Sağlık
  • 15.2.2006 09:51

MİKROPLARIN SIRRI ÇÖZÜLÜYOR

İnsanın genetik şifresinin hızla okunmasını sağlayan PCR yöntemi, Anadolu Sağlık Merkezi'nin laboratuarlarında enfeksiyon hastalıklarına sebep olan mikropların saptanmasında kullanılıyor. Yöntem sayesinde vücuttaki tek bir mikrop bile hızla tespit edilebiliyor.
Canlı olan her hücrenin bir çekirdeği bulunuyor. Bu çekirdeğin esasını DNA oluşturuyor. İnsan vücudu milyarlarca hücreden oluşuyor ve bir insanın ister saç telinden ister tırnağından bir hücre alın hiç fark etmiyor. Çünkü bütün hücreleri aynı DNA'yı taşıyor. DNA molekülleri bir canlının tüm özelliklerinin kodunu yani şifresini içeriyor. Her canlının DNA'sında o canlıya özgü diziler bulunuyor. Bu diziler başka türlerde, hatta aynı türün farklı bireylerinde, yalnızca o kişiye ait özellikler taşıyor.

PCR’nin farkı

İnsanın genetik şifresi denilen "genom"un tüm dizisinin hızla okunmasını sağlayan tekniğin adı "Polymerase Chain Reaction" (PCR). Anadolu Sağlık Merkezi'nin gelişmiş laboratuarlarında, bugün PCR teknolojisi enfeksiyon hastalıklarına sebep olan mikropların saptanmasında kullanıyor. Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Türkoğlu, PCR teknolojisiyle gerçekleştirilen DNA ve RNA testlerinin eskiden kullanılan kültür testleri gibi yöntemlere oranla çok büyük avantajları olduğunu belirtiyor. "DNA ve RNA testlerinin en büyük faydası, bir örnekte tek bir tane mikrop bile olsa, onun saptanabilmesi. Yani, bu teknikle vücuttaki en ufak bir mikrobu bile tespit etmek mümkün. Oysa, önceden kullanılan yöntemlerle, mikrop en az 100 bin tane olduğunda belirlenebiliyordu. Dolayısıyla bu yıllara kadar 100 binin altında olan bütün mikropların varlığından bile haberdar olunamadı" diyor.

Mikropları sayıyor

PCR teknolojisinin bir başka avantajı da virüsleri doğru miktarda sayabilmesi. Meselâ, çok önemli bir virüs olan HIV 'in, hastanın kanındaki miktarı doğru bir şekilde sayılabiliyor. Bu ise, virüs belli bir miktarın üzerine çıktığında tedaviye başlanması ve böylece AIDS hastalarının erken tedavi edilerek hayat sürelerinin uzamasını sağlıyor.

Kısırlığa yol açan bakteri

"Chlamydia ve Neisseria" bakterilerinin her ikisi de insana cinsel temas yoluyla bulaşıyor. Bu mikroplar ve hastalıkları, özellikle cinsel açıdan aktif ergenler ve genç erişkinlerde daha sık görülüyor. Prof. Dr. Salih Türkoğlu, bu bakterilerin gerek kadında gerek erkekte kısırlığa kadar giden bir takım riskler taşıdığını vurguluyor. Bakteriler, hamile kadınlarda düşüklere ve dış gebeliğe sebep olabiliyor. Bu yüzden gebelik sırasında bakterinin genital yolda aranması oldukça önemli. Bakterilerin o kişide olup olmadığı ise DNA ve RNA testleriyle ortaya çıkarılabiliyor.

 


(bugün) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:00

İLGİLİ HABERLER