Medya
  • 8.5.2003 14:02

NAZLI ILICAK, SAYGI ÖZTÜRK'E CEVAP VERDİ...

NAZLI ILICAK... Saygı Öztürk'e cevap: Star'dan Saygı Öztürk beğenip takdir ettiğim bir meslekdaşım. Ama dün köşesindeki açıklamalarına rağmen, Bingöl Emniyet Müdürü Osman Nuri Özdemir'in görevden alınması konusunda, hâlâ yanlış bilgi verdiğini düşünüyorum. Öztürk, Özdemir'in bir zamanlar Siirt'te Emniyet Müdürü iken Tayyip Erdoğan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, Erdoğan'ın da intikam için, onu Bingöl Emniyet Müdürlüğü görevinden aldığını yazmıştı. Sonra Sabah Gazetesi Özdemir'in Tayyip Erdoğan'ı suçlamak bir yana, onu suçsuz bulduğunun belgesini yayınladı. Star'daki makalesinde Saygı Öztürk'ün kendisi de, Tayyip Erdoğan'ın Siirt mitingini hükûmet komiseri olarak izleyen Ahmet Cemil Özmen'in ''yasalara aykırı bir husus tesbit edilmemiştir'' diye tutanak tuttuğunu ve bu tutanağın, Siirt Emniyet Müdürü Osman Nuri Özdemir tarafından paraf edilip Güvenlik Şube Müdürlüğü'ndeki dosyasına konulduğunu kabul ediyor. Ama, Saygı Öztürk, Siirt Cumhuriyet Başsavcısı Siyami Başok'a, ''Mitingteki konuşmanın bant çözümlerinin, polis memurları Ali Opak ve Hasan Avcı tarafından yollanılmasından hareketle, bu işlem, Emniyet Müdürü Özdemir'in mutlaka bilgisi dahilinde yapılmıştır. Bu yüzden Özdemir, Tayyip Erdoğan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur'' neticesine varıyor. Oysa, bir Emniyet Müdürü'nün hem ''suç unsuru yoktur'' tutanağını parafe etmesi, hem de ''suç duyurusunda bulunması'' mümkün değil. Tayyip Erdoğan'ın o konuşması, aynı gün televizyonlarda yayınlandı. Belli ki, Siirt Savcılığı, bant çözümlerini talep etti. Emniyet de gereğini yerine getirdi. Aynı şeyler defalarca benim de başıma geldi. Son olarak Konya MÜSİAD'da yaptığım bir konuşma televizyona da yansıyınca, Konya Savcılığı, MÜSİAD'dan bant çözümlerini istemişti. MÜSİAD bunları savcılığa yolladı. Bu durumda, MÜSİAD benim hakkımda suç duyurusunda mı bulunmuş oluyor? * * * İncir çekirdeğini doldurmayan bir konuya bu kadar yer ayırmak hiç doğru değil ama ''atış serbest'' zan'edenlere cevabını da vermek lâzım. Öztürk, benim hükûmete toz kondurmak istemediğimi yazmış. Hiç değilse benimki yapıcı bir faaliyet. Star ise, her fırsatta çamur atmayı gazetecilik sanıyor. ''Çamur at izi kalır'' dense bile, iletişimin yaygın olduğu günümüzde, iz, çamur atanın üzerinde kalıyor. SAYGI ÖZTÜRK Bingöl Emniyet Müdürü'ne yapılan haksızlık, atamada fakülte oyunu Gerçeklerin yazılmasından korkan meğer ne kadar çok gazeteci varmış. AKP yetkililerine 'yakın' olabilmek için haksızlığa uğrayanlara bir darbe de onlar indirmeye çaba gösteriyorlar. Belgelerle olanları ortaya koyan gazeteciler için 'Aman bir hata yapsın da canına okuyalım' diye bekleyenler var. Nitekim, oturduğu yerden ahkam kesen Nazlı Ilıcak, bir başka meslektaşımın haberinde kullandığı belgenin aslını-esasını araştırma zahmetine katlanmadan, hedef aldığı gazetecilerle birlikte beni de vurmak istedi. Sabah Gazetesi'nde Ersan Atar'ın yayımladığı belge, Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt konuşmasını izleyen Hükümet Komiseri Ahmet Cemil Özlyurt'un, Emniyet'e gönderdiği bir belgedir. Hükümet Komiseri'nin 9 Aralık 1997 tarihli yazısı, Emniyet'e yazılmış, Emniyet Müdürü ve Yardımcısı da 'görüldü' anlamında bunu imzalamıştır. Oysa meslektaşımız, Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan yazılı, sanki Emniyet Müdürü'nün 'yasalara aykırı herhangi bir hususun saptanmadığını' belirtiği gibi yansıttı. Boş işler bunlar boş işler... Üstelik yazının yazıldığı gün, Erdoğan hakkında fezleke bile hazırlanmış, bant ve çözümleri Diyarbakır'a gönderilmişti bile... Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasıyla ilgili hazırladığı fezleke de 9 Aralık 1997 tarihini taşıyor. Erdoğan'ın konuşmasının bant çözümünü polis memurları Hasan Avcı ve Ali Opak yaptı. Bant ve bant çözümleri Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı gün Diyarbakır DGM Başsavcılığı'na ulaştırıldı. Nitekim, DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nihat Çakar imzasıyla 9 Aralık 1997 tarih ve 1997/3238 hazırlık sayı ile DGM Savcısı Yılmaz Aktaş'a gönderildi. Nazlı Ilıcak, tarih ve sayısını verdiğim bu yazıyı da okusun: 'Siirt ili Cumhuriyet Meydanı'nda 6.12.1997 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açık hava toplantısında yaptığı konuşmanın bant çözümü ekte gönderilmiştir. Konunun TCK'nın 312. maddesi gereğince soruşturularak yasal gereğinin takdir ve ifası ile soruşturma sonucundan Başsavcılığımıza bilgi verilmesi rica.' DGM Savcısı Yılmaz Aktaş da 11 Şubat 1998 tarih 98/101 esas ve 99 sayılı iddianameyi hazırladı. Emniyet Müdürü Osman Nuri Özdemir görevini yapmış, bant ve çözümlerini Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermiş. Meslek yaşamının yaklaşık 15 yılını Güneydoğu'da geçiren, PKK terörünün en azgın olduğu dönemde Diyarbakır'da görev yapan, kucağında meslaktaşları şehit olan bir kamu görevlisine, asgari ölçüde de olsa lütfen saygı gösterin. Bir kamu görevlisinin, valinin karşı çıkmasına rağmen, hakkında ön inceleme raporu bile olmadan niçin görevden alındığını da biraz da siz araştırın... Hangisi doğru? Şeriat eğitimi veren Mısır El-Ezher Üniversitesi'nden mezun olan ve kısa süre öncesine kadar Devlet Bakanlığı'nda bilgisayar işletmeni olarak görev yapan Hüsnü Özer, Başbakanlık Müsteşarı Fikret Üçcan'ın teklifi, dönemin başbakanı Abdullah Gül'ün onayıyla Cumhuriyet Arşivi Dairesi Başkanlığı'na atandı. 'Başbakanlık Personel Haraketleri Onayı'nı, yani atama yazısını incelediğimiz zaman Hüsnü Özer'in 'öğrenim durumu'nun karşısında 'El-Ezher Üniversitesi Hukuk Fakültesi' yazıyor. El- Ezher'de Hukuk Fakültesi değil, 'Şeriat Hukuku Fakültesi' bulunuyor. Oysa, Hüsnü Özer'in böyle bir fakültede okumamasına rağmen nasıl oluyor atama yazısında (Hukuk Fakültesi) yazıyor. Atama kararnamesine niçin böyle yazılıyor? Başbakanın, Başbakanlık Müsteşarının onayladığı belgeler arasına yoksa sahte diplomalar mı konuluyor? Atama yazısında (Hukuk Fakültesi) yazan Hüsnü Özer, niçin 'Ben Hukuk Fakültesi mezunu değilim' diye ilgili makamlara başvurmuyor ve bunu düzelttirmiyor? Şu dönem, gazetecilerin en hassas dönemi. Nazlı Ilıcak gibi bazı meslektaşlarımız 'eksik bir belge'nin peşine düşüp sizi vurmaya çalışıyor. Hüsnü Özer'le yaptığım telefon konuşmasını yayımlamıştım. Özer, önce El- Ezher mezunu olduğunu bile kabul etmemişti. Hukuk Fakültesi olmayan bir kişinin nasıl oluyor da hukuk fakültesi, mezun olduğu atama yazısında yer alıyor? Bu olayı star, belgeleriyle ve Özer'le ve diğer kaynaklarla konuşarak yalanı ortaya çıkarmıştı. CHP Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş, El- Ezher mezunu olan bir kişinin Cumhuriyet Arşivi Dairesi Başkanlığı'na atandığına ilişkin haberlerin doğru olup olmadığını sordu. Bu soruya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verdi. Mehmet Ali Şahin, Hüsnü Özer'in El-Ezher'in İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu belirtti. Peki devletin hangi belgesine inanmak gerekiyor. Atama yazısında (Hukuk Fakültesi) yazılmasına karşın, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in soru önergesine verdiği cevapta ise aynı kişinin El-Ezher İlahiyat Fakültesi mezunu olduğu yer alıyor. Gelin de bu işlerin içinden çıkın... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:56

İLGİLİ HABERLER