NAZLI ILICAK/ D.B. TERCÜMAN
Medya patronu ve kamu ihalesi
Yeni bir Radyo Televizyon Kanunu süratle çıkarılmalı. Aksi takdirde, televizyon sahipleri, boşluktan istifade ederek, kamu ihalelerine girmeye hazırlanıyor. Meselâ Aydın Doğan, Tüpraş'a talip olduğunu açıklıyor. Bir yandan güzel bir adım atıp, basın toplantısında hakkındaki iddiaları cevaplandırırken, bir yandan da yeni tartışmalara sebebiyet vermesi doğru mu?
Hukuki boşluk
Hatırlatalım: Ecevit Hükûmeti giderayak, Radyo Televizyon Kanunu'nu medya patronlarının istediği gibi değiştirmişti. Hem, televizyon sahipliğinde % 20'lik ''hisse oranı'' yerine, % 20 ''izlenme oranı'' kabul edilmiş, hem zayıf bünyeli basın kuruluşlarını çökertecek ağır para cezaları getirilmiş, hem ''ekran karartılmayacak'' iddialarına rağmen bazı ilkelerin ihlâlinde lisans iptâline varacak antidemokratik kurallar benimsenmiş, hem de, bu arada, televizyon sahiplerinin kamu ihalesine girme yasağı kaldırılmıştı.
Cumhurbaşkanı, kanunun bazı maddelerini veto etti. Meclis'in aynen kabulü üzerine de, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, kamu ihale yasağını kaldıran 29'uncu madde de dahil olmak üzere yeni düzenlemelerin bir çoğu hakkında iptâl kararı verdi.
Ama eski kanun yürürlükten kalktığı için, ortada bir boşluk var.
Sezer'in gerekçesi
Sezer, medya patronlarının kamu ihalesine girmemesi gerektiğini şöyle savunuyordu:
''Ülkemizde olduğu gibi, henüz demokrasisi yeterince gelişmemiş, sağlam temellere oturmamış, özelleştirmesini tamamlayamamış ülkelerde, medyanın devlete karşı taahhüde girmemesi yaşamsal önem taşıyan bir ilkedir. Devletle ticarî ilişkilere giren medya sahiplerinin, siyasî iktidar lehine yayın yaparak ya da tam tersi baskı oluşturarak kamu ihalelerini alma avantajını sağlayabileceği kuşkusu, yukarıda sözü edilen ilkenin korunmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Serbest piyasa ekonomisinin en büyük özelliği, rekabet ortamının yaratılmasıdır. Bir çok radyo ve televizyon kuruluşuna sahip olan kişi ya da sermaye grubuna, kamu ihalelerine girebilme hakkının tanınması, bu özellikle de bağdaşmamaktadır... Medya gücünü kötüye kullanma olasılığı, kamu yararı ve kamu düzeni ile doğrudan ilgilidir.
Devletin bu gücü dengeleyecek önlemleri alması, kamu yararı ve düzenini sağlamanın gereğidir. Dolayısıyla ihaleye girme yasağının kaldırılmış olması, kamu yararı açısından çok ciddi sakıncalar doğurabilecek bir gelişmedir.''
Şeytan üçgeni
Hükûmetin ve Özelleştirme İdaresi'nin dikkatini bu noktaya çekmek isterim. Türkiye, medya-siyaset-ticaret üçgeninin sancılarını çok ağır biçimde yaşadı; ve bedelini halâ ödüyor. Aydın Doğan'ın da bundan şikâyetçi olduğu, basın toplantısından anlaşılıyor.
Tüpraş ihalesi, medya patronlarına kapanmalı. Enerji ihalelerini hatırlıyoruz. Ülke bir uçtan diğerine soyulurken, iş ilişkisine giriştikleri Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'i korumak ve kollamak uğruna, basın kuruluşları nasıl da suskun kalmıştı.
Hükûmet, Radyo Televizyon Kanunu'nu bir an önce Genel Kurul'a sevk etmeli; haksız gelişmeler ve içinden çıkılmaz durumlarla yeniden karşı karşıya kalmamalıyız.
Ecevit Hükûmeti, medya patronlarının istediği kanunu çıkarırken biz sütunumuzda muhtemel tehlikelere parmak basmıştık. İşte Star televizyonu, o gün kabul edilen kanuna dayanılarak ''uyarı yapılmadan'' 1 ay süreyle kapatıldı.
Ne yazdık?
10 Nisan 2002'de şöyle yazmışız:
''İşte esas tehlike bu noktada başlıyor. (a), (b) ve (c) bentlerine aykırı yayının gerçekleşmesi halinde, UYARI YAPILMAZ ve yayın kuruluşunun yayını BİR AY durdurulur. İhlâlin tekrarı halinde, yayın, süresiz olarak durdurulur ve yayın lisans izni iptâl edilir.
Bazı medya patronları, düşüncenin katledilmesine alkış tutuyorlar. Çünkü onları ilgilendiren alacakları kamu ihaleleri; devlet ile yapacakları al gülüm ver gülüm pazarlıkları.
Nedir bu (a), (b) v (c) bentlerindeki ilkeler, sıralayalım:
(a): Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yayın yapılmaması.
(b): Toplumu şiddete, teröre,etnik ayrımcılığa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayınlara imkân verilmemesi.
(c): Yayıncılığın, hisse sahipleri ve yakınlarının haksız çıkarları doğrultusunda kullanılmaması.
Yukarıdaki üç ilke ihlâl edildiği takdirde, hiçbir uyarı yapılmayacak. Dolayısıyla savunma bile alınmadan, yayın 1 ay durdurulacak. Bir gün, iki gün, on gün değil, ilk baştan itibaren 1 ay durdurulacak. İhlâlin tekrarı halinde, yayın süresiz durdurulacak ve lisans izni iptâl edilecek.
Bu durumda yeni Radyo Televizyon Kanunu'nun daha demokratik düzenlemeler getirdiği ileri sürülebilir mi?'' (10 Nisan 2002 - Yeni Şafak)
Dediğimiz çıktı. Ve ilk kurban, ''yayıncılığı haksız çıkarı için kullandığı'' ileri sürülen Star televizyonu oldu.
Batık bankacıya yasak
Aydın Doğan, pek az medya patronunun göze alabileceği bir şey yaptı. Kapılarını bütün basın mensuplarına açtı ve her soruyu cevaplandırdı.
İkna olursunuz veyahut olmazsınız, ama hiç değilse, kamuoyuna ve haysiyetine değer veren bir insanın davranışıdır bu.
Diğerleri vur patlasın çal oynasın havasında.
Yeni RTÜK Yasası, bankaları boşalttıkları için yargılanan medya patronlarını basın yayın faaliyetinden uzaklaştırmalı. BDDK'nın açıklamasına göre, batık bankaların hâkim ortakları kendi bankalarından ve Fon'a devredilen bankalardan 11.6 milyar dolar para çekti. Bu borcun 3.6 milyar doları protokole bağlandı. Protokole bağlanan borcun ancak 10 milyon doları tahsil edilebildi.
Özellikle medya patronundan borcunu tahsil etmek mümkün mü?
Televizyon sahipleri kamu ihalesine girmemeli ve banka batırdıkları için devlete borcu olanlar, her halükârda basın yayın sahasından çekilmeli.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:55