Türkiye'de istihbaratı kim yapar?
Türkiye'de değişik kuruluşlar kendi alanlarında istihbarat yaparlar ancak bu istihbaratların MİT'te toplanması ve değerlendirilmesi kanun gereğidir. Bunun böyle işlemediğini emniyetin elde ettiği istihbarattan MİT'in haberi olmayışından anlıyoruz.(zor bir cümle olmuş) Emniyetin MİT'e karşı istihbarat yaptığı anlaşılıyor.
Meselâ?
Son yaşanan Çakıcı olayında emniyetin elde etmiş olduğu bilgiyi MİT bir kaç ay sonra medyadan öğreniyor. Bilgilerin MİT'te toplanması gerekiyor.
Peki her konu MİT'i ilgilendirir mi?
Burada bir anlayış sorunu var. Bizdeki istihbarat anlayışıyla dünyadaki istihbarat anlayışı birbirinden farklı. Bizim de MİT'le ihtilâfımız o noktada ortaya çıkıyor. Türkiye'de MİT zararlı faaliyetlerde bulunan insanları tesbit edip adalete teslim etmekle görevlidir. Dünyada istihbarat suça yönelik değil eyleme yöneliktir. Yabancı bir ülkenin Türkiye kamuoyunu etkilemesi, Türkiye'deki siyasî partilere müdahalesi, Türkiye'de bir takım ideolojlik veya bölücü faaliyetlerin desteklenmesi gibi hadiselerin tesbit edilip önlenmesini MİT üstlenir. Hedef Türk vatandaşları değil yabancıların faaliyetleri olması gerekirken Türkiye'de MİT Türk vatandaşları üzerinde yoğunlaşıyor. Bu doğru değil.
Diğer istihbarat kuruluşları ülke politikasının temelini teşkil eden bilgileri temin eder ve bu politikaların uygulanmasında da yardımcı olur. Meselâ bir ideolojik akımı destekleyerek hükümetleri yönlendirir hatta hükümetin gitmesine çalışır. Türkiyenin böyle bir tatbikatı yok. Daha çok kişiye yönelik değerlendirmeleri var.
Önemli olan ülkenin geleceği ise neden istihbarat servisleri çekişme içerisindeler?
Bu ayrışmanın temeli istihbarat servisleri değildir. Esas itibariyle devlet içinde bir farklılaşma var. Bu çatışma kurumlara da intikal ediyor. Belirli dönemlerde belli kesimler devletin belli yerlerinde kontrol sahibi oluyorlar. Bunun örneğini günümüzde de görebiliriz. Hükümet bir yerde, bürokrasi bir yerde duruyor. Bunlar arasındaki ideolojik farklılık da kamuoyuna yansıyor. Bunun düzeltilmesi kurumlara devletin etrafında toplanın demek değildir. Devlet tekleşemezse alttaki birimler de birleşemez.
MİT kimle işbirliği yapar?
MİT'in görevi haber toplamaktır. Bir eylem yapma konusunda yetkileri yoktur. MİT suçlularla işbirliği yapamaz. Veya onları kullanamaz. Çünkü bu hukuka aykırıdır. MİT suçluyu ihbar etmekle yükümlüdür. Suçludan devlete bir fayda gelmez o bedelini ister. Onun suçunu görmezlikten gelmek zorunda kalırsınız. Burada şunu birbirinden ayırmak zorundayız. MİT bir suç örgütünün içine eleman sokabilir. Ama burada suç yoktur. Çünkü elemanınız suç işlemek için değil istihbarat toplamak için örgütün içine girmiştir.
CIA yabancı ülkelerde bulduğu herkesle işbirliği yapıyor. Bu ülkesi dışındadır. Onun için de işbirliği yaptığı kişilerin suçlu olup olmaması onu ilgilendirmiyor. MİT içinde durum böyledir. Ülke dışında istediği kişiyi kullanabilir ancak ülke içinde suçluları kullanamaz. Türkiyede istihbarat CIA'nın ülkesi dışında yapmaya çalıştığını ülke içinde yapmaya çalışıyor. Bu yanlıştır.
MİT'e dur diyecek kimse yok mu?
MİT devletin bir organıdır ve başbakana bağlıdır. Onun için başbakanın MİT'teki gelişmeleri sürekli kontrol etmesi gerekmektedir. Bu hiçbir zaman gerçekleşmiyor. MİT özerk bir yapı gibi hareket ediyor. Bunun nedeni de hükümetleri benimsemeyişimiz, onları yük olarak görmemiz. Bunun yanında başbakanın denetiminin yanında MİT'in meclis tarafından denetlenmesine de ihtiyaç vardır. Bir komisyon kurulabilir. Ancak gizli servisler parlamentoya pek fazla güvenmiyorlar.
İstihbarat parlamentoya, parlamento istihbarata güvenmiyor...
Çok büyük bir güvensizlik söz konusu. ABD'de bunlar senatoda konuşulur hatta atamaları da onaylar. Henüz bizde yerleşmiş kurallar yok. Görünüş olarak başbakan'a bağlı görünüyor. Ancak MİT konusundaki bir skandalla başbakan hiç ilgilenmiyor. Kendi dışında sayıyor.
Başbakan'ın sessizliğini neye bağlıyorsunuz?
Burada devlet normal fonksiyonlarını yerine getirmiyor. Polis bilgileri başbakana iletmesi ve başbakanın bu bilgiler ışığında eyleme geçmesi gerekir. Burada bir usûlsüzlük ve yanlışlık varsa düzeltmesi gerekiyor. Oysa olay cereyan ettikten üç ay sonra basına yansıyor ve hâlâ başbakan hiçbir şey yapmıyor. Buradan şunu anlıyoruz. Başbakan MİT'e müdahale etmek yerine kamuoyu önünde yıpranmasını ve kendisine müdahale için gerekçe oluşmasını istiyor. Oysa tek başına bunun kararını alıp gereken tedbirleri uygulaması gerekirdi. Ama yapamıyor.
MİT'e bir güvensizlik hakim...
Doğru. Güvensizliğin bir nedeni de mafyanın hakim konuma geçmesidir. Burada bir kaç kişinin kullanılmasından çok çıkar ilişkileri gündeme geliyor. Mafyanın bir takım isteklerinin ve hareketlerinin hoşgörülmesini ortaya çıkarıyor. Bu ilişkinin olmaması lâzım. Suçlularla ilişki hoşgörülemez. İşbirliği yaptığınız insanlara bir takım şeyler vermek zorundasınız. Onların suçlarını örteceksiniz. Bu hukuk devletinde olmaması gereken şeyler.
MİT'te bir takım değişiklikler bekliyor musunuz? Yoksa bu çarpık ilişkiler devam edip gidecek mi?
Bu olayın, bu ilişkinin ve bu çalışma şeklinin değişmesi lâzım. İktidar siyasî bir skandal olmadan da bunu yapabilmeliydi. Ama öyle görünüyor ki kendilerini bu güçte görmediler. Kamuoyu baskısını arkasına alıp bir takım değişiklikler yapmak istiyorlar. Umarız ki yapılacak değişiklikler aksaklıkları giderecek düzeyde olsun. Çünkü MİT önemli bir kuruluştur ve burayı etki altına almak isteyen büyük güçler vardır. Yaban ellerin MİT'i etkilemesine izin verilmemesi lâzım.
MİT yargı üzerinde güç sahibi mi?
MİT'in yargı üzerinde bir gücüyle karşılaşmıyoruz. MİT yargıdan birşey istemiş fakat kabul görmemiştir. Devlet kurumları arasında bir takım ilişkilerin olması doğaldır.
Yargıtay'ın eleştirilen yönü MİT ile olan ilişkilerinin şekil yönüdür. Asıl tartışılan rüşvetle ilgili bilgilerin elde edilmesi ve yargının bu delilleri dolaylı bulduğu için kabul etmemesidir. Yargıtay başkanı müteahhitle MİT'in bir elemanı olarak konuşmuştur.
Basının bu olaydaki konumu nedir?
Böyle bir haber gazetelerde ulu orta yer alamaz. Üst düzey yöneticiler böyle bir yayın ve kampanyayı başlatmaya karar vermişlerdir. Basın bazı belgelerle beslenerek bu operasyonun bir parçası olmuştur.
Peki burada basın nerede duruyor?
Bu olayda MİT'te bir takım değişiklikler yapılmak isteniyor. Ve basın da bunu destekliyor. Bu olaylar asla basına intikal etmeden de yapılabilirdi.
Hukuk devleti için devlet sırrı ne demektir?
Bir olayın gizliliği kurumun başındaki insan tarafından belirlenir. Yetkiye haiz kimse bilgilerin açıklanıp açıklanmayacağı kararını vermeye de sahiptir. Başbakan da bu gizliliği bozmak veya yeniden oluşturmak hakkına sahiptir. Türkiye'de gizlilik o kadar yaygınlaştı ki kamuoyunun bilmesinde hiçbir sakınca olmayan bilgiler bile saklanmaya başlandı. Oysa gizlilik devletin yaptığı faaliyetin engellenmesini önlemek için konmalıdır. Türkiye'de gizlilik istismar edilen bir konudur ve bir çok olay gizlilik bahane edilerek örtbas edilmiştir. Ülkenin çıkarları zedeleniyor ve bir takım kimseler tehlike altına giriyorsa bu bilgiler gizlenebilir. Devlet sırrı bunu aşar. Burada devletin rahatsız olması sözkonusudur. Burada devletin güvenliği tehlikeye girebilir. Devlet sırrıyla bazı gizlilikler birbirine karıştırılmamalıdır.
Devlet karşısında vatandaşı kim koruyor?
Vatandaşın kendini güvende hissetmesi devletin görevidir. Devlet bunu yapmıyorsa vatandaş kendi başına güvenliğini sağlayamaz. Bunu ancak siyasî olarak, basın grubu olarak ve hükümet kanalıyla yapabilir. Ancak halkın şikâyet ettiği konularda hükümet aciz kalıyor.
Prof. Dr. Mahir Kaynak kimdir?
1934 yılında Gaziantep'te doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu ilde tamamladı. 1948'de başladığı Kuleli Askeri Lisesini, 1951'de bitirdi ve Harp okuluna gitti. 1953'te mezun oldu. 1957'de askerlikten ayrıldı ve 1961'de mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde aynı yıl asistanlığa başladı. 1965'de doktor, 1971'de doçent oldu. 1967-68 ders yılında, Fulbright burslu olarak ABD'de kaldı. 1971 yılında MİT'e atandı, 1980'de buradan emekli oldu ve 1981'de üniversiteye geri döndü. 1993 yılında Gazi Üniversitesi iktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden iktisat profesörü olarak emekliye ayrıldı. Evli ve üç çocukludur.
(YENİ ASYA)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:55