KKTC'yi, seçimi ancak muhalefet partileri kazanırsa tanırız. Aksi takdirde tanımayız. Türkiye Kıbrıs'ta modası geçmiş fikirler savunuyor. Generaller bunları anlatıyor, Türk kamuoyu da inanıyor. Annan Planı'nın seçeneği yoktur.’’ Adamın terbiyesizliğine bakın!.. Ve ne acıdır ki, Türkiye'yi yönetenler ya da Mehmet Ali gibiler arasından bir Allah kulu çıkıp bunlara gereken yanıtı, gereken dersi veremiyor. Türkiye sömürge mi oldu? Türkiye Cumhuriyeti bunların oyuncağı mı? Ama AB komiseri Verheugen haklı. Türk medyasında sürüsüne bereket bir güruh kendilerine çanak tutuyor, yalvarıyor, bunlar ülkemize tükürdüğünde ellerini açıp ‘‘Çok şükür yağmur yağdı’’ diyor. Karen Fogg çocukları bunlara yapışmış, emir ve hizmetlerine girmiş, bazılarının ruhları ve bedenleri satın alınmış. Utanma arlanma duygusu bizimkilerde kalmış mı ki, AB çıkarlarını savunmakla görevli Verheugen'lerde ve sairelerde kalmış olsun. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:10

İLGİLİ HABERLER