NAZLI ILICAK'A KONUŞAN FETHULLAH GÜLEN'DEN İLGİNÇ TESPİTLER!..
Dünden Bugüne Tercüman gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak bugünkü yazısında,''Pazar günü telefonum çaldı. Telefondaki ses, Fethullah Gülen hakkında ileri geri konuşuyordu. Kendisi taa İzmir'den beri Gülen ile beraberdi. Okul işini beraberce başlatmışlardı.Telefondaki ses, bana "yüksek tansiyon" ve "şeker" hastası olan Fethullah Gülen'in aklî melekelerini kaybettiğinden söz ediyor, "Nereden biliyorsunuz?" sorusuna da "ABD'ye gidip kendisini ziyaret ettim. 31'inci gün, beni öldürmeye kalkıştı" cevabını veriyordu.''diyor.
NAZLI ILICAK'IN YAZISI
Gülen Paronoyası
Pazar günü telefonum çaldı. Telefondaki ses, Fethullah Gülen hakkında ileri geri konuşuyordu. Kendisi taa İzmir'den beri Gülen ile beraberdi. Okul işini beraberce başlatmışlardı. Ama, sonra iş çığrından çıkmıştı. Devlet içinde, poliste, askerde ve mülkiyede Fethullahçılar örgütlenmeye başlamıştı. Kaymakamların % 90'ı Fethullahçıydı!
"Muhatabım, herhalde Cumhuriyet gazetesini arayacağına beni aradı" diye düşündüm. Çünkü ben, zaman zaman ısıtılıp gündeme getirilen "irtica tehdidine" inananlardan değildim. Ayrıca Fethullah Gülen ile dosttum. Cuma gününden beri Cumhuriyet gazetesinde bir yazı dizisinin anonsu çıkıyordu: "Son 40 yılın öyküsü... Fethullahçılar nasıl örgütlendi? Bugünlere nasıl gelindi? Fethullah Gülen niçin ABD'ye kaçtı? Fethullah Gülen'in sağlık sorunları. Ilımlı İslâm Modeli'nin hazırlanış ve AKP'ye olan desteği"
Cumhuriyet'teki bir çok başlık, bildik konuları özetliyordu. Ama "Gülen'in sağlık sorunları" ibaresi dikkatimi çekmişti. Bir de "AKP'ye olan desteği..."
Hay Allah! Tam da mahalli seçimler öncesinde, adam gibi tartışmak yerine, gene belden aşağı mı vuracaktık?
Telefondaki ses, bana "yüksek tansiyon" ve "şeker" hastası olan Fethullah Gülen'in aklî melekelerini kaybettiğinden söz ediyor, "Nereden biliyorsunuz?" sorusuna da "ABD'ye gidip kendisini ziyaret ettim. 31'inci gün, beni öldürmeye kalkıştı" cevabını veriyordu.
İsmini sordum; söyledi. Zaman gazetesinde Genel Koordinatör olarak görev yaparken, 2003 yılı sonunda adı gazete künyesinden çıkarılmış. Bunun üzerine Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet) ve Basın Konseyi Başkanı sıfatıyla Oktay Ekşi onu aramış. "Hikmet Çetinkaya'ya bilgileri siz mi verdiniz?" dedim. Reddetti; sadece Mustafa Balbay'la konuşmuş. Oktay Ekşi de merakla anlatacaklarını bekliyormuş.
Oysa Hikmet Çetinkaya'nın Cumhuriyet gazetesinde yazdıklarıyla, telefondaki sesin bana anlattıkları birbirini tıpatıp tutuyordu. "Fethullah Gülen'in sağlık durumu iyi değil. Hafıza kaybı olduğu söyleniyor. Kalbinden rahatsız. Üstelik şeker hastası da. Fethullahçılar içinde bir yarış başladı. Fethullah Gülen'den sonra o koltuğa kim oturacak?"
Muhatabım, galiba kendisini o koltuğa layık görüyordu. Sanırız, bazı istihbarat örgütleri tarafından da kullanılıyordu. Zaten Amerika'ya Fethullah Gülen'i ziyarete gittiğinde "Kararları birlikte almayı" teklif etmişti. O ve Gülen... İkili bir yönetim...
Bana anlatıyordu: "Cemaat lidersiz kaldı; ben en eskilerdenim. Karar alınıyor; bu kararı kimin verdiği belli değil. Gülen'in burada bulunmamasından, hafıza kaybından, melekelerini tam olarak kullanamamasından istifade ediliyor. Birileri onun adına hareket ediyor."
İşin komplo boyutunu yarına bırakarak, bu iddialara Gülen'in verdiği cevapları yayınlıyorum.
Fethullah Gülen'i Amerika'dan aradım. Bakalım özellikle aklı ne durumdaydı; sağlım mıydı?
Soru: Hürmet ederim Hocam. Bazı iddialar var da, merak ettim. Nasılsınız? Ne zaman geleceksiniz?
Fethullah Gülen: Stent taktılar; biraz daha iyiyim. 6 ay sonra bilmem gelebilir miyim? Yeni bir ilâç deniyorlar. Hislerimle elbette Türkiye'de olmak istiyorum. Sağlığımı göz önüne alan doktorlar, gerginliklerin dışında kalmamı tavsiye ediyor.
Soru: Türkiye'deki siyasî gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
F.G: Büyük çoğunluk memnun gibi görünüyor. Ama Türkiye'nin, istikrar içinde büyümesini, devletler muazenesinde bir yere gelmesini istemeyenler var. İşler iyiye gidince, rahatsızlık doğuyor. Rahatsızlık hırçınlığa, hırçınlık hezeyana dönüşüyor. Gayri aklî mukabeleler olabilir. Cenab-ı Allah Türkiye'yi korusun.
Soru: Türkiye Avrupa Birliği yolunda mesafe alıyor. Bu adımları olumlu karşılıyor musunuz?
F.G: AB'nin bize kazandırdığı en önemli şey, demokrasi. Şimdiye kadar demokrasinin adını duyuyorduk; şimdi görüp tanımış olacağız!
Doğrusu Fethullah Gülen hiç de öyle anlatıldığı gibi değildi. Aynı parlak zekâ, aynı belagat...
Sorularımı sürdürdüm:
Soru: Size yönelik iddialar bitmek tükenmek bilmiyor. Poliste "Fethullahçılar olduğu" söylemi yeniden canlandı.
F.G: Halkımız Müslümandır, dinine bağlıdır. Her camiada Fethullah Gülen'i seven insanlar olabilir. Milletimiz, idarecilerinin, askerinin, polisinin dindar olmasını ister. Ordu da, Emniyet de halkın bağrından çıkmış insanların teşkil ettiği müesseselerdir. Bunların içinde, vaazımı dinlemiş, kitabımı okumuş, konferansıma gelmiş, alâka duymuş insanlar olabilir. Bu insanlara, ben kaide dışı hareket etmeleri için telkinde bulunmuş muyum? Onlar benim bu telkinlerim istikametinde kanunlara aykırı hareket mi etmişler? Ne yapmışlar? Bir tek misâl gösteremezler.
Soru: Siz böyle diyorsunuz ama, Emniyet Müdürleri Cevdet Saral ve Osman Ak poliste "Fethullahçı örgütlenmeden" söz ediyordu. Sadece sizi sevenler değil, bilinçli bir kadrolaşma olduğu belirtiliyor.
F.G: Sözünü ettiğiniz kimseler, Ankara Emniyeti'nin istihbarat müdürleri; adları bir telefon dinleme skandalına karışmış şahıslar. Buna mukabil, daha üst ve daha yetkili bir makamın, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın ifadeleri var: "İslâm adına takib ettiğim çizginin değişmediği, bunun ılımlı bir din anlayışına dayandığı, dini, siyasi hedeflere âlet etmekten uzak, hatta buna karşı olduğum" söyleniyor bu raporda. İki raporu mukayese etmeli. Benim yaptıklarım ve söylediklerime dayanan İstihbarat Daire Başkanlığı'nın raporuna mı, yoksa adı skandallara karışmış olanların raporuna mı inanılır? Kararı kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:45