METİN ŞENTÜRK'TEN OLAY AÇIKLAMALAR: BENİMLE YATAN ŞAŞI KALKMADI
Daha benle yatan kimse şaşı olmadı. Bu olmayacak anlamına gelmez. Hafif seyirten var, demek ki çalışmam lazım. İyi film izlerim. Bu dizinin 8 bölümünü izledim. Dizinin kahramanıyla ortak yanımız çok. Bir kere ikimiz de körüz...
17/3/2003
İzleyemeyeceğiniz bir dizide rol alıp, rolünüzle yüzde 100 bütünleşmek neredeyse imkansız gibi gelir değil mi? Ama bunun bir istisnası var. Esas oğlan aslında hayatın her alanında istisna belki de ondan. ''Beni Unutma''mn başrol oyuncularından Metin Şentürk, hiçbir zaman TV karşısına geçip kendini izleyemeyecek. Ama kör genç Aliş'i onun kadar içten, dolaysız oynayacak başka biri de yok. ''Aliş ile özdeşleşebildiniz mi?'' dediğimizde, yanıtı çok net oluyor: ''Tabii ikimiz de körüz.''
Biz her soruyla ezilip, büzülüp ''Acaba kırıcı mı oldum?'' derken, o hep ''Rahat olun, kendi canınızı yakıyorsunuz'' diyor... Kısacası pek çoğumuzdan daha fazla hayata gülümseyerek bakan bir kör Metin Şentürk! Bu sayede muhabbeti koyulaştırdık, hatta biraz abarttık bile... İşte sabahtan akşama, işten yatağa körü körüne bir muhabbet...
Direksiyonda rakipsizim
* Hiçbir zaman izleyemeyeceğiniz bir dizide rol almak nasıl bir duygu?
Ben hayata öyle bakmıyorum. Film izleme konusunda çok iyiyim. Bu dizinin de 8 bölümünü izledim. Çok fazla film seyrederim. Yeter ki sessizlik olsun. Çünkü mesele, görmek değil, iyi anlamak, iyi takip etmek. Ama tabii benim filmlerim duygusal filmler olmalı...
* Bu dizinin öyküsü sizin için mi yazıldı?
Burada biraz benim kimliğimin de etkisi var. Ama birebir Metin Şentürk'ün hayatı değil. Bu bir hikaye. Bana benzeyen yanları da var, benden çok ayrılan yanları da...
* Benzer taraflarınız hangileri?
(Gülüyor) ikisi de kör! Onun dışında ikisi de çok azimli.
ikisi de hayatla mücadelede çok güçlü...
* Peki dizide bir araba kullanma sahnesi var... Gerçekten de araba kullanıyor musunuz?
Kullanırız güzelim. İstersen gel gezmeye çıkalım... (Kahkahalar)
* Neyse ki trafiğe kapalı bölümde yapılmış çekimler. Alt yazıyı okuyunca rahatladım..
Siz ona inanmayın. Biz o görüntüleri TEM'de çektik. (Kahkahalar) Şaka bir yana iyi araba kullanırım. Ama kullanmam. Çocukluktan beri bir heves var içimde... Tabii ki arabayı alıp yola çıkmak manyaklık gibi birşey olur. Çünkü başkalarına zarar verirsiniz. Ama arabayı en usta şoförden bile iyi kullanırım.
* Yine sezgilerinizle mi?
Yanımda co-pilotlarım oluyor tabii. 12-13 yıldır sürekli yanımda olan arkadaşlarım var... Onlar benim kimseye zarar vermeyeceğimi bilirler.
* Kendiniz için çok rahat kör diyebiliyorsunuz. Doğrusu kör mü, görme özürlü mü, ya da ne?
Dur dur. Hiç kendini zorlama. Soruyu anladım. Ben bana 'âmâ' denmesindense kör denmesini tercih ederim. Öyle yumuşak söylemler insanı yumuşatıyor. (Kahkahalar) Ama bence sözleri yumuşatacağımıza bugün sayıları 7-8 milyonu bulan sakat insanların sorunlarını yumuşatmamız gerekiyor. Herkesin birer potansiyel özürlü adayı olduğunu unutmamamız lazım. Çünkü bir dakika sonra kimin ne olacağını bilmenin imkanı yok.
* Sormak zor geliyor ama... İnsan bu durumda kendine nasıl eş seçer?
Ben herşeyde zekaya çok önem veriyorum. Beynimin iyi çalıştığına inanıyorum. Benim sevgilim olacak kadın da zeki olmalı. O oldu mu birinci güzelliği yakalamışız demektir, ikinci güzellikse o beynin güzel ruhla birleşmesi. Üçüncüsü de güzel yemek yapmalı. Tabii bir de dokunma duygusu var...
* Yani sizin standartlarınız da diğer erkeklerle bir...
Tabii... Aşk iki kişilik bir mesele. Sen gözünü kapattığında öpüşemiyor musun? Zaten aşkın gözü kör demişler. Demek ki aşk benim. (Kahkahalar) Adamın biri, ''Sen nasıl sevişiyorsun?'' diye sordu. ''Sen sevişirken ayna mı koyuyorsun karşına?'' dedim. Böyle bakınca cevabı buluyorsun.
* Peki körle yatan şaşı kalkar demişler...
Daha benle yatan hiç kimse şaşı olmadı. Ama bu olmayacak anlamına gelmez. Hafif seyirten var. Henüz şaşı olan yok. Demek ki daha çalışmam lazım.
* Bir kadının güzel olup olmadığını nasıl anlıyorsunuz? Arkadaşlarınıza mı soruyorsunuz?
Yok. Olmaz öyle şey. Delikanlılığı bozar. Bazı şeyleri sana ne kadar anlatsam da anlaman zor. Ama şunu söyleyebilirim. Bu bir frekansın buluşmasıdır. Öyle anda, öyle bir elektrik oluşuyor ki sen onu çekiyorsun, o seni... Beynimle beğeniyorum, ruhumla seviyorum, bedenimle sevişiyorum. Biraz da şanslıyım galiba. Bugüne kadar beraber olduğum yüz kiloluk bir kadın olmadı. Tesadüf mü bilmiyorum.
* Birlikte olduğunuz kişi kör mü?
(Gülüyor) Hayır. Henüz değil.
Çorabın rengini kokusundan değil, dokusundan anlıyor!
Metin Şentürk ve Şevket Altuğ ile yaklaşık üç saat süren söyleşi boyunca kahkahalarla güldük. Her soruya bir espriyle yanıt veren Şentürk formundaydı. Ama foto muhabiri arkadaşım Mert İnan'ın da altta kalır yanı yoktu hani. Söyleşinin bir bölümünde, ''Seslerden karşınızdaki insanın nasıl biri olduğunu anlayabiliyor musunuz?'' diye o cins sorulardan birini sordum Şentürk'e. Sözü Altuğ aldı: ''Metinle yemeğe çıkacaktık. Hazırlanmaya başladı Ayakkabılarını giyerken, 'Ya, yine lacivert çorap vermişsiniz. Bu uydu mu kıyafete' dedi. Dona kaldım. 'Metin' dedim, 'Beni işletmediğine eminsin di mi?'. 'Yok abi' dedi. Meğerse, o çorabı dokusundan anhyormuş.'' Bu kez Mert espriyi patlattı: ''Yok abi, inandın mı? Dokusundan değil, kokusundan anlıyordur.''
Biz kahkahalar atarken, Metin Şentürk, ''Mert ya, iğrençsin ya!'' diye söyleniyordu...
(Vatan)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:34