Medya
  • 7.3.2003 11:10

NAZLI ILICAK'IN EŞİ İLE ARASINA IRAK KRİZİ GİRDİ...

KUVA-YI MİLLİYE - DARBE VE TEZKERE Red cephesinde, Doğu Perinçek, Deniz Baykal, Ecevit ve bazı AK Partili milletvekilleri buluştu. Kuva-yı Milliye ruhundan söz ediyorlardı ama, Genelkurmay Başkanı'nın güvenlik açısından endişelerini dile getirmesi, tezkerenin reddi halinde, çok daha olumsuz gelişmelerin meydana geleceğini açıklaması, ''Kuvayicileri'' zora soktu. Yanlış haber Fikret Bilâ'nın imzası ile Milliyet'te ''Askerin rahatsız olduğu'' haberi yayınlanmıştı. Değerli gazeteci arkadaşımız Fehmi Koru olmak üzere, pek çok çevre, red oylarının oranını yükseltmek için, bu ''yalan/yanlış'' habere dayandı. MGK'nın bildiri yayınlamaması da, askerin tezkereye karşı rahatsız olduğu tezini kuvvetlendirdi. Genelkurmay Başkanı'nın sözleri, Fikret Bilâ'nın istismara açık haberinin balonunu söndürdü. Tezkerenin red edilmesinin, bana göre tek faydası oldu: O da, yabancı basında yayınlanan küçük düşürücü yazıların geçersizliğinin ortaya çıkmasıydı. Türk insanının ''paralı asker'' olmadığı, Türkiye'deki demokrasinin de pek göstermelik addedilmeyeceği anlaşıldı. Aile içi tartışma Tezkere, Meclis'i böldü; basını böldü... Bu çelişki bizim evimize kadar yansıdı. Eşim Emin Şirin, ''red cephesinde'', ben ''kabul cephesindeyim'' Soğukkanlılığı elden bıraksak, o bana ''mandacı, teslimiyetçi'' hatta ''satılmış'' diyebilir. ''ABD'den para alıp almadığımı'' sorabilir. Ben ona, ''Türkiye'nin menfaatlerini üç-beş slogana nasıl feda ediyorsun. Sen Saddamcı mısın?'' diyebilirim. Kendisini hayalcilikle suçlayabilirim. Öyle yapmak yerine konuşalım dedik ve konuştuk. Emin Şirin: Meclis'in aldığı bu karar, Saddam Hüseyin'e bir ultimatomdur. Eğer Saddam bu fırsatı kullanıp, Irak'ın silâhsızlanması için, Birleşmiş Milletlerle şartsız ve tam bir işbirliğine girmezse, TBMM, makûl bir süre sonunda, re'sen, Birleşmiş Milletler kararını beklemeden, Irak'ın silâhsızlanması için silâhlı bir müdahalede bulunulmasının, uluslararası hukuk açısından meşru olduğu kararını verebilir. Nazlı Ilıcak: Madem uluslararası hukuk açısından meşru olup olmadığı kararını Meclis verecek. Böyle bir redde gerek kalmadan da, TBMM, ABD askerine yeşil ışık yakabilirdi. Emin Şirin: Tezkere görüşülürken, Amerikan askerinin Türkiye'den geçişini, uluslararası hukuk açısından meşru sayacak ve Türkiye'yi tatmin edecek bir durum mevcut değildi. Şimdi, Türkiye, Saddam'a son bir süre vermiş oldu. Saddam'ın, denetçilere aktif ve iyi niyetle katkısını bekliyoruz. ABD'den de beklentilerimiz var. Evvelâ Amerikan yetkilileri, bağımsız bir Kürt Devleti'ni tanımayacaklarını ilân etsinler. Nazlı Ilıcak: Zaten söylüyorlar. Mutabakat metninde de Irak'ın bütünlüğü konusu yer alıyor. Emin Şirin: Mutabakat metni kâfi değil. Alenen ilân etsinler. Ayrıca madem, teröre karşı mücadele veriyorlar, şiddet eylemlerini besleyen Güneydoğu'daki yapının değişmesi için, ABD bu yöreye 10-15 milyar dolar proje bazında kredi versin. Türkiye'nin ABD'ye ve İMF dahil uluslararası teşkilâtlara olan borçları yeniden yapılandırılsın. Nazlı Ilıcak: Biraz önce, Saddam, Birleşmiş Milletler denetçilerine katkıda bulunmazsa, TBMM, uluslararası hukuk açısından müdahalenin meşru olduğuna kendisi karar verir dediniz. Demek, ABD'den talep ettiğimiz şartlar yerine gelmezse bile, sizin görüşünüze göre, sadece Saddam'ın tavrına bağlı olarak, TBMM silâhlı müdahaleyi onaylayabilir. Emin Şirin: Dünyada sözlerini tutmayan tiranları görmek istemiyoruz. Ama aynı zamanda, stratejik ortakların sanal değil, hakiki olmasını talep ediyoruz. Nazlı Ilıcak: ABD ile işbirliği kötü. Peki, biz Kuzey cephesini açmazsak, Türkiye açısından ortaya daha da olumsuz gelişmeler çıkmaz mı? ABD bazı provokasyonlara girişmez mi? Emin Şirin: O zaman stratejik ortak, sanal olmaktan bile çıkar, provokasyon yapan lâlettayin bir ülke durumuna düşer. Türkiye 1918'de de zordaydı. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okuyun... Nazlı Ilıcak: Konuşmayalı Kemalist olmuşsunuz... Emin Şirin: Demokraside liberal, Kuva-yı Milliye'de Kemalistim. Nazlı Ilıcak: ABD, işgal etmeye mi geliyor Türkiye'yi? 1918 şartları mı var? Emin Şirin: Stratejik ortaklığa inanmazsak ve halkımızı, somut yatırımlarla inandıramazsak, 42 bin lojistik destek askeri, işgal gücü gibi görünür. Nazlı Ilıcak: Ama stratejik ortaklık işbirliğini gerektirir. Siz red'ettiniz tezkereyi... Emin Şirin: Gene başa dönüyoruz. İlk söylediklerimden başlayın okumaya... Anayasa ihlâli ve darbe mantığı Biraz da lâtife olsun diye aramızdaki bu diyalogu sütunlarımıza yansıttık. Herkes kendisine göre haklı veyahut haksız. Ama, aradan yalan haberleri ve yanlış bilgileri ayıklamak gerekiyor. Meselâ Fikret Bilâ ''Asker rahatsız'' diye manşet atarken, gerçeği yazmıyordu. Genelkurmay Başkanı'nın kapsamlı açıklamasıyla bu durum iyice anlaşıldı. Fehmi Koru arkadaşımızın dayanaklarından biri bu haberdi; haber çöktü. * * * Fehmi Koru, Anayasa ihlâli konusunda, Demokrat Parti milletvekillerinden Bahadır Dülger'in oğlu Mehmet Dülger'in (AK Parti Antalya milletvekili - Dışişleri Komisyonu Başkanı) sözlerine dayanıyordu. Tezkereye ''evet'' denilmesi halinde, Demokrat Partililerin Anayasa'yı ihlâlden yargılandıkları gibi, AK Partililerin de hesap vereceği intibaı yaratılıyordu. Milletvekillerinin kalplerine korku salınıyordu. Anayasa ihlâli iddiası, askerin tezkereye karşı olduğu iddiasıyla birleşince, endişe verici bir tablo ortaya çıkıyordu. Oysa, burada da bir ''yanlış anlama'' var. Anayasa'yı ihlâl, Türk Ceza Kanunu'nun 146'ncı maddesinin konusudur: Suçun gerçekleşmesi için cebir unsuru gereklidir. 146'ncı madde, Anayasa'yı cebren ihlâle veya Anayasa'nın uygulanmasını cebren önlemeye teşebbüs eden kişileri cezalandırır ki, asıl hedefi düzeni değiştirmeye çalışan eylemciler ve darbe yapan askerlerdir. Burada sadece teşebbüs cezalandırılıyor. Çünkü, hareket başarıya ulaşınca, kendi meşruiyetini de sağlamış oluyor. Oylarından dolayı sorumlu tutulamayacak milletvekillerini, 27 Mayıs'ın darbeci mantığıyla sindirmeye çalışmak, demokrasiye inanan kimselerin sermayesi olmamalı. Tezkereye evet oyu verilerek 92'nci maddeye ters düşüldüğü varsayılsa bile, ihlâlden değil, ancak aykırılıktan söz edilebilir. Bunun da cezası yoktur. Gönültaş'ın haberi Gazetemiz yazarlarından Nuh Gönültaş'ın da bir tespiti var. Bazı AK Partili yöneticiler, ''Red oyunda ısrar ederseniz, ekonomi bozulur, darbe olur'' diye milletvekillerinin gözünü korkutuyormuş. Gönültaş'ın Meclis kulisinde duyup işittikleri doğruysa, hem redçiler, hem kabulcüler ''darbe'' silâhını kullanıyor demek. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, hükûmeti desteklediklerini, Meclis iradesine saygılı olduklarını söyleyerek, bu silâhı, her iki tarafın da elinden almış oldu. Hem de kendini bağladı. Milli hakimiyete bu saygının ''irtica değerlendirmesinde'' de sürmesini bekliyoruz. (Dünden Bugüne Tercüman) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:30

İLGİLİ HABERLER