MUSTAFA MUTLU'NUN STAR'DA YAYINLANAN YAZISI:
Hıncal Uluç’a
Futbol, atletizm, basketbol, voleybol, magazin, ekonomi, iç politika, dış politika, milli güvenlik, tıp, hukuk, edebiyat, sinema, tiyatro, moda, aşk, sevgi, terör ve elbette medya uzmanı Sayın Hıncal Uluç...
Dünkü yazılarınızdan birini, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Kilis’te gazete yırtması olayına ayırmışsınız... Bir yandan bakan beyi eleştirirken, diğer yandan da meslek örgütlerini sessiz kalmakla suçlamış ve aşağılamışsınız...
Kenan Evren’in 1980 darbesini yapar yapmaz ilk iş olarak Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı’nın elini öpmek için İstanbul’a koştuğunu, oysa bugün biz gazetecilerin diz çökmekten dizlerimizin nasır bağladığını, eğilmekten bel fıtığı olduğumuzu yazmışsınız...
Önce maddi hatanızı düzelteyim:
Kenan Evren Cemiyet Başkanı Burhan Felek’in elini öpmedi, rahmetli Felek Evren’in elini öptü...
Yine de size katılıyorum:
Gerçekten de bir siyasetçinin, sırf kendi siyasi görüşüne uymuyor diye, hem de seçim meydanlarında bir gazeteyi şov yaparcasına yırtması bir insanlık ayıbıdır...
Ayıptan da öte, suçtur...
Çünkü o meydandaki bazı gözü dönmüş kişiler, bakan beyin yırtıp parçaladığı gazeteyi basabilirler, çalışanlarının can güvenliğini tehdit edebilirler...
Ama yanıldığınız bir şey var:
Yönetim Kurulu Üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bu üzücü olaydan sonra bırakın eğilip-bükülmeyi, Kürşad Tüzmen’i çok sert bir açıklamayla kınadı...
TGC’nin hemen arkasından bir kınama da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nden geldi...
Yazınızdan anlaşılıyor ki; siz bu iki açıklamayı da görmemiş, duymamışsınız...
Sahi Sayın Uluç, bizim burada hükümetin bir bakanını kınadığımız o saatlerde siz neredeydiniz?
Ben söyleyeyim:
Arkadaşınız (!) Ayşe Arman’la birlikte bir fuarcılık firmasının davetlisi olarak Moskova’da Bolşoy Balesi’ni izliyordunuz... Hem de cebinizden tek kuruş para harcamadan... Üstelik sizi götüren firmanın fazladan bir bileti daha varmış...
Nereden mi biliyorum bütün bunları?
Arkadaşınız Ayşe yazdı... Bolşoy’u izlemek için ‘Ben de seninle geleceğim’ diye tutturan sevgili ‘mami’sini geri çevirdiğine o kadar üzgündü ki... Ah; fazladan bir bilet daha olduğunu önceden bilseydi, hiç kırar mıydı biricik annesini?
***
Her iki günde bir medyayı eleştiren Sayın Uluç; sorarım size:
İktidarın karşısında eğilmekle suçladığınız medyanın bugünlere gelmesinde zat-ı álinizin hiç mi suçu yok?
Bu kirlenmişlikte, kokuşmuşlukta, yozlaşmışlıkta, satılmışlıkta; siz sütten çıkma ak kaşık mısınız?
Bırakın daha önceki yıllarda bedava uçak biletleriyle ve şirket davetleriyle yaptığınız dünya turlarını; sadece şu son Moskova gezinizin bile başlı başına bir ‘kokuşma’ örneği olduğunu görmüyor musunuz?
Lütfen; sizi Moskova’ya götürüp getiren, orada lüks otellerde ağırlayan, cabadan bir de Bolşoy seyrettiren firmanın yetkililerine telefon edin ve bu gezinin onlara maliyetini sorun... Sizin için kaç dolar harcamışlar, öğrenin...
Sonra da bu bedeli ödemek için, ballandıra ballandıra yazdığınız tam sayfa boyutundaki yazıyı hatırlayın ve bunun bir ‘bedel ödemek’ olup olmadığını sorgulayın...
***
Meslekte sizin kadar eski sayılmam, Sayın Uluç... Sadece 22 yıldır gazetecilik yapıyorum... Bu 22 yılın son 14’ünde tek bir şirket ya da işadamı örgütünün davetine katılmadım... Bırakın yurtdışı gezilerinde fink atmayı, yemeklerine bile gitmedim...
Gitmek zorunda kaldığımda, yediğim yemeğin parasını kendim ödedim...
Hiçbir devlet ya da iş adamının karşısında eğilmedim, bükülmedim...
Adları ister Kürşad Tüzmen olsun, isterse Hıncal Uluç, mesleğimin itibarını zedeleyenlerle, onurunu kıranlarla mücadele ettim...
Yazınızda; mübarek ağzınızın ne koktuğunu söylemekten çekindiğinizi, çünkü ne yaladığınızın ortaya çıkmasından korktuğunuzu söylüyorsunuz...
Benim hayatım boyunca böyle bir korkum olmadı Sayın Uluç; çünkü ne yaladım, ne de yuttum!
***
Kısacası; siz bilmem ne şirketlerinin paralarını ülke ülke gezip çıtırdatırken, biz burada ekmek peynire talim etmeyi seçtik...
Tek bir amacımız vardı:
Kişisel ve mesleki onurumuzu korumak...
Şimdi ne acıdır ki bu çok kutsal değerlerimizin, hem de sizin gibi bir kalem tarafından ayaklar altına alınmaya çalışıldığını görüyor ve kahroluyorum...
Anlatabildim mi Sayın Hıncal Uluç?
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:50