Gündem
  • 13.7.2002 00:45

MHP'Yİ VİZYONSUZLUKLA SUÇLAYAN KEMAL DERVİŞ'TEN OLAY SÖZLER : BİZİM HAREKETİMİZ SOL BİR HAREKETTİR VE BEN DE 16 YAŞINDAN BERİ SOLCUYUM

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Yeni Oluşum'un liderlerinden Kemal Derviş, Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin sorularını yanıtladı.Derviş Ergin'in,"Hareketinizin kendisini solda sınırlandırmaması, merkez sağa da açılması yolundaki görüşleri nasıl karşılıyorsunuz?" sorusuna,"Benim 16-18 yaşından beri kimliğim hep solda oldu. Fikirlerimde çok gelişmeler oldu ama siyasal yelpazenin neresinde olduğum konusunda çok da bir değişiklik olmadı. Her zaman demokratik sol, sosyal demokrat çizgide oldum.Şimdi bunu değişteremeyiz"şeklinde cevap verdi.derviş konuşmasının bir yerinde ANAP'la MHP'yi mukayese ederken arada vizyon sorunun olduğunu söyledi.İşte olay açıklamalar.... Hareketinizin kendisini solda sınırlandırmaması, merkez sağa da açılması yolundaki görüşleri nasıl karşılıyorsunuz? Benim 16-18 yaşından beri kimliğim hep solda oldu. Fikirlerimde çok gelişmeler oldu ama siyasal yelpazenin neresinde olduğum konusunda çok da bir değişiklik olmadı. Her zaman demokratik sol, sosyal demokrat çizgide oldum. Daha önce de söylemiştim, benim gönlümde şu var: Kendini merkez solda, sosyal demokraside ya da demokratik solda tanımlayan insanların ve örgütlerin aslında birleşmesi gerekir. Ve Türkiye'nin daha sağlam bir siyasal yapıya kavuşması ve siyasetin daha iyi işleyebilmesi için aynı zamanda daha sağlam çoğunlukların oluşabilmesi için, bence hem merkez sağda hem de solda birleşme olursa çok daha iyi olur demiştim. Bu görüşümü aynen muhafaza ediyorum. Bugün dikkat ederseniz, oluşum kelimesi kullanılıyor, parti kullanılmıyor. Arada bir fark var. Oluşum her şeye açık bir olaydır ve yani bence mutlaka bu açıklığı muhafaza etmemiz lazım, Türk sosyal demokratları olarak. Yani Türkiye'deki demokratik solu, sosyal demokrasiyi gerçek bir çoğunluğa taşıyacak bir geniş demokratik oluşumun başarılı olması lazım. Yani bence amaç, yeni bir parti kurup belli bir yüzdede oy almak değil.. BİRLEŞMELİYİZ O zaman bu oluşum pekala seçimde CHP ile el ele tutuşacak bir yapıda olabilir? Bence öyle. Şahsen ben öyle düşünüyorum. Bu el ele tutuşma, birleşme olmayabilir. Ayrı parti olabilir, ama birleşme de olabilir. Ama bir seçim ittifakı da olabilir. Yani dünya görüşü ve vizyon açısından birbirine çok yakın insanların sadece kişisel veya örgütsel nedenlerle birbirlerine yardım etmemelerini bir sorun olarak görüyorum. Türkiye'nin aslında ciddi sorunları var. Bu sorunların çözümlerinde de ciddi çoğunluk gerekiyor. Çoğunluğa dayalı bir meşruiyet gerekiyor. Bu meşruiyeti yaratacak bir işbirliğidir. Ben bu el ele tutuşma nasıl olur arayışı içine gireceğim. Türkiye'de aynı vizyonu paylaşan, nerede olursa olsun herkesle sanıyorum işbirliği yapmamız gerekecek. Çünkü amaç bu vizyonu gerçekleştirebilecek yeterli ölçüde bir çoğunluğun oluşması. AĞIRLIK MERKEZ SOL Bu vizyonun içinde merkez sağın hiç yeri yok mu? Ben sosyal-liberal sentezden söz ediyorum. Ağırlığı merkez solda olan, yani sosyal demokrat niteliği belirleyici olan ama çağdaş liberal merkezi de mümkün olduğu kadar çekebilen bir çoğunluk daha iyi olur. Ama bu koalisyon halinde de olabilir. Kohler aradı ‘Nedir vaziyet’ diye sordu... IMF Başkanı Kohler sizi aradı mı? Evet. İstifa haberini alınca dün aradı. Nasıl bir konuşma geçti aranızda? ‘Nedir vaziyet?’ dedi. Ben durumu anlattım. Fakat, zaten o anda istifamı geri aldığımı da anlattım. İşleme konmadığını da söyledim. Fakat kendisine şunu da anlattım, dedim ki: Şu anda artık teknik bakımdan herşeyi yapmasak da çok işi yaptık. Ekonomi yönetiminin teknik açıdan, yani IMF desteğini sürdürebilmesi için veya uluslararası kaynak açıdan yapılabilecek öyle çok fazla birşey yok. Bir çok şey yapıldı, destek de gördü. Şu anda Türkiye'nin önünü tıkayan, siyasal belirsizliktir. Siyasal çoğunluk eksikliğidir. Hükümet içinde aslında çok ciddi bir görüş ayrılığı var. Mesela ANAP ile MHP arasında. Aynı vizyonun insanları olmadığı apaçık. Bu, çok temel bir sorun. Çünkü ister istemez bir eşgüdüm eksikliği yaratıyor. İyiniyet olsa da... Dolayısıyla Sayın Kohler'e onu söyledim. Sorun, aynı vizyonu paylaşan insanların daha kararlı bir eşgüdüm içinde olabilmeleri ve piyasaların 'Tamam, Türkiye önümüzdeki üç-dört yıllık siyasal çözümü üretti, endişeye gerek yoktur. Hem teknik yönetim devam edecektir , hem de siyasal istikrar sağlanacaktır' diyebilmeleridir. Bunu yaratmamız lazım Türkiye'de. Bunun önemli olduğuna inanıyorum. Kohler size siyasal hayatınızda başarılar diledi mi? Evet. ‘Türkiye’deki modernleşme güçlerinin başarısına inanıyoruz' dedi. Ben söz verdim mi mutlaka tutarım Hem yeni siyasal oluşumun içindesiniz, hem de bakanlıkta kalmayı kabul ettiniz? Şu anki konumunuz nedir? Yönetilmesi çok da kolay olmayan kısa vadeli bir durum çıktı ortaya. Şimdi bu durumu bir açıklığa kavuşturmak gerekecek. Hem yeni pozisyon içinde faal bir rol oynamak, hem de hükümet içinde icraat yapmak birbirleriyle tutarlı şeyler değil. Hükümette kaldığım zaman yeni oluşumla çalışmam mümkün değil. O zaman yeni oluşuma sempati duyabilirim, ama yeni oluşum içinde aktif bir çalışma içinde olamam. Şu anda olağanüstü şartlar yaşıyoruz. Belki olağanüstülüğün yarattığı ortam içinde, belki normal zamanlarda olamayacak bazı geçiş devrelerini de yönetmemiz gerekiyor. Ama çarşamba akşamı iki arkadaşınıza bir söz verdiniz... Ama o iki arkadaşım da bana 'Yarın illa ayrıl' demediler, 'Senin için uygun olan bir zamanda ayrılırsın' dediler. Biz, Cem ve Özkan ile birlikte buluşup Yeni Oluşum'un temellerini attık. Ben bu iki arkadaşımın değerine inanıyorum. Mutlaka bu dayanışma devam edecek. Ben siyasette mutlaka çok ciddi bir yenilemenin çok gerekli olduğuna inanıyorum. Buna destek vereceğim. Bunun ötesinde şu an bir şey söylemem doğru olmaz. Ayrıntısı, şekli o kadar belirsiz ki... Onlara verdiğiniz söz nedir? Şudur: Bu çalışma devam edecektir. Kendileriyle birlikte bu siyasi çözüm üretme çabasına katılacağım. Şu anda ekonominin önünü tıkayan engel, siyasal yenileme sorunudur. Ben bu oluşuma katkıda bulunacağım. Ama bu katkımın şeklini bu aşamada ben de bilmiyorum. Kimsenin de bildiğini zannetmiyorum. Ben kime ne söz verdiysem kesinlikle tutacağım. Bakarsınız mevcut bir partiyle birleşiriz O zaman belli bir süre oluşumda aktif olmadan bakanlığı götürüp, belli bir noktaya geldiğinizde bu harekete katılabilirsiniz... Olabilir olabilir... Ama bu arada çok şey olabilir. Yani siz bakanlık yaparken oluşum farklı istikametlere gidebilir. Gidebilir. Çeşitli durumlar ortaya çıkabilir. O zaman başka seçeneklere kendinizi açık tutuyorsunuz gibi bir sonuç çıkıyor... Hayır ama eylülde seçim kararı verilebilir mesela... O zaman insan der ki, şimdi eylülde seçim olacaksa belki de o zamana kadar götürmek lazım, ekonominin ve Türkiye'nin çıkarını düşünerek. Bunu bir misal olarak veriyorum. O zaman fayda-zarar dengesinde bir değişiklik oluyor bir yerde. Ya da bakarsınız Yeni Oluşum mevcut bir partiyle birleşebilir. Ya da yeni oluşumda karar verilir, hükümet çoğunluğu kaybolmasın diye belirli şartlarla hükümete katılır. Her türlü şey olabilir. O zaman zaten hükümette kalırsınız? Mesela... O zaman çelişki ortadan kalkar zaten. Deniz benim çok yakın dostum CHP çevrelerinde şu söyleniyor. Ekonomik kriz olmasaydı siz Dünya Bankası'ndan emekli olup, Türkiye'ye dönecektiniz ve CHP'ye kaydınızı yaptıracaktınız. Hatta, Sayın Baykal ile bu konuda el sıkışmıştınız... Biz Deniz Bey ile özellikle 1970'lerin ortalarında Sayın Ecevit'e danışmanlık yaptığım dönemlerde çok yakın dosttuk. Ve bu dostluğumuz hep sürdü. İki sene önce Türkiye'ye geldiğimde de dört saat süren bir baş başa görüşmemiz olmuştu. Deniz Bey de geçen gün, ‘‘Kemal benim arkadaşım’’ demişti. Ben de aynı şeyi söyleyebilirim, ‘‘Deniz benim arkadaşım’’ diyebilirim. Ve birbirimize Deniz, Kemal diye hitap ederiz. Öyle bir ilişkimiz var. Bana zaman zaman ‘‘Artık tamam, yeter gel beraber olalım’’ demiştir. Ben ise ‘‘Daha hazır değilim, buradaki gelişmeler çok ilginç. Dünyadaki çok ilginç işlerle uğraşıyorum ama Türkiye'ye eninde sonunda döneceğim’’ dedim. Kesin renk vermedim ama pek de siyasete girme konusunda çok kararlı olmadığımı, bazı çekincelerim olduğunu söyledim. KEŞKE BÜTÜN SOL BİRLEŞSE Keşke bütün sol birleşmiş olsa, güzel bir lider olsa, güzel bir lider tablosu olsa, benim de bu sola fikir ve kavram düzeyinde büyük katkılarım olsa, bol kitap yazabilsem, işte ‘‘Türkiye'deki Modern Sosyal Demokrasi’’ gibi. Aynı zamanda üniversitede ders verebilsem, partime kaydımı yaptırabilsem ve aynı zamanda da Sosyalist Enternasyonal'de de faal olabilsem. Sadece Türkiye'deki sosyal demokrasiye değil, uluslararası sosyal demokraside de faaliyet gösterebilsem. Ama aynı zamanda özgür bir düşünür, bir akademisyen olarak yaşabilsem... Çok çok mutlu olacağım. Cem'i terk etmem Bülent Bey, Amerika'dan gelip Devlet Bakanı olduğunuzda sizi DSP'ye davet etmiş ama siz de kabul etmemiştiniz. Kendisi bu daveti bugün tekrarlasa ne karşılık verirsiniz? Şimdi siyaset tamamen bir evrim, değişiklik içinde. Bana öyle bir teklifi yok. Başta olduğunda çok yeniydim. Ayrıca siyasete de girmemeye kararlıydım. Peki ya bu teklif yeniden gelirse... Benim Sayın Cem ile birlikte hareket edeceğim kesin. Ama benim gönlümde hala bütün sosyal demokratların birleşebileceği çok geniş bir çoğunluğa Türkiye'yi götürmek var. Yani bu merkez solu geniş bir tabana, geniş bir çoğunluğa götürebilecek bir oluşum umudunu muhafaza ediyorum. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:25

İLGİLİ HABERLER