Gündem
  • 16.2.2003 16:38

NATO'DA KAFALAR KARIŞTI!

NATO bünyesinde yaşanan krize çözüm bulmak için, Fransa'nın katılmadığı Savunma Planlama Komitesi'nin (DPC) toplanması ve bugün karar alacak olması, Fransa-NATO ilişkilerinin tekrar tartışmaya açılmasına neden oldu. Fransa'nın eski Devlet Başkanı General Charles de Gaulle, yayımlanan anılarında anlattığı gibi, ''NATO'ya her zaman şüpheli bakan'' bir devlet adamı olarak biliniyor. De Gaulle, 1966 yılında, ''Fransa'nın bağımsız bir savunma politikası olması gerektiği'' düşüncesiyle, ülkesini NATO'nun askeri kanadından geri çekti. General de Gaulle, 1949'da kurucusu oldukları Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı'nın (NATO) askeri yapılanmasının, tüm müttefiklerin ABD kontrolüne geçmesine neden olduğunu savundu. İktidara döndüğü 1958 yılından itibaren ''bağımsızlık'' ilkesi üzerinde duran de Gaulle, Amerikalıların tepkilerini topladı. Kennedy cinayetinden sonra gerginlik arttı ve Fransa, 7 Mart 1966'da, NATO'nun askeri kanadından ve yapılanmasından çekildiğini açıkladı. NATO'nun Paris'teki Genel Merkezi ve askeri karargahları 1 Nisan 1967'de boşaltıldı. Sovyetler Birliği bu kararları alkışlarken, ABD, Hollanda, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde Fransa aleyhinde gösteriler düzenlendi. Gerginlik, 1968'den itibaren, ''askeri kanat dışındaki Fransa'nın sadık bir müttefik olarak kalacağı'' açıklamalarıyla giderildi. DÖNÜŞ Devlet Başkanı Jacques Chirac, 5 Aralık 1995'te, Fransa'nın NATO askeri kanadına ''aşamalı olarak'' döneceğini açıkladı. Hükümet kararı, Fransa'nın Askeri Komite bünyesinde temsil edileceğini, savunma bakanları düzeyinde toplantılara katılacağını bildiriyor, ancak kuvvetlerini İttifak'ın askeri planlamalarına dahil ettirmiyordu. Fransa ''askeri kanada'' dönüyor, ''askeri yapılanma'' dışında kalıyordu. Bu karar şöyle değerlendirildi: ''Fransa hükümeti, kamuoyunun tepkisinden çekinerek, NATO'nun askeri kanadına yavaş dönüş yapıyor. Askeri kuvvetleri NATO kararlarına ve komutanlıklarına otomatikman bağlı olmayacak. Paris, NATO'nun askeri kanadı dışında kalarak Avrupa'da etkinlik yitirdiğini, karar mekanizması dışında da kaldığını fark etti. AB bünyesinde Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) projesine de destek vererek, askeri alanda söz sahibi olmanın arayışını başlattı.'' Öte yandan, Balkanlar'da yaşanan krizin ardından bölgeye NATO kontrolünde kuvvet ve asker göndermek durumunda kalan Fransa, bir yandan da NATO'nun askeri karar mekanizması dışında daha fazla kalamayacağını görüyordu. Paris, Soğuk Savaş'ın son bulmasının ardından NATO'nun yeni bir yapılanmaya girdiğini de görmüş, askeri karar mekanizması dışında kalmasının, kontrolü tamamen kaybetmesi riskini beraberinde getirdiğini kamuoyuna kabul ettirmeye başlamıştı. Bununla birlikte, NATO Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı'nda (SHAPE), ''Avrupa Kuvvetleri Komutanı'nın (SACEUR) her zaman bir Amerikalı olması koşulu, Fransa'nın halen hazmedemediği bir unsur olarak kalıyor. Ayrıca, Soğuk Savaş sonuna kadar sadece ''savunma alanını'' koruması söz konusu olan NATO, kendi kendine, savunma alanı dışında müdahele, etki ve yetki imkanları tanıdı. Balkanlar'daki ihtiyaçlar, İttifak'ın bu kararı için gerekçe oldu. ''NATO ile ABD aynı şeydir'' görüşünü en açık ifadelerle savunan tek müttefik olan Fransa, Soğuk Savaş'tan sonra etkisini yitirmesini beklediği ''NATO''nun strateji değiştirdiğini ve kapsama alanını genişlettiğini ''çaresizlik içinde'' görüyordu. FRANSA NEREDE? Fransa, NATO'nun Savunma Planlama Komitesi (DPC) ve Nükleer Planlama Grubu (NPG) oluşumları dışında kalıyor. DPC ve NPG 18 üye ülkeyle işlev görüyor. Ancak aynı Fransa, NATO'nun en yüksek askeri karar organı olan Askeri Komite'de ve diğer askeri birimlerde temsil edildiği gibi, Kuzey Atlantik Konseyi'nin savunma bakanları düzeyindeki toplantılarında da hazır bulunuyor. NATO'da yaşanan ve ''İttifak tarihinin en büyüğü'' olarak nitelendirilen son kriz, Fransa'nın askeri kanattaki yerinin tekrar sorgulanmasına neden oluyor. ABD, NATO açısından son derece önemli olan bir kararı ''Fransa ile'' veremeyince, ''Fransasız'' verebileceğini kanıtlıyor. Almanya ve Belçika'nın ''ikna edildiğini'' gören Fransa, hedef olduğu bu ''dışlama yöntemini'' kabul ediyor. NATO kulislerinde, mevcut tabloyu anlamaya çalışırken, İttifak sözcülerine ve üst düzey yetkililerine soruyoruz: ''Belçika ve Almanya'yı ikna eden ABD, Fransa'yı nasıl bu kadar açıkça devre dışı bırakabiliyor? Paris bunu nasıl kabul ediyor? Fransa ile NATO'nun ilişkileri hangi mantığa dayanıyor?'' Bu sorulara, tüm yetkili ve uzmanlar, tek ve aynı cümleyle yanıt veriyorlar: ''NATO-Fransa ilişkileri, İttifak tarihi boyunca, hiçbir mantığa dayanmamıştır.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:21

İLGİLİ HABERLER