ANKARA/Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, Türkiye’nin sınırlarında patlaması muhtemel bir savaşa karşı hükümetin başlattığı diplomatik atağın yerinde olduğunu belirterek, “Bölgede barış için atılan bu adımlar ülkemizin bölgede inisiyatif kazanmasında çok etkili olacaktır. Hükümetin barış çabaları Türkiye’nin bölgedeki itibarını güçlendiriyor” dedi.
Irak için barışçı bir çözüm bulmak amacına yönelik olarak, dün İstanbul’da 5 ülke dışişleri bakanının katılımıyla yapılan ve Saddam’ın uyarılması ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması mesajının çıktığı “Irak Konusunda Bölgesel Girişim-Dışişleri Bakanları Toplantısı” dolayısıyla bir açıklama yapan Bayramoğlu, Türkiye’nin sınırlarında patlaması muhtemel bir savaşa karşı hükümetin başlattığı diplomatik atağın son derece önemli ve yerinde bir tutum olduğunu, bu tutumun savaş endişesi içindeki iş dünyasına güven telkin ettiğini ve ileriye yönelik ümit verdiğini söyledi. Hükümetin barış çabalarını sonuna kadar desteklediklerini belirten Bayramoğlu şöyle konuştu:
“BÖLGEDE BELİRLEYİCİ AKTÖR OLMAMIZ KOLAYLAŞIR”
“Bölge ülkelerine yaptığı geziyi bir barış zirvesine dönüştürmeyi başaran Başbakan Abdullah Gül’ün gayretleri ülkemizin bölgede inisiyatif kazanmasında çok etkili olacaktır. Barış arayışında AB dış politikasının ne kadar cılız kaldığı ortada iken, Türkiye’nin bu kadar öne çıkmasının, gündemi belirleyici ve tayin edici bir politika izlemesinin bölgede ‘belirleyici aktör’ olmamızı kolaylaştıracağına inanıyorum. Türkiye’nin dört yüz yıl yöneten konumunda bulunduğu bir coğrafyada uzun süren bir sessizlikten sonra barış için başlattığı bu diplomatik atak savaş endişesi içindeki iş dünyasına güven telkin etmektedir. Son dönemde Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen öncülüğünde gerçekleştirilen dış temaslar ile de moral bulan iş adamları, Hükümetin son ana kadar savaşsız bir çözüm için çabalarını sürdürmesini istemektedir. Sınırlarımızdaki bir savaşın Türkiye’ye nelere malolduğunu Körfez savaşıyla gördük. Aynı filmi bir kez daha seyretmek istemiyoruz.”
“PETROL ŞOKU SARSACAK, DURGUNLUK ARTACAK”
Dünyanın gözlerinin Türkiye’ye çevrildiği bir sırada, hükümetin bir yandan kendi bölgesinde, diğer yandan Avrupa’da diplomatik ataklarını sürdürerek muhtemel bir savaşın önlenmesine yönelik çaba harcamasının, ekonominin düze çıkması açısından da çok önemli olduğunu belirten Bayramoğlu,
barışın sağlanması ve Irak'a kararlılık mesajı veren bu tür girişimleri olumlu karşıladıklarını belirterek, “Barış gayretleri başarısız kalırsa, Dünyanın diğer ülkeleri gibi Türkiye de, başta petrol şoku olmak üzere birçok şoka maruz kalacak, piyasalar ciddi şekilde dalgalanacak, ekonomi programı aksayacak, dolayısıyla iyileşme süreci yeniden sekteye uğrayacak, iç talep ve ihracat olumsuz etkilenecek ve durgunluk yeniden başlayacaktır. Ancak savaş çıkması kadar savaş ihtimalinin uzaması ve savaşın sürekli gündemde kalması da ekonomiyi çok olumsuz etkileyen bir realitedir. O yüzden meselenin biran önce bir çözüme kavuşturulmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Bayramoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“FİLİSTİN KONUSUNDA DA İNİSİYATİF KONMALIDIR”
“Hükümetin savaşa destek vermek için BM Güvenlik Konseyi kararını şart olarak ileri sürmesi, Avrupa’ya da olumlu mesajlar vermekte, AB sürecinin önüne çıkan engelleri ortadan kaldırmaktadır. Bölgeyi ateş çemberine çevirecek mâceralarda, yerli savaş lobisinin ‘realist yaklaşım’ adıyla ileri sürdüğü gayretlerin hedef şaşırtmaya yönelik bir dezenformasyon olduğunu düşünüyorum. Hükümetin "en kötü ihtimal" olan savaş ihtimalini gözden uzak tutmadan ABD ve bölge ülkeleri ile diyalogu devam ettirmesi, savaş sonrasında Türkiye'nin çıkarlarını tehdit edecek gelişmelere karşı şimdiden tedbir geliştirmesi fevkalade önemli ve gereklidir. Bunu, bazıları gibi samimiyetten uzak bir tutum olarak değil, inisiyatifi ele alıcı bir tutum olarak görüyoruz. Hükümet, İsrail dahil tüm Orta Doğu’nun ‘insanlık utancı’ kimyasal, biyolojik ve nükleer füzelerden arındırılması için kararlı bir irade sergilemelidir. Yine benzeri bir inisiyatifi Filistin meselesinde de ortaya koymalı, Orta Doğu’da Filistin ve İsrail arasında kalıcı bir barış tesis edecek çabaların ve bu amaçla müstakil bir zirvenin oluşturulmasında öncü bir rol oynamalıdır.”
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:12